banner1024
GÜNDEM:
Su Petrol den değerli

28 Mart 2020 Cumartesi 20:57

Dünyayı ve tüm insanlığı tehdit eden Korona  virüsüne karşı en etkili silah olan suyun  petrol den daha değerli olduğu ortaya çıktı
Korona virüsü dolayısı ile petrol fiyatları dibe vururken suyun ve temizlik ürünlerin değeri artmaya başladı 
Tarım gıda  ziraat ve Hayvancılık ürünleri nin  değeri ve önemi ortaya çıktı nehirler ve su kaynaklarımızı kirletmemek ve korumak gerekiyor 
       Sakarya Nehri Belgeseli Çekiyoruz
Türkiye’nin en büyük üçüncü nehri olan Sakarya nehri  ile ilgili İlim kültür ve tarih araştırmaları merkezi www.iktav.com olarak aylardan beri araştırma yapıp ilgili ve yetkililerle görüşmeler yapıp bir çok tv kanalında yayınlanacak devri alem belgesel programı www.devrialem.tv olarak belgesel çekimleri yaparak Sakarya nehrinin kirliliğinin önlenmesi için kamuoyu oluşturuyoruz,belgesel çekimlerimizde Bilecik Valisi Bilal Şentürk,Bileik Belediye Başkanı Semih Şentürk,Osmaneli Belediye Başkanı Münir Şahin ile Sakarya Nehirinin önemiyle Sakarya nehirininçevre kirliliğinin önlenmesi konusunuda çok önemli söyleşiler yaparak belgeselimizde yayınladık 

    Sakarya Nehrinin Coştuğu Bilecik Osmaneli Belgeseli çektik

Sakarya nehrinin önemli birleşme noktası olan bir çok nehrin birleştiği bölge olan Bilecik bölgesinde çektiğimiz belgeselin lingini  sizlerle paylaşıyoruz 

   Sakarya nehrinin coştuğu Bikecik Osmaneli Belgeseli 

Belgesel yayıncılık ve devri alem belgesel programı olarak bölgede çekimler yapıp ŞENGÜL Sarıkaya Geçal un yönetmenliğin de yaptığımız belgesel çekimleri ile ilgili araştırma yazısını sizlerle paylaşıyoruz 
     Bilecik Osmaneli
Milattan 8 bin yıl öncesine uzan tarihi geçmişi ile 18 medeniyet ev sahipliği yapan, suların birleştiği, yolların kesiştiği yer Osmaneli…
Ordu yolu, İpek yolu, Hac Yolu, Sufi Yolu güzergahında bulunan Osmaneli, Osmanlılar döneminde İstanbul Bağdat yolu üzerinde bulunması nedeni ile ayrı bir öneme sahipti.
 Türkiye’nin üçüncü büyük Nehri olan Sakarya nehri Osmaneli sınırları içinden geçer. Göksu, Karasu ve Göynük suyu Sakarya Nehri ile bu verimli topraklarda birleşerek yolculuğuna devam eder.
Osmaneli, İstanbul-Eskişehir-Ankara-Antalya bölünmüş yolu, Eski Hicaz Demiryolu, İstanbul-Eskişehir-Konya-Ankara YHT yolu, Osmaneli-Yenişehir- Gemlik ve YHT hattı ile yolların kesiştiği bir ilçe.
Anadolu Selçuklu İmparatorluğunun kuruluşu İznik ile birlikte Lefke’de gerçekleşmiştir. 1075 yılında Selçuklular ile Türk hakimiyetine giren Osmaneli, 1308 yılında sulh ile Osmanlı İmparatorluğuna bağlandı. 1075 yılından günümüze, kesintisiz Türk hakimiyetinde olan Osmaneli, kurtuluşu olmayan önemli Türk kentidir. Osmaneli, Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş yıllarında çok önemli zaferlere ve kahramanlıklara tanıklık etmiştir. 
Lefke’den, Samsa Çavuş, Köse Mihal Gazi, Lefkeli Balaban Çavuş gibi isimler Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda önemli rol oynamış, hatta II. Alaeddin tarafından, Osman Gazi’ye gönderilen beylik alametleri Lefkeli Balaban Çavuş vasıtasıyla gönderilmiştir. Osmaneli’nde kurulan mahalleler yakın zamanlara kadar bu akıncı beylerin isimleriyle anılmıştır.
Osmaneli (Lefke), 1530 yılında Osmanlı Devleti sınırları içerisinde bulunan Anadolu vilayeti Sultanönü (Eskişehir) sancağının Bilecik kazasına bağlı nahiye idi.
Ünlü seyyah Evliya Çelebi, seyahatnamesinde Lefke’yi şöyle dile getirir  ”Kalesi dört köşe, kayadan (taş yapılı), küçük, harab bir viranedir. Kendisi, 150 akçelik bir kazadır. Yetmiş kadar köyü vardır. Köy halkı Lefke derler…  Kalesi dört köşe (kare biçimli), kayadan (taş yapılı), küçük, harab (iyice yıkılmış) bir viranedir. Sakarya kenarında olup bağlı, bahçeli, altı yüz eve sahip, beş camili, dört hanlı, hamamlı, mektepli, küçük çarşılı şirin bir kasabadır.
Birer buçuk okka gelir sulu ayvası olur ki yeryüzünde benzeri yoktur. Ayva perverdesi (tatlısı), ayva reçeli, dünyaca meşhurdur. Sakarya nehri üzerinde uzun ve ahşap bir büyük köprüsü vardır ki ibretle seyrolunur”. 
“Osmaneli’nde 1874 yılında meydana gelen talihsiz bir yangında, konakların bir kısmı zarar görmüştür. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki bir belgede, kasabada mevcut olan Rüştiye Mektebi’nin de bu yangında tamamen yandığı anlaşılmaktadır. “
“Kavaklık güzel yer” anlamına gelen Lefke adı, 1914’de gelindiğinde Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’ye atfen “Osmanili” olarak değiştirilmiştir.
“Ertuğrul Sancağı’nın merkez kazası Bilecik’e bağlı bir nahiye olan Osmaneli; 1924 yılında Bilecik’in il statüsüne kavuşması ile 1926 yılında Bilecik iline bağlı bir ilçe olmuştur.“
Geniş tarım alanlarına sahip Osmaneli’nde tropik meyve sebze dışında her türlü ürün yetişir. Evliya Çelebi’nin seyahatnamesine konu olan ayvası, alaca karpuzu, şeftalisi, kirazı, domates ve biberi ile ün yapmıştır.

