HES Projeleri Karadeniz’in güzelliklerini yok ediyor Doğal güzelliklerimiz yok olmasın. Dere yataklarına yapılan ve yapılacak Hidroelektrik santralleri denetlensin HES projelerinin çevre ve doğa katliamı durdurulsun.

ESPİYE PANGAL DEDE ŞELALESİ YOK OLUYOR

Fındığın başkenti Kirazın anavatanı Giresun Espiye ilçesi tarihi Bayramoğlu nahiyesi olarak bilinen ata dede memleketim 1960 yılında dünyaya geldiğim bu günün Soğukpınar Beldesi ile Yeşilköy Kurugeriş arasında Karaduva deresinde adını Allah dostu Horasan Alpereninden alan Pangaldede şelalesi HES Projesi yüzünden büyük tehdit ve tehlike altında vatandaşlar yetkilileri göreve davet ederek güzelliklerin yok edilmemesini istiyor www.iktav.com olarak Yedi Değirmenler Tabiat Parkı ile ilgili hazırladığımız belgeseli sizlerle paylaşıyoruz https://m.youtube.com/watch?v=nYK_G0lydXE

FOTOĞRAF SANATÇISININ OBJEKTİFİNDEN GELEVARA VE KARADUVA DERESİ’NİN GÜZELLİKLERİ

Giresun-Espiye Yedideğirmenler Tabiat Parkı ve Akkaya dağları ile ilgili bugün sizlerle paylaştığım fotoğraf Ankara’da önemli bir sağlık kurumunda üst düzey yöneticilik yapan Giresunlu fotoğraf sanatçısı Prof.Dr.Hürrem Bodur tarafından çekilerek tarafıma gönderildi. Bu fotoğrafları sizlerle paylaşıyor sizleri Gelevara Deresi’nde yaşanan çevre katliamı ile ilgili yazdığım yazı ile baş başa bırakıyorum.

ÇEVRE KATLİAMLARI DURDURULSUN

Giresun Espiye Gelevara ve Karadoğa derelerinin birleşmesi ile Espiye’den denize dökülen Gelevara Deresi’ndeki çevre katliamına dur denmeli! Doğu Karadeniz bölgesinin en yüksek dağlarından olan Ahılbaba veya Ahi baba dağından doğan Gelevara ve Karadoğa derelerinin birleşmesi ile Espiye’den denize dökülen Gelevara Deresi’nin Espiye’den Arpacık köyü altına kadar olan bölgede dere yatağına kurulan 3 adet taş ve mıcır ocağı, Gelevara Deresinde korkunç çevre katliamına neden oluyor ve muhteşem güzelliklerin yok olmasına neden oluyor. Dere yatağını yol haline getiren bu mıcır ocaklarının dere yatağında malzeme almasına dur denmeli. Özellikle Pangal Şelalesi ise büyük ilgi çeken bölgenin doğal güzellikleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Türkülere konu olan ve Birinci Dünya harbi Kafkas Cephesi Harşit savunmasında, 16 ay Harşit cephesinin savunulmasında Arpacılar köyündeki karargah merkezi ile önemli rol oynayan Gelevara deresine sahip çıkmak gerekiyor. Hicabi Yıldız’ın “Gelevera ve Hes” başlıklı yazısını sizlerle paylaşıyoruz.

“GELİVERA VE HES”

