banner1024
 İslam İş Birliği Teşkilatı’nın merakla beklenen zirvesinde Kudüs için çok önemli bir karar alındı ve Kudüs, Filistin’in başkenti olarak tanındı.  Trump’ın dünyayı ayağa kaldıran Kudüs’ü İsrail’i başkent olarak tanıyan gaflet dolu açıklamasından sonra Türkiye derin bir diplomasi yürütmüş ve bu kapsamda İİT Ülkeleri İstanbul’da olağanüstü toplantıya çağırılmıştı. Türkiye’nin İslam dünyasının sancaktarı olduğu bu zirveyle bir kez daha ortaya çıktı. Başta Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan olmak üzere Türkiye’nin girişimleriyle Doğu Kudüs, İslam İş Birliği Teşkilatı üyeleri tarafından başkent olarak tanındı ve dünyaya da bu yönde çağırıldı. Alınan bu karar bütün dünya da son dakika olarak geçildi ve büyük yankı uyandırdı. Özellikle İslam Alemi bu karardan dolayı büyük sevinç yaşadı. Türkiye Filistin davası ve Kudüs’ün sahipsiz olmadığını bir kez daha göstererek, bu davanın sancaktarı, mazlumların hamisi olduğunu herkese hatırlattı. Orta Doğu’da planlar yapanlara karşı da gücünü gösterdi. Ancak ne yazık ki böylesine önemli bir zirveye Venezuela Devlet Başkanı Maduro dünyanın öbür ucundan katılırken, yanı başımızda ki Suudi Arabistan’ın katılmaması çok vahim bir durumdu. Trump’ın adeta kuklası olan Suudi Krallığı bu meselede de tavrını bir kez daha gösterdi. Alınan bu kararın Kudüs ve Filistin için hayırlı olmasını dilerken, sonuç bildirgesini sizlerle paylaşıyor.

BİLDİRİDEN ÖNEMLİ BÖLÜMLER

" - Amerika Birleşik Devletleri Başkanı'nın Kudüs'ü İşgalci Güç İsrail'in sözde başkenti olarak tanıyan tek taraflı kararı en güçlü şekilde reddedilmiş ve kınanmıştır.

Sözkonusu karar hukuken hükümsüz ilan edilmiştir. Bu beyanın Filistin halkının tarihi, hukuki, doğal ve milli haklarına bir saldırı, bütün barış girişimlerine yönelik kasti bir baltalama, aşırılık ve terörizme ivme verecek bir tahrik unsuru ve uluslararası barış ve güvenliği hedