banner1001
Zamanla neye alışmadık ki; gücün kendisinde ilelebet baki kalacağını sanan adam olamamış erkeklere, o gücün konforundan çıkmak istemeyip kendini ezdiren kadın olamamış kadınlara. Kişiliğini bulamamış sapkın benmerkezci bireylere, toplumun değerlerine saldıran emperyal güçlere ve her köşede verilen subliminal mesajlara, nelere nelere alışmıyoruz ki! 
Günün sonunda ne kalıyor avuçlarımızda? 
Kendini suçlayan yıkık dökük bir boş vermişlikle kıyısına vardığımız hayatlardan başka. Kendimizi heba ettiğimiz günlere uzaktan baka kalmışız. Haddini aşan fedekarlıklarımızla kendimize nasıl zulmettiğimizin idrakine vardığımızda ömür sermayesinin son merdivenlerine doğru hızla yol aldığımızı farkediyoruz. Belkide bu süre içinde bir tek bunu farkediyoruz. 
Hani alışmayacaktık, söz vermiştik. Yalana karşı doğruyu haykıracaktık. Korktuk mu kaybetmekten yalnız kalmaktan? Korkmuşuz pek tabi. Dünyaya beraber gelmişiz gibi, olmazsa olmaz dediğimiz insanlara yer vermişiz hayatımızda. Hep bir mücadele vermişiz olmazsa da olurlarımız için.
İnsanı insan etme gayesiyle gönderilen dini bırakmadık mı ilk önce. Başka dinler aramaya koyulmadıysak yaşadığımız ne? Mahmur bir uyku sararken gözlerimizi, iki rekat farz namaz için rükuya durmaya üşendik lakin gelir geçer bir ömür için onun bunun önünde eğilmeye üşenmedik. Kim bilir kaç gün doğumunu, kaç gün batımını kaçırdık. Aradaydık, küçük bir hol arasında, odalarımıza hiç giremedik yıllar yılı nedensiz yere, pencerelerimizi açıp ahvalimizi seyre dalamadık. Önce ara hollerde, koca koca ekranlara kilitlendik sonra parmak ucumuza gelen, elimizden hiç düşürmediğimiz bilgi küplerine. Orada da hazırdı her şey, her yerde olduğu gibi; ister yazılı ister görsel. Annelerimiz çarşı pazarlarda yün fanilalarla sırtımızı pek, envai çeşit yiyeceklerle karnımızı tok tutuyordu. Babalarımız odalarına girmeye korktuğumuz evin harcamalarını sırtlarına yüklenmiş ezilirken, halimize kah üzülüyor kah boş veriyorlardı. Değişmiyordu hiçbir şey onların da yıllarca yaptıklarını değiştirmedikleri gibi. 
Bedenlerimizin her türlü ihtiyacı gideriliyordu ya ruhlarımızın ihtiyacı onlar pek tabi aç susuz yaşar birde üşümezlerdi. 
Kim demiş? Bakın işte ruhum üşüyor, ruhum aç-susuz ! Bir düzen işte kimsenin değiştiremediği, dokunmaya çekindiği bir düzen. Nereye kadar? Ah bir bilsem. Bir şefkat tokadı gelip te çakmadan suratlara, bir deli zelzele sarsmadan ara hollerimizi tabi birde Allah istemeden kim uyandıracaktı ki bizi!
Unuttuğumuz belli ki bir şeyler var. Birileri bir gün bizim yerimize ölmeyecek. Ana, baba, akraba ve zamanın hakkından tutunda, aldığımız nefesin hakkını bile verip vermediğimizin hesabının sorulacağı gün çok uzak değil, tek bir nefese bakıyor. Bir ara öldüm sandım. O çok tatlı uykudan uyandım birde ne göreyim  dünyadaymışım. Bir nefeslik dejavu işte. 
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Misafir Avatar
Selvi Şahin 5 yıl önce

Güzellll

banner376

banner375

banner377

banner981

banner934