İTTİFAKLARIN YEREL SEÇİM SONUÇLARI ÜZERİNE BELEDİYE YÖNETİMLERİNDE OLUŞTURACAĞI ETKİLER,
Hatırlatma açısından girizgâhı tekrarlamakta fayda var.
24 Haziran’da yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerinde ilk kez ittifak kavramı ile tanıştık. Oylarımızı kullanırken sadece oy attığımız kişinin birlikte olduğu kişi, yapı ve partiler de etken olarak ortaya çıktı.
Şimdi önümüzde yerel seçimler var. Ve yine ittifaklar oluşturuldu. Görünen o ki, başkanlık sistemi ile birlikte ittifak tercihi seçimlerin önümüzdeki dönemlerde de vazgeçilmezi olacak. 24 Haziran’da seçmen olarak ittifak kavramının tabiri yerindeyse acemisiydik. Artık seçmen olarak bizler de kalfalık dönemindeyiz.
Elimden geldiğince özet ve net bir şekilde arz etmeye çalışacağım. İttifaklar hakkında bazı konularda 8-9 aylık tecrübe ile analiz yapabileceğimizi düşünüyorum. Aşağıdaki birbirleriyle ilişkili unsurlar önemli,
- İttifakların 24 Haziran seçimlerinde aldığı hasarlar ve etkileri,
- İttifakların sürekliliği,
- İTTİFAKLARIN YEREL SEÇİM SONUÇLARI ÜZERİNE BELEDİYE YÖNETİMLERİNDE OLUŞTURACAĞI ETKİLER,
- İttifakların toplum üzerindeki etkileri,
5 yazı halinde kaleme alacağım unsurlardan dördüncüsü ile devam edelim.
İkinci yazımızda vurguladığımız üzere 31 Mart sonrası kimileri daha önce yaptıkları gibi “ Öküz öldü ortaklık bozuldu.” Kervanına katılacak, kimileri ise 04 Mayıs’ta attıkları imzaya sahip çıkmaya devam ederek yollarına bakacaklardır.
İşte bu tamam mı? Devam mı? unsuru belediye yönetimlerini doğrudan etkileyecektir. İl ve İlçeler için oluşturulan meclisler belediye yönetimlerine kimi yerde destek, kimi yerde pranga olarak karşımıza çıkacaktır.
Cumhur İttifakı Cephesi,
Cumhur ittifakı cephesinin işleyişi aslında Temmuz 2016’dan beri ortadadır.(YENİ KAPI RUHU) İttifak meydanlarda, devamında kısacası tabanda kurulduğu için sistem yaklaşık 3 yıldır işliyor. İşleyişin örneklerini TBMM’de yürütülen çalışmalardan da görebiliriz.
Kontenjan üyelerle birlikte belediyelerin cumhur ittifakının kazanacağı yerlerde, ittifakların oluşturacağı sıkıntılarından bahsetmek mümkün görünmüyor.
Millet İttifakı Cephesi,
Bir önceki yazımızdan hatırlayacağınız üzere Millet ittifakı 31 Mart seçimlerinin hemen ardından dağılacaktır. Ortak muhalefet etmek kolay, ancak özellikle Millet ittifakının kazanacağı yerlerde nasıl bir yönetim izleyeceği daha şimdiden merak konusudur.
Çünkü belediyelerde yönetmenin karşılığı vatandaşa hizmet götürmek, vatandaşların taleplerini ilk elden karşılamaktır.
Listelerde uygulanan fermuar yöntemine göre meclis üyeleri mazbatalarını aldıktan sonra kendi partilerine geçecektir. Dolayısıyla alışılanın aksine belediye meclislerinde altı hatta bazı yerlerde yedi partinin temsilcisi olacaktır.
CHP, İYİ PARTİ, HDPKK temsilcileri ile bazı il ve ilçelerde Saadet ve Demokrat Parti temsilcilerini göreceğiz. Hatta seçimden sonra, muhalefet içindeki muhaliflerin oluşturacağı hareket yeni partilere de yelken açacak gibi görünüyor. Önlerinde ilk seçime yaklaşık dört yıl olan muhalefetin muhalifleri, daha güçlü bir şekilde ortaya çıkacaklar.
İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman SOYLU’NUN açıkladığı üzere Millet İttifakı içerisinde en az 299 HDPKK’lı aday var.
Şimdi bir belediye başkanı düşünün. Seçimi kazanmış belediyeyi yönetecek. Ancak asıl kararların alındığı, bütçenin görüşüldüğü belediye meclisi üzerinde hiçbir ağırlığı yok.
Tek çözümü pazarlık masasına oturmak. “ Kime? Nereyi vereyim? Aman PKK’yı üzmeyeyim,” derken bir bakmışız beş yıl çöp olup gitmiş, balon patlamış olur.
Tavizler başlar. Taviz tarihi getirir. “Hizmet değil, rant paylaşımı gündeme gelir.”Dağdaki teröristlere maddi yardım kapısı açılacaktır.
Daha iyi anlaşılması için örnekte verebiliriz. 2014 yılında Ankara’da AK Parti adayına karşı Mansur YAVAŞ çıkmış ve muhalefet etrafında birleşmişti.
Seçimi az bir farkla AK Parti adayı kazanmıştı. Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'nde 140 üye bulunuyor. Bu üyelerin partilere göre dağılımı şöyle:
AK Parti 100, CHP 21, MHP 15, Bağımsız 3, BBP 1.
Meclis’in sadece %15’ine (kontenjan geçişi ile birlikte en fazla %20 olurdu.) sahip bir belediye başkanı Ankara’yı kazanmış olsaydı, beş yıl boyunca mağdur edebiyatı dinlerdik. Şimdi aynı tehlike tüm Türkiye’ye yayılmış durumdadır.
Hayır, da şerde Allah(c.c)’tan…
Kalın sağlıcakla…