Gelivera deresi billur suyuyla, nesli tükenmekte olan kırmızı benekli alabalığıyla, şelaleleriyle ve göllerinde yüzmüş olan bölge insanının hatıralarıyla önemli bir kültürel değerdir. Yolların olmadığı zamanlarda Karadoğa Ormanlarının ip dolanmaz tomruklarının bu derenin suyuna verilerek, Espiye’ye akıtıldığını yaşlılarımızdan dinledik. Kazım Koyuncu’nun “Gelivera Deresi iki dağın arası, yüreğunden silinmesun oy, sevdamizun yarasi” türküsünü artık daha bir hüzünle dinliyoruz. Son yıllarda Karadeniz’in çağlayıp akmakta olan şelalelerine, oynaşmakta olan kırmızı benekli alabalıklarına ve yeşil bir örtü olan ormanlarına bir hançer gibi saplanmakta olan HES Gelivera’ya, yani bizim deremize de gelmekteymiş. Bölge insanının mayasında milli duygular güçlü olduğundan meseleye bakışları şöyle: 1.Türkiyemiz enerji fakiri, HES yapılsın ki ülkemiz enerjiye kavuşsun, cereyan için ele güne muhtaç olup milli sermayeyi dışa vermesin. İkinci bir sebep olarak eğer ki HES yapılırsa bölgemizde iş sahası açılır, refah artar…vs.Saf ve temiz yürekli insanımızın bu duygularına ancak selam dururum; Lakin kazın ayağı öyle değil. Birinci meseleyi ele alacak olursak, Enerji mi, yoksa tüm canlıların hayat kaynağı olan su ve çevre mi… çok yakın bir gelecekte su petrolden daha kıymetli olacak, bu gün Ortadoğudaki huzursuzlukların sebebinin su havzaları; Fırat, Dicle, Asi, Şattü’l Arap, Nil olduğunu anlamak için çok zeki olmaya gerek yok. Enerjinin her zaman güneş gibi, rüzgar gibi, nükleer gibi alternatifi var. Oysa su ve çevrenin asla bir alternatifi yoktur. Bir dere vadisindeki ekosistem bir bozuldu mu, geçmiş ola… Bir nükleer santral takriben beş yüz HES’e bedel. Bütün HES projeleri tamamlanmış olsa bile enerji ihtiyacının ancak yüzde on gibi çok cüz’i bir kısmını karşılayabiliyor, bu kadarcık bir menfaat için derelere ve dereyle beraber var olan zenginliğe kıymaya değer mi… Nükleer santral Ermenistan’da bile var. Biz yapalım deyince, eğer ki sağlam yapılırsa, çevreye ve insanlığa hiçbir zararı olmadığı halde, bazı iç ve dış menfaat çeteleri çelme takıyor, çelme takılan esasında Türkiye. Neyse ki şimdi iki tane yapılıyor, ama yetmez. İkinci meseleye gelince, Halkımız ve köy muhtarlarımız “size HES’te iş vereceğiz” gibi laflara itibar etmemeli. Bu şirketler ulusal çapta iş yapan büyük şirketler, onların mühendisi, teknik eleman ve idarecisi bünyelerinde zaten var. Velev ki iş verse bile köyden üç beş güvenlikçi ya da hademe alınacak diye, dedelerimizden aldığımız ve torunlarımıza devretmemiz icap eden güzelim dereler, böyle ucuz menfaatlere satılamaz. Bazı hemşehrilerimiz HES’e karşı çıkanları bir akşam elektriksiz oturmaya davet ediyorlar. Rabbim kara gün göstermesin, mecbur kalırsa insan elbette elektriksiz yaşayabilir, ama susuz bir gün bile yaşayamaz. Rizeli hemşehrilerimiz nasıl ki Fırtına  Deresini korudu, HESlere peşkeş çektirmedi ve bu gün Fırtına Deresi bir dünya markası, yerli ve yabancı turist akınına uğramakta, hiçbir şey yapamayan yol kenarına peştamal serip lahana veya köy yumurtası satmakta. Aynısını, hatta daha fazlasını, emin olun biz de yapabiliriz. Yeter ki, çatlak ses çıkarmayalım, birlik beraberlik içinde ve kanunlar çerçevesinde deremize, ormanımıza sahip çıkalım. Hiçbir kuvvet halktan daha güçlü değil.

GELİVERA VADİSİ DOĞAL SİT ALANI OLMALI

Gelivera Deresinin Yedideğirmenler Tabiat Parkı, Akkaya, Avluca Kalesi, Tarihi Ericek Köprüsü ve Düdür-Çeküşük İstikametli Tarihi Taş Döşeli Yayla Yoluyla birleştirilerek, bir bütün halinde korunması ve doğal sit alanı ilan edilmesi gereklidir. Eğer ki bu yapılırsa bu bölge Türkiye’nin göz bebeği olacak, insanımızın ve bölgemizin çehresi değişecektir. Deresinde rafting yapılan, tarihi yayla yolunda doğa yürüyüşü (trekking) yapılan bir memleket hayali bile heyecan veriyor. Bununla da sınırlı kalmayıp, dere üzerinde varlığı bilinen bir düzine kemer köprüler, sadece yeri belli olan tarihi çeşmeler ihya edilmeli, büyüleyici bir güzellik olan Akkaya zirvesi yamaç paraşütüne açılmalı… Tüm bu güzellikler için, dere olmazsa olmaz. Zira dere bu vadinin can damarı. Bölgemiz siyasetçilerinden ve bürokratlarından bu ve benzeri vaatleri duyabilmek en büyük muradımızdır. Yine dere merkezli gelişen bu turizm için merkezi bir yerde tarihi bir ev ile serender (mzı) kamulaştırılsa veya kadim geleneğe uygun inşa edilerek, içi ve dışı tarihi ev aletleri, tarım aletleri, kıyafetlerle donatılıp, zemini çul ve dastarla döşenerek, bir köy müzesi yapılmalı. Yeni nesle tarih ve medeniyeti böylece görselleştirilmeli. Hep neslin tarih ve kültüründen koptuğundan yakınmıyor muyuz?

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981