GÜNDEM:

01 Mart 2017 Çarşamba 16:18


Yıldırım, anayasa değişikliğine ilişkin halk oylaması sürecinde Yavuz Selim Meydanı'nda düzenlenen mitinge katıldı.

Yıldırım, konuşmasına Amasyalıları, 'Sultan Beyazıt'ın, Fatih Sultan Mehmet'in, Yavuz Sultan Selim'in şehri, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurtuluş Mücadelesi'ni başlattığı, kahramanların, yiğitlerin şehri Amasya." sözleriyle selamladı.

Amasya'nın bugün bir kez daha tarih yazdığını belirten Yıldırım, ilk halk oylaması mitingini geçen pazar günü, 15 Temmuz'da darbe girişimine karşı büyük bir kahramanlık gösteren Kahramankazan'da yaptıklarını anımsattı. 

Yıldırım, halk oylaması sürecinde Anadolu'daki ilk duraklarının da Amasya olduğuna dikkati çekerek, bunun da bir manasının bulunduğunu vurguladı.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktığını, daha sonra Amasya'ya geldiğini ve Amasya Genelgesini buradan bütün dünyaya ilan ettiğini hatırlatan Yıldırım, şöyle devam etti:

"Burada çok önemli tarihi bir karar alındı. Türkiye'nin, modern Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğini, bugünlerini ilgilendiren o tarihi genelgenin kararı burada verildi. 'Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır' denildi. Düşmana karşı ilk kararın verildiği yerdeyiz, Amasya'dayız. İlk adımı buradan attık. Bağımsızlık yolunda ilk vurguyu Amasya'da yaptık. Milli irade ilk defa 1919'da Amasya'da ifade edildi. Ondan sonraki bütün çalışmalar Sivas Kongresi, Erzurum Kongresi." 

"Yetki milletindir"

Yıldırım, o dönemde, Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının milletin kararını her şeyin üzerinde tuttuklarına işaret etti.

Milli mücadelenin milletle, milletin azmiyle verildiğini belirten Yıldırım, "Cumhuriyeti milletle, milletin kararlılığıyla kurduk. Cumhuriyeti milletin alın teriyle, mücadelesiyle bugünlere getirdik. İlk mitingimizi buradan başlatıyoruz. Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır. Bugün 'Söz milletindir, karar milletindir' diyoruz. Yetki milletindir. Millet ne derse, neyi uygun görürse o olur. Gerisi teferruattır." dedi.

Başbakan Yıldırım, AK Parti'yi milletle birlikte kurduklarını, kutlu yolculuğa milletin önderliğinde çıktıklarını bildirdi.

"Amasya Türkiye'nin geleceğini aydınlatıyor"

Kuruldukları günden bu yana, millet ne dediyse onu yaptıklarını, "millet neden uzak dur dediyse ondan uzak durduklarını" vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti:

"Bugün de sizlerle beraberiz. On binler meydanı doldurdu. Türkiye'yi daha fazla büyütmek, demokrasimizi daha da güçlendirmek için, çocuklarımıza daha aydınlık bir gelecek, gençlerimize daha güzel bir Türkiye emanet etmek için, daha fazla güvenlik ve refah için yeni bir yolculuğa çıkıyoruz. Hazır mısınız? Amasya işi bitirmiş. Sağolun, var olun. Amasyalılar sizin 1919'da burada dediğiniz 'evet' ile cumhuriyet kuruldu. Bunu unutmayın. Cumhuriyetin temellerinin atıldığı şehirdeyiz. Şimde işte 16 Nisan'da yapılacak referandumun temelini de Amasya'da atıyoruz. Sizden Amasya'ya yakışır bir sonuç bekliyoruz. 16 Nisan'da sandığa gidiyorsunuz ve ve 'Kararımız evet' diyorsunuz. Büyük Türkiye için, güçlü Türkiye için, yükseliş için kararımız, diriliş için kararımız 'evet'. Amasya gümbür gümbür geliyor. Amasya bir kez daha göğsümüzü kabartıyor, Türkiye'nin geleceğini aydınlatıyor."

