GARİP
Hem öksüz hem yetim bir garip vardı
Bir zaman vaktiyle köyün birinde
Yaşlı ninesiyle orda yaşardı
Delme çatma köyün sapa yerinde
Elinde sazıyla seher yelinde
Bir şeyler söylerdi gönül dilinde
Dere kenarında kendi halinde
Türküler yakardı sine harında
Kimi garip derdi kimisi deli
Üstü başı gören bin bir yamalı
Bir yürek yangını nasıl demeli
Bilmezlerki nasır tutmuş derinde
Bazen çoban olur bazen yük çeker
Umut tarlasına hayâller eker
Bir çanak aş görse boynunu büker
O yalnız kokuyu çekmek zorunda
Bir gün fetva verdi cahilin biri
Sazın dinimizde yoktur bir yeri
Savurdu konuştu ileri geri
Bilmezdi ne yazar sır defterinde
Gittiler sesinin geldiği yere
Kırdılar sazını attılar yere
Bir ateşki düştü durduğu yere
Sular buz tuttular yürek korunda
Yakuti garibi gören olmadı
Aramadıkları bir yer kalmadı
Her nere gittiyse geri gelmedi
Savruldu hayatın rüzigârında
Hacer Alioğlu Yakuti
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×