Rabbim öyle bir nimet vermiş ki bir buğday  tanesiyle dünyayı duyurmuş. Zahmetini de insanlara buyurmuş. Ekmeğin öyle çokki zahmeti yinede bilinmedi kıymeti. Oysa kazanmak için bu mübarek nimeti. Çifçiler çeker bütün zahmeti. Buğday dediğin tam dokuz ayda meydana gelir. Ekim ayında tarlalara ekilir. Kışın üzerine kar yağmur dökülür.  Baharda başakları göğe dikilir. Haziran ayı geldi mi  tarlalar sarıya bürünür. Temmuz ağustosta boyunu bükülür. Oraklarla tırpanla başına geçilir o sıcakta buğdaylar biçilir. Demet olur yığınla harmanın kaşına dikilir. Mandalar koşulur düvenler takılır buğdayın taneleri tek tek dökülür. Sap Saman’a karışır buğdaylardan ayrışır. Bir rüzgârla tınazı  savrulur. Çufal çufal  hambarları doldurur. Aş olur ekmek olur. Buğday bütün canlıları doyurur. Buğday ülkemizinde dünyanında baştacı olmalıdır.


BİR DİLİM EKMEK
Ekmek  için verildi bunca emek. 
Yiyebilmek için bir dilim ekmek. 
Gece gündüz çalışıldı çekildi çok zahmet. Ekmek bizim için kutsal bir nimet. 
Yere bir kırıntı düşse onu bile isteriz alıp yemek. 
Besmele ile başlar Halil ibrahim bereketi ile bitiririz. 
Bizim için öyle büyük bir niğmet ekmek. 
Bu kadar kıymetli iken ekmek. 
Neden bu ekmeğe sahip çıkmaz ki devlet. 
Garibanın bir ekmeği vardı. 
Onuda   eller almış için türlü türlü maddeler koymuş.
Oysa bütün ömrünce bir ekmek parası kazanayım diye çalışır durursun. 
Evine ekmek götürdün mü çok mutlu olursun. 
Ekmekle karnını doyursun. 
Ekmek parası kazandın mı adamdan sayılırsın.  
Ekmeğimize ve emeğimize sahip çıkalım.


   Ümran yavaş tepecik
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981