banner1006
 Tarih ve kültür değerleri bir milletin aynasıdır. Tarihi geçmişe ne kadar çok bakarsak o kadar çok geleceğimizi görürüz. Tarih ve Kültür insanlığın ortak değeridir. Tarihten düşmanlık değil, dostluk çıkartmak gerekmektedir. Araştırmacı- Gazeteci ve Devr-i Alem Belgesel programı olarak dünya coğrafyasında ki kültür ve medeniyet tarihimizin izlerini araştırıp, bu değerlerden dostluk çıkartmayı hedeflemekteyiz.
Son Almanya gezimizde Hannover’de iki Osmanlı sipahi askerinin mezar taşları bizleri tarih boyu Türk-Alman dostluğunun geçmişine götürdü. Almanya’da bugün milliyonlarca insanımız yaşamakta. Sadece Hannover eyaletinde 250 bin Türkün yaşadığını biliyoruz. Almanlarla Türkler arasında ki dostluk Selçuklu ile başlar, Kanuni döneminde büyük elçiliklerin açılması ile diplomatik ilişkiye döner, Türkiye Cumhuriyet döneminde iş gücü anlaşması ile doruk noktasına çıkmıştır.

Türkiye ile ikinci Viyana kuşatmasından beri hiç savaşmayan, birinci cihan harbinde müttefik olarak savaşlara girdiğimiz Almanya ile dostluk ve işbirliğinin pekiştirilmesi her iki ülkenin menfaatine bulunmakta. Bunun için tarihi ve kültür değerleri ön plana çıkartarak özellikle Almanya’da yaşayan Türklerin Türk- Alman dosltuğunun geçmişi ile ilgili bilgilendirme ve kültürel çalışmalar yapılmasına inanıyorum.

Bu noktada son Almanya gezimde Hannover’de ki tarihi mezar taşları beni Türk- Alman dostluğunu araştırmaya yöneltti. Hannover’de ayrıca Girit’te esir düşen daha sonra Hannover’e getirilen esirlerle ilgili araştırmalar tüm çapıcılığı ile bizleri geçmişe götürüyor. O araştırmalardan bir kısmını sizinle paylaşmak istiyorum.

Bu çalışmaları tarihçi-yazar değerli dostum Mehmet Atilla’nın rehberliğinde Devr-i Alem programı olarak belgesel hazırlayıp, Almanya’da yaşayan Türkler başta olmak üzere Türkiye kamuoyunun yüksek bilgilerine sunuyorum. Sayın Hannover Başkonsolosumuz Mehmet Günay beyi makamında ziyaret ederek çalışmalarımız ile ilgili kendisine bilgi sundum. Belgeselde gündeme getirdiğim Osmanlı askerlerine ait mezar taşlarıyla ilgili bilimsel çalışmalar yapılması bir panel düzenlenerek, akademik çalışmalar yapılması için Sayın Başkonsolosumuzdan özel çaba sarf etmesini istiyorum.

Hannover’in bugün Türkiye’den hiç bir il ile kardeş şehir olmadığını tespit ettim. Dünya’nın en büyük sanayi ve iş adamları fuarına ev sahipliği yapan Hannover’in Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ile kardeş şehir olması için çalışma yapmak istiyorum. Bu talebimizi Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımız İbrahim Karaosmanoğlu’na ileteceğim. Bu konuda Hannover Başkonsolosumuzun da, Hannover Belediyesi ile de görüşme yapmasını arzu ediyorum. Bu bilgileri sizlerle paylaşırken, Hannover’de ki Osmanlı mezar taşları ile ilgili hazırladığımız, ALMANYA’DA OSMANLI İZLERİ belgeselimizi https://www.youtube.com/watch?v=teHuezlF4Oc linkten izleyebilirsiniz. 

Sonuç olarak, Hannover Başkonsolosumuz, Dış İşleri Bakanlığı’nın önemli yerlerinde görev yapmış bir isim. Sayın Başkonsolosumuzun Türk-Alman dostluğuna önemli katkı sunağına ve Almanya’da yaşayan miliyonlarda soydaşımıza tarih ve kültür bilinci oluşması için çalışmalar yapacağına yürekten inanıyorum.

Almanya/Hannover'deki Osmanlı Sipahileri

Neustadter Str Andreas askeri Mezarlığına Hıristiyan olmayanın gömülmesi yasak olduğu halde Kıbleye karşı gömülmüş iki Osmanlı mezartaşı var. Kime aitler, neden oradalar?

Bu iki mezar taşı Osmanlı Sipahisi Hasan ve Şemdinlili Derviş Mehmet'e ait. Viyana'yı kuşatmak için gitti, esir düştü ve Almanya'da öldüler. Ama tüm teşvik ve baskılara rağmen inançlarından ödün vermeyip, Müslüman Türk olarak öldü ve defnedildiler...