"Anayasa değişikliği Erdoğan için değil, her doğan içindir"

Vatandaşın kendilerini AK Parti Kurucu Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan tanıdıklarını belirten Yıldırım, anayasa değişikliğinin Cumhurbaşkanı Erdoğan için yapıldığının söylendiğini aktardı.

Yıldırım, "Unutmayın anayasa değişikliği Erdoğan için değil, her doğan içindir. Türkiye'nin geleceği için bu değişikliği yapıyoruz. Bizim benlik davamız yok, hepimiz faniyiz. Az yaşa, çok yaşa, ölüm gelir başa. Onun için milletimizden saklayacağımız, gizleyeceğimiz hiçbir şey yok. Sizin gündeminizden başka bir gündemimiz yok. Ne yaparsak, millet için yaparız, milletin dediğini yaparız. Bugün de ne yapıyorsak, sizinle yapıyoruz ve birlikte yapıyoruz." ifadesini kullandı.

Demokrasiyle yönetilen ülkelerde yasama ve yürütmenin gücünü milletten aldığını vurgulayan Başbakan Yıldırım, mevcut sistemde vatandaşın milletvekillerini seçtiğini ama hükümeti, hükümetin başında kimin olacağını seçemediğini anlattı.

Mevcut sistemde cumhurbaşkanının genelde en çok oyu alan partinin genel başkanına hükümeti kurma görevini verebildiğini ama bunan da bir şartı bulunmadığını, bazen tersi durumların yaşandığını da belirten Yıldırım, şöyle devam etti:

"Çünkü bir şart yok, eğer yukarıdaki o partinin genel başkanını seviyorsa başkasına görev veriyor. Olmadı mı? 90'lı yıllarda DYP, Refah koalisyon hükümetinde olmadı mı? Oldu. Sonra 28 Şubat krizi gelmedi mi? O güzel kardeşlerimiz okul kapılarında ne kadar büyük eziyetler çekti, bunları gençlerin çoğu bilmez ama o yılları yaşayan üniversitede okuyan, imam hatiplerde okuyan gençler bunu çok iyi bilirler. Sonra hükümet kuruldu, kurulmadı, güven oyu aldı, almadı. Bekle zaman akıp gidiyor, ortada sonuç yok. Kurulsa da maalesef en fazla 3 ay, 5 ay, bilemedin 1,5 yıl. Türkiye'de 1960'dan beri kurulan hükümetlerin ömrü 1,5 yılı geçmiyor.

Şimdi neyi değiştiriyoruz? Vatandaş diyecek ki bu değişiklikle 'arkadaş ben öyle milletvekillerini seçeyim göndereyim, ondan sonrasını siz halledin. Ben hem milletvekillerini seçeceğim hem de Türkiye'yi bir daha ki seçime kadar yönetecek hükümeti ben seçeceğim. Sandıkta ben karar vereceğim, vekillere havale etmeyeceğim.' Bu daha iyi bir şey değil mi? Yani vatandaş işi sağlama alıyor. Bazen vekiller sizin istediğiniz gibi yapmayabilir, onun da telafisi yok, bir daha ki seçime kadar bekle. Zaman geçiyor, emekler boşuna gidiyor, beklentiler yerine gelmiyor. Onun için bu sefer iki tane sandık, burada bir sandık var, burada bir sandık var. Geleceksiniz birine cumhurbaşkanını seçecekseniz, en az yüzde 50, yüzde 50'den de fazla, birine de şehrin milletvekillerini seçeceksiniz."

"Bu sistem baba ile oğlu birbirine düşürür"

Meclisin denetleme görevi kapsamında da genel görüşme, soruşturma, soru sorma işlerini yürüteceğini ifade eden Yıldırım, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde Meclisin yasama görevinin yanında, denetim görevini aktif kullanacağını bildirdi.

Başbakan Yıldırım, cumhurbaşkanının Meclis'i feshetme yetkisine sahip olacağı iddiasını da yanıtlayarak, şunları söyledi:

"Külliyen yalan. Yalanda bunların ölçüsü yok. Zannediyorlar ki millet bu işleri incelemiyor, öğrenmiyor, araştırmıyor. Yani aşağı mahallede yalanı söylüyorlar, yukarı mahalleye gelip kendileri de inanıyorlar, aslanlar gibi savunuyorlar. Bunların hayatı hayır, bunlardan hayır gelmez. Bunlar hangi işe 'evet' dediler? Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü yaparsın, dünyanın en geniş köprüsünü, bunlar 'Hayır' der. Dünyanın en büyük havalimanını yaparsın yine bunlar 'Hayır' der. MARMARAY'ı yaparsın, 150 yıllık rüyayı ecdadımızın, atalarımızın hayallerini gerçeğe dönüştürürsün bunlar yine 'Hayır'cı. Bunlar hiçbir hayırlı işlere sürekli 'Hayır' diyerek, işleri engelleyerek buraya geldiler. Meclisi feshetme diye bir şey yok. Meclis'te diyelim ki cumhurbaşkanı ile Meclis arasında bir anlaşmazlık var. İşler yürümüyor, olmadı mı? Hatırlayın 'Çankaya'nın şişmanı, bilmem neyin düşmanı' diye rahmetli Özal'a, Demirel orada adamın ecelsiz gitmesine sebep oldu, sürekli tenkit, hakaret. Ecevit, Ahmet Necdet Sezer'i anlaştılar seçtiler, kısa süre sonra onlar da papaz oldu, birbirlerine girdiler. Bu sistemin arızasından kaynaklanıyor. Bu sistem baba ile oğlu birbirine düşürür, onun için değişmesi lazım, keyfi iş yapmıyoruz."

"Milletten güçlü hiç kimse yok"

"Tek adam seçiyoruz ama iki sandık arasında yetki veriyoruz. Cumhurbaşkanı tek ama daha güçlü olan da millet." diye konuşan Başbakan Yıldırım şunları kaydetti: 

"Milletten güçlü hiç kimse yok. Sandıkla geliyor sandıkla gidiyor. Onun ötesi yok. Çünkü Türkiye'de milli irade var. " dedi.

"Benim vatandaşım ne karar verirse versin başımızın üstünde yeri vardır"

Yıldırım halka şöyle seslendi:

"Kılıçdaroğlu, 'Gideceksiniz sandığa haysiyetinizle, şerefinizle, onurunuzla hayır diyeceksiniz.' diyor. Hadi oradan. Yani 'evet' dersek haysiyetimiz, şerefimiz, onurumuz gidecek. Yazıklar olsun. Benim vatandaşım, 79 milyon 'evet' de der 'hayır' da der, onurludur, şereflidir, haysiyetlidir. Ne karar verirse versin başımızın üstünde yeri vardır."

"Bunlar, halka güvenmek yerine, mahkemelere güveniyorlar"

Başbakan Yıldırım, "Bunlar, halka güvenmek yerine, mahkemelere güveniyorlar, hep mahkemeler üzerinden iş çıkardılar bugüne kadar. Milletin, Meclis'in kararını mahkemelere taşıyarak, halkın iradesini yavaşlatmaya çalıştılar. Bunların Türkiye'nin hayrına hiçbir adıma 'evet' dediklerini biz görmedik. Türkiye'nin hayrına ne varsa, bunlar 'hayır' demeye devam ediyorlar, dün de devam ettiler, bugün de devam ediyorlar." diye konuştu.

kaynak AA

banner982
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981

MOĞOLİSTANDAN FİNLANDİYAYA BELGESEL TADINDA...
Gazetemizin kurucusu ve Devri Alem tv program yapımcısı İsmail Kahraman'ın bugünkü makalesini sizlere sunuyoruz....

Haberi Oku