TARİHİ ve KÜLTÜREL DEĞERLER
RÜSTEM PAŞA CAMİİ
“Camii Kebir Mahallesindeki Rüstem Paşa Cami Kentsel sit alanı içerisindedir. Yapımına Kanuni Sultan Süleyman’ın damadı ve veziri Rüstem paşa tarafından başlanmış Rüstem Paşa’nın vefatı üzerine caminin minare ve çatısı, Rüstem Paşa’nın cariyesi tarafından tamamlanmıştır.”
Camide; son cemaat yerinde ve minarede yöresel malzeme olan Lefke taşı kullanılmıştır. Caminin geçmeli yay kemere sahip giriş kapısı, koyu ve açık renk yöresel Lefke taşları ardışık dizilerek ile yapılmıştır.
Mihrabın solunda, Kâbe tasvirli çini pano bulunmaktadır. Üstte Kâbe, altta Mescid-i Nebevi tasvir edildiği panonun üst kısmında Süleyman Mehmed Nahifî’ye ait;
“ Her kime Kâbe nasip olsa hûda rahmet eder. Her kişi sevdiğini hanesine davet eder” Beyiti yazılıdır.
Caminin ve son cemaat yerinin tavanı geometrik şekillerle bezenmiştir.

OSMANELİ KONAKLARI
Cami-i Cedid ve Cami-i Kebir mahallerinde dolaşırken zaman tünelinde yolculuğa çıkmış gibi hissediyoruz. İki üç katlı, bahçeli geleneksel evler arasındaki taş döşeme yollarda yürürken içimizi tarifsiz bir duygu kaplıyor. 2005 yılında kentsel sit alanı ilan edilen bölgede onlarca ev restore edilmiş. 
Bir zamanlar Osmaneli’nde ipekböcekçiliğinin önemli bir geçim kaynağı olduğunu ve bu geçim kaynağının evlerin planlanmasına da yansıdığını öğreniyoruz. Evlerin en üst katında böceklik denilen bir mekan oluşturularak burada ipekböcekçiliği ve kozacılık faaliyetleri yapılıyormuş.
Geleneksel Osmaneli evlerinin cepheleri sadedir. Ancak üst katları çıkmalı, cumbalı veya balkonlu özellik gösterir. Ahşap pencereli evlerin bahçe ve giriş kapısı da ahşap ve çift kanatlıdır.
Osmaneli geleneksel evlerinde birinci kat köşesine yerleştirilen küçük pencere ile her yönden bakış sağlanmıştır. Bu, Osmaneli geleneksel evlerine özgü mimari bir özelliktir.
Osmaneli geleneksel evleri, moloz taş temel duvarı üzerine çatılmış ahşap karkas yapılardır.

İÇMELER
Prof. Dr. Yunus Söylet İçmeler Tesisi, ilçe merkezine 8 km uzaklıkta bulunan tarihi şifalı sulardır. Rivayete göre Emeviler İstanbul’u fethe giderken bu alanda askerler yorgunluklarını gidermek, yaralarını ve hastalıklarını tedavi etmek için Allah’ın bahşettiği şifalı sulardan yararlanmışlar ve hastalıklarına şifa olduklarını ifade etmişlerdir.
İstanbul Üniversitesi tarafından içmeler kaynak suyunun mikrobiyolojik, kimyasal, fiziksel ve ağır metal analizleri ve dört mevsim takibi yapılmış, su numuneleri alınmış, bu numunelerin analizi sonucunda İçmeler suyunun böbrek, mide, safra kesesi ve çeşitli deri hastalıklarına iyi geldiği tespit edilmiştir.

Kaynaklar:
Çelebi E., Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Türkçeleştiren; Zuhuri Danışman, Zuhuri Danışman Yayınevi, Kardeş Matbaası, 1970, s. 205.
Gündoğdu H., Işık Yayla R., a.g.e. 2014.
banner982
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981

MOĞOLİSTANDAN FİNLANDİYAYA BELGESEL TADINDA...
Gazetemizin kurucusu ve Devri Alem tv program yapımcısı İsmail Kahraman'ın bugünkü makalesini sizlere sunuyoruz....

Haberi Oku