banner1001
Size, “Cennete gitmek ister misiniz?” diye bir soru yöneltilse ne cevap verirsiniz? Bu suale istisnasız hepimiz “EVET” cevabını veririz. Ya da bir anket yapılsa ve deneklere aynı soru yöneltilse sonuç sizce ne çıkar? Ben bu soruyu kürsüden cemaate yönelttim içlerinden bir tane bile “HAYIR” çıkmadı. Demek ki herkes cenneti istiyor.

Ancak cennet sadece istemekle gidilen yer değil. Cennete “hayal” edilerek girilmez. Cennete hayallerimizle değil sâlih amellerimizle girebiliriz.

Birilerinin zannettiği gibi cennete birilerinin takımına girmekle gidilmez. Ya da cennete gitmek için bir başkasının referansı/torpili ile de gidilmez. Cennete kendi özgür irademizle seçip yerine getirdiğimiz ihlaslı amellerle girilir.

Bunun için de ilk şart İMAN. İmansız cennet hayaldir. Cennet imanlıların yurdudur. İman edenle etmeyenler ayrılacaklar. İyi ile kötü ayrılacak. Zira o gün ayrışma günüdür.(Sâffât 37/21, Duhan 44/40, Mürselât 77/13-14, Nebe 78/17) Dünyada aynı mekanlarda yaşasak bile ahrette yollar ayrılacaktır.

İmanın mahalli kalptir. Ancak din denilen olgu kalbe mahsus değildir. Din vicdan işi değildir. Dinin pratik boyutu da İBADETLERDİR. Müslüman kafasına göre yaşayamaz. Müslümanın neye ne şekilde iman edeceği ve nasıl ve hangi şekillerde yaratıcısına ibadet edeceği vahiy ve onun tebliğcisi olan peygamberlerle insanlığa ulaştırılmıştır. Yani İslâm kuru bir Allah inancından ibaret değildir. İnsanın “inandım” demekle kurtulamayacağını yine Kur’an’dan (Ankebut 29/2) öğreniyoruz. Nitekim Allah Resulünün ashabı hayatları boyunca canlarıyla ve mallarıyla bu yolda mücâhede edip Allah’a ve Resulüne tam bir teslimiyet gösterdiler, ibadetlerini hiç aksatmadılar. Bugün bazı Müslümanların zannettiklerinin aksine “biz nasıl olsa Peygamberin arkadaşlarıyız, bize şefaat eder, bizi kurtarır” diyerek ibadetlerini bırakmadılar, bu konuda gevşek davranmadılar. Tam tersine Allah Resulünü adım-adım takip edip onun gibi yaşadılar.

Müminlik ciddi bir iddiadır. Bu sebeple “müminim” diyene “ciddi misin?” diye sorulmalı. Kur’an, “Ey iman edenler iman ediniz”(Nisa 4/136) diyor değil mi? “Adam gibi iman ediniz” demektir bu. İnandım demek amel etmeyi gerektirir.

“La ilahe illallah diyen cennete girer” hadisi hep istismar edile gelmiştir. Zannediliyor ki bu sözcüğü dil ile söyledin mi cennetten bileti alıyorsun. Yok böyle bir beleşçilik. Bu, tevhid cümlesidir. Tevhid ise Allah’ın tek ilahımız olduğunu ifade eder. Dolayısıyla Allah’ı tek ilah kabul eden kimse onun gönderdiği peygamberleri ve kitapları da otomatikman kabul edecek demektir. Bu manada kelime-i tevhid İmanın özetidir.

Bütün bu izahlardan sonra şunu söyleyebiliriz. Cennete gitme iddiamız varsa bu yolda gayret etmek zorundayız. Cennete götüren davranışlar yapmak zorundayız. Cennete giden yolda yürümeliyiz. Şeytanın yolunda yürüyüp cennete ulaşılmaz.

Cennet MUTTAKÎLERİN (Allah’a karşı sorumluluk bilincinde olup bu yolda hareket edenlerin)gidecekleri yerin adıdır.(Âl-i İmran 3/133-136) Bunun için mesela ilahi mahkemede ilk sorgu maddesi olacak olan NAMAZ ne alemde ona bakalım. Namaz yok, abdest yok, caminin kapısının nerden açıldığını bilmiyor, ramazan orucu evini teğet geçmiş, akşam-sabah içer, kumardan başını kaldırmaz, kadın ise(tesettür ayetleri onu hiç ilgilendirmez) yarı çıplak gezer ama cennete gitmek isteyenler listesinde en başlardadır.Ne kadar tezat bir durum değil mi?

Bazen diyorum ki cennete girme hususunda acaba bizim bilmediğimiz, ancak onların bildiği bir bilgi mi var ki bu kadar rahat davranıyor bu insanlar? Bize de söyleseler de biz de rahat davransak!

Yoksa şöyle mi düşünüyorlar acaba? Nasıl olsa biz ölünce arkamızdan 3-7-40-52. gecelerde bize özel anma törenleri düzenleniyor, ünlü hocalar Yasin okuyup hatimler postalıyorlar. Daha tabutun başında; nasıl bilirsiniz sualine herkes, “iyi biliriz” diyor. Herkes haklarını helal ediyor. Herkes “Allah rahmet etsin” diyor. Hoca efendi “kabrini pür nur eyle, makamını cennet eyle, kabrini cennet bahçelerinden bir bahçe eyle, günahlarını bağışla” diye dua ediyor ve kalabalık cemaat de amin diyor. Bu bana yeter artık ben kesin cennetlik olurum.

Eğer böyle düşünülerek ibadetler terk ediliyorsa fena halde yanılıyoruz demektir. Bunun böyle olmadığını, işin hakikatini öbür tarafta göreceğiz. Lakin o zaman iş işi geçmiş olacak. Oradaki “eyvah ben ne yaptım!” demek bir işe yaramayacak. Pişmanlık yeri bu dünyadır. Öbür dünyadaki pişmanlık bir fayda sağlamayacak.(Mü’minun23/99-100)

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981

banner934