Mehmet Atilla'nın imza attığı araştırmaya göre, Osmanlı ordusu Avrupanın kapısı sayılan Avusturya‘nın başkenti Viyana‘yı Kanuni Sultan Süleyman Han tarafından 27 Eylül 1529 yılında birinci kez kuşattı. Kış şartlarının ağır basması ve erzak sıkıntısının had safhaya ulaşması sebebi ile kuşatmadan vazgeçip 16 Ekim 1529 tarihinde Budin‘e geri dönmek zorunda kaldı. Osmanlı padişahı dördüncü Mehmet zamanında Merzifonlu Kara Mustafa Paşa komutasındaki birlikler ikinci defa Viyana önlerine geldiler. Aradan 154 yıl geçtikten sonra 1683 yılında İkinci defa Viyana‘yı kuşattı. Kara Mustafa Paşa bazı olumsuz nedenlerden dolayı kaleyi teslim alamadı ve geri çekilmek zorunda kaldı.

Viyana önlerine gelen Haçlı birlikleri içerisinde Hannover prensi Prens Ludwig‘de bulunuyordu.Tuna kıyısında Çiğerdelen bölgesindeki Osmanlı ordusundan esir düşenler arasında bulunan Hasan ve Şemdinlili Derviş Mehmet adlı iki akıncıyı beraberinde Hannover‘e getirdi.

Hayli yakışıklı olan Türk esirler Hannover prensi Düşeş ünvanlı Sophie‘nin özel hizmetine verildiler.

Hannoverde yaşayan Braunscweig-Luneburu Düşesi Sophie'nin hizmetinde övgülere şahit olan bu iki akıncı tarihçi Redecker?in ifadesiyle dinlerinde ısrar edip, beş vakit namazlarını aksatmadan kılıp üzerlerindeki akıncı elbiselerini hiç çıkarmak istemediler.


Her türlü vaad ve baskılara rağmen Hıristiyanlığı kabul etmediler.

Yazara göre Müslüman olarak öldüklerini evlilikleri ile ilgili hiçbir bilginin bulunmadığını ve buna gerekçe olarak da din ve kültür farklılığının olduğu tahmin edilen Hasan ve Mehmet, Düşeş ünvanlı Sophie‘nin hizmetinde 8 yıl bulunduktan sonra 1691 yılında birkaç ay ara ile ölürler. Ölüm sebepleri hakkında hiçbir bilgi bulunmuyor.

Hannover‘in Königsworterplatz meydanında bulunan Neustadter Str Andreas Mezarlığı'nda vasiyetleri üzere Kıble‘ye karşı gömülen Hasan ile Mehmet‘in Hıristiyan olmayan bir kimsenin Hıristiyan askeri mezarlığında gömülmesi yasak ve dine aykırı olduğu halde prenses Sophie‘nin özel izni ile bu mezarlığa gömüldükleri ortaya çıkmıştır.

Tarih kaynaklarından edilinen bilgiye göre ölünceye kadar Osmanlı anane ve gelenekleri ile dinlerinden en küçük bir taviz vermeyen Hasan ile Mehmet‘in mezarları zamanla aşınıp yok olmak durumuna geldiysede son zamanlarda yetkililerin duyarlılığı ile tekrar restore edilip küçük bir Türkçe - Almanca  plaket ile 12.01.2000 tarihinde Berlin Büyükelcisi Turgay Ulucevik, Hannover Büyüksehir Belediye baskani ve Hannover Bas konsolosu ile yerine konuldu.

Bu iki Türk askerinin mezar taşlarında yer alan yazılar orjinaline uygun olarak sadece Almancası yapıldı.Maalesef şu anda değiştirilmiş durumda boş bırakılan mezar taşında Osmanlıcası vardı, nedense yapılmadı. Plaketi kırdılar,tekrar yapıldı. Araştırmacı Mehmeh Atilla'da bunu doğruluyor. Yani bu topraklarda Osmanlı asaletinin iki mezar taşı ile anıtlaşmasına bile tahammül edemeyenler var...

Bu mezarları ilk ortaya çıkaranlar 1980-1982 tarihleri arasında  Dr. Yetkin Güran, Rahmetli Kerküklü Müşhir Hüsseyin, Araştırmacı Gazeteci Mehmet Atilla, İşadamı Celal Mermertaş. Yazılı ve görsel medya yoluyla mezarların yapılmasında gündeme taşıyan en çok uğraşan Mehmet Atilla’dır.


1.Yapılan Kitabe yazısı ;

Kırıldıktan sonra 2. Yapılan Kitabe yazısı ; "Burada Viyana kuşatması muharebelerine katılan ve Tuna kıyısındaki Çiğerdelen Mevkii'nde Hannover birlikleri tarafından savaş tutsağı düşürülen Osmanlı Sipahileri Mehmed ve Hasan yatmaktadır. Welfen Prensi Georg Ludwig'in eşliğinde Hannover Sarayı'na getirilmişler ve bu sarayda öldükleri 1691 yılına kadar hizmet vermişler. İslami usullere göre defnedilmişler. Bu kitabe onların ve bu topraklar altında yatan tüm Osmanlı Türk askerlerinin onurlu anısına atfedilmiştir."

 

 

 
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981

banner934