banner1024
 “Tarihimizi 1071 ile başlatıp, çevremize düşmanlık tohumu ekenlerden değiliz. 10 071 yıl önce buradaydık biz, bazılarımızın anası Kızılırmak’ın, bazılarımzın anası Dicle ve Fırat’ın kıyılarında Neolotik Devrimi harman ederken, uygarlığa doğru uzanırken.” (Bilim ve Gelecek, Mart 2004, s. 7)
İlk sayısında, çıkış sebepleri arasında yukarıdaki satırlara yer veren “Bilim ve Gelecek” dergisi, çok önemli bir konuya da parmak basmış oluyordu.
Tarihimizin 1071’de başlamadığını nazara veriyor. Öyle söyleyerek milleti bölmek isteyenlerin çanlarına da ot tıkamış oluyordu.
Derken, epey önceleri bir yazarımızın makalesinin ilk cümlesini hatırladım. Doğru gibi görülen fakat aslında yanlış olan bir cümleyle başlıyordu yazısına:
“1000 yıldır Türklerin, 2000 yıldır Kürtlerin yurdu olan Anadolu!”
Alt yapısı ve tam bir tarih bilgisi olmayan Doğu ve Güneydoğu Anadolu halkını özellikle gencini farklı düşüncelere sevkedecek kasıtlı bir cümleydi bu. Çünkü: “En tehlikeli yalan, yarısı doğru olan yalandır. Zira çürütülmesi zordur.” Zaten Doğu insanından istenen de buydu: Farklı düşünsün! Kendini başka bir milletten sansın!
Demek isteniyordu ki, Türkler 1000 yıldır bu topraklarda. Kürtler ise 2000 senedir bu yerlerde. Bu da gösteriyor ki, Kürtler ayrı bir millet!
Hatırladığım kadarıyla, yazıda Bizans Devleti’ne karşı 1071’de kazanılan Malazgirt Meydan Savaşı nazara veriliyor. Ancak bu tarihten sonra Türklerin Anadolu’ya geldikleri söyleniyor. 1071’den sonra Türklerin buraları vatan tuttuğu anlatılıyordu. Oysa kimi tarihçilerin, tarihimizi 1071’de başlatmaları, o tarihin Türk tarihinde bir dönüm noktası teşkil etmesinden dolayıdır. Tarihimizde kalın bir çizgi olarak kendini göstermesinden kaynaklanmaktadır.
Türklerin İslâm kimlikleri ile yepyeni bir gaye ve hedef peşinde koşmaya başladıklarından ötürüdür. Hakikaten İslâmî kimlik Türklere yeni bir heyecan vermiş. Onları ulvî gayelerle donatmış. Oğuz Türkünü, İslâmın bayraktarı yapmış. Türk tarihinde yepyeni bembeyaz bir sayfa açılmasına vesile olmuştur.
Bu başkalaşımdan ve bu sebepten dolayı, bıraktığı unutulmaz izlerden ötürü, bu tarih bazı tarihçilerce Türk tarihi için başlangıç sayılmıştır. Yoksa daha önceleri yani 1071’den evvel Anadolu’da olmadığımız anlamı çıkarılmamalıdır.
Nitekim Hakkari başta olmak üzere Anadolu’nun çeşitli yerlerindeki mağaralarda taşlara kazınmış yazılar bulunmuştur. Bunlar, Anadolu’da Türklerin, binlerce senedenberi olduklarının başta gelen delil ve kanıtlarıdır.
İslâm tarihi de Milâdî 7. asırda başlar. Bu tarihi başlatanlar Araplardır. Ama bu demek değildir ki, Araplar bundan önce orada yoktular. Araplar o topraklarda yüzlerce asır vardı.
Fakat nasıl ki, Hz. Ömer için “İslamdan önce Ömer, İslamdan sonra Ömer.” denilir. Ve bu deyişten, asıl Ömer’in İslamdan sonraki Ömer olduğu kastedilir.
İşte aynen onun gibi, Araplar asıl kabiliyet ve istidatlarını ancak İslamdan sonra ortaya koyabilmişler, tam olarak gösterebilmişlerdi. Tarihteki kalın hatları ancak İslamdan sonra çizebilmişlerdi.
Bu yüzden, tarihleri İslamla beraber başlamış gibidir. Ondan öncesi, İslam tarih ve medeniyetine göre çok silik olduğundan sanki bahse bile değer görülmez.
Tıpkı Türklerin Anadolu’daki 1071’den önceki varlıklarını yok saymamız, daha doğrusu farkında olmadığımız gibi. Yoksa Türkler de, Araplar gibi İslamdan önce vardı.
Araplar Arabistan’ın kadîm, en eski kavimleridir.
İşte Türkler de, Anadolu’da çok eski bir geçmişe sahiptir.
Sizin de gördüğünüz gibi sevgili okur!
İçteki kimi yazarların, neye hizmet ettiklerini anlamakta, doğrusu zorlanıyorum.
Bununla beraber “Cehlin (bilmezliğin) bu mertebesi, sehl (kolay) olmaz!” demekten de kendimi alamıyorum.
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981