Siz de böyle düşünenlerdenseniz gelin bir fincan kahve eşliğinde başlayalım söz ganimetiyle gönül muhabbetimize .
Son zamanlarda pek çok yerde kulağımıza çalınan ‘’ diksiyon ‘’ kelimesinden yola çıkalım ne dersiniz ? Sahi nedir bu diksiyon ? Fransızca olan kelimemiz güzel ve etkili söz söyleme sanatını ifade eder kısaca . Lakin kısa dediğimize bakmayın siz , pek merasimli bir iştir onunla dost olabilmek .
Ağzımızdan çıkan her söz duygu ve düşüncelerimizin yani bizim aynamızdır . Ûslubuna uygun , vurgulamalara , hecelerin uzunluk ve kısalıklarına dikkat edilerek , jest ve mimiklerle doğru tavırları takınarak kullanılan kelimeler ifadeyi daha güzel daha anlaşılır hale getirir . İfadenin güzelliğiyse karşımızdaki insanda her daim olumlu etki bırakır .
Doğru nefes doğru sesi , doğru ses doğru anlatımı kolaylaştırdığından diksiyonda ilk kural nefesi iyi kullanmak ve böylelikle sesin hakimiyetini sağlayabilmektir . Bu hakimiyet bize ne mi kazandırır tabi ki duygu ve düşüncelerimizi daha rahat ifade etmeyi , anlaşılır ve ikna edici olmayı . Ses de söz de insanın en değerli vazgeçilmezidir .
‘’ Söz ola kese savaşı , söz ola kestire başı . Söz ola ağulu aşı bal ile yağ ede bir söz . Kişi bile söz demini , demeye sözün kemini . Bu cihan cehennemini sekiz uçmak ede bir söz . ‘’ der Koca Yunus .
İnsanı diğer canlılardan farklı kılan en kıymetli özelliği sesidir . Etrafımıza şöyle bir göz gezdirip kulak kabartalım . Hepimizin aklında kalan , güzel konuşmalarını imrenerek ve zevkle dinlediğimiz birkaç kişi mutlaka vardır .
Düşünün bir kere konuşmak için kürsüdesiniz ve salondaki bütün gözler üzerinizde , ne hissedersiniz ?
Büyük harflerle kocaman kocaman heyecan dediğinizi duyar gibiyim genelde hepimiz de aynı duygu hakim . Öyleyse haydi güzel konuşmanın kurallarını bir bilenden öğrenip uygulamaya başlayalım .
Savaşımız farkındalığımız olsun tabi ki kendimize yönelik bir farkındalık . Korkular heyecanlar tüm olumsuz fikir cereyanları kaplasın dört yanımızı varsın , pes etmeden yola devam .
Ağaca yasladığımız merdiven ayağımızın altından kayarsa ya dallara tutunup aşağı ineriz ya da hop yere düşeriz ama denemeden bunu asla bilemeyiz .
Dilimiz kıymetlimiz sesimiz kıymetlimiz , insan olarak biz de yaratılmışların kıymetlisiysek eğer hâlâ ne duruyoruz .
Çekilin ‘’ama’’ , ’’fakat’’ gibi engelleyicilerimiz , nefes alıp gökyüzünü selamladığımız , yeryüzünü adımladığımız müddetçe bu hayat bizim , düşmek de var kalkmak da , denemek de var saklanmak da siz hangisini tercih edersiniz ?