banner1001
“Şimdi memlekette olmak vardı “ diye derin bir iç çekeriz bazen, gurbete geleli yıllar olmuştur ama bitmeyen ihtiyaçlar, çalışma hayatı, evimiz olsun, arabamız olsun, çocuklar okusun derken, dünya telaşına öyle bir kapılıyoruz ki, bir türlü kesin dönüş yapamıyoruz, bu yüzden de memleket özlemi hiç bitmiyor ve yüreğimizi yakıyor derin derin.
Çocukluğumuzu hayal ederiz, “eskiden her şey daha güzeldi sanki” diyerek hayıflanırız. Hani buğday tarlalarında geç saatlere kadar harman dövülürdü, biz de gücümüzün yettiği kadar yardım etmeye çalışırdık, o saman kokusunu, tozunu, makinenin sesini bile özlüyoruz. Irmakta buğdaylar yıkanırdı, biz uyurken giderler diye uyku tutmazdı, heyecanla sabahı beklerdik, ırmaktan tertemiz sular akardı, çıkmak istemezdik, o zamanlar çocuk olmak başka güzeldi sanki.
O sıcak günlerdeki Ramazan ayını, yarım gün tuttuğumuz oruçları (Rabbim affetsin), uyumayıp davulcuyu korkuttuğumuz geceleri hiç unutamıyorum. Kuyulardan getirdiğimiz buz gibi suları, genelde soğuk su doldurmaya bizi gönderirlerdi, buzdolabı yoktu o zamanlar, iftarlar ayrı güzeldi. Irmağa soğusun diye bıraktığımız karpuzun tadını, mısır tarlalarına ekilen kavunların, domateslerin, salatalığın lezzetini, şimdilerde hiçbir yerde bulamıyoruz.
Dedemim öküzle çift sürdüğünü hatırlıyorum da, bitse de tırmık yapsa, bizi de bindirse diye saatlerce beklerdik, kaç kere tırmıktan düştüğümün sayısını bilmiyorum. Çocuklarla tırmık sırası yüzünden tartıştığımız için, dedemin sopasını da yerdik ama canımız yanmazdı sanki yine devam ederdik, hiçbir şey olmamış gibi. Heleki kış gecelerinde dedemin anlattığı masallar hiç aklımdan çıkmıyor, tüm çocuklar dizinin dibinde sessizce dinlerdik.
O kadar işleri yapar ama yorgunluk nedir bilmezdik sanki, akşamları mısır soyma imecesine giderdik, öyle eğlenceli geçerdi ki, zamanın nasıl geçtiği belli olmazdı. Eskiden yardımlaşma vardı, komşu komşunun külüne muhtaçtı, dostluklar, akraba ilişkileri çıkara dayanmazdı şimdiki gibi.
Hatırlıyorum da, köydeki herkesin tarlasına az da olsa yardıma giderdik, öyle “benim çocuğum küçük evde işlerim var” diye geri çevrilmezdi ihtiyacı olanlar, tarla da salıncak kurulur orada uyutulurdu çocuklar, çocukluğumuz tarla da bahçe de geçmişti.
Hadi gelin köyümüze gidelim diyerek, eskiden olduğu gibi kamyon kasasına doluşup, herkesi memlekete geri götürmek isterdim.
Sahi ne güzeldi o günler, belki geri getiremeyiz, tekrarı asla olmaz ama, anılarımızda sevgiyle anarak yaşayacaktır.
Hadi gelin köyümüze geri dönelim, ne dersiniz?
Bahriye Gürpınar Geredeli
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Misafir Avatar
Emine Karakaş 5 yıl önce

Sanki Rüya görmuşüz gibi oysaki yaşadık gerçekden bu güzellikleri şimdi okurken masal gibi gözler buğulu bir düğüm oluyor insanın boğazında .
Yüreğinize sağlık Bahriye Gürpınar Geredeli

banner376

banner375

banner377

banner981

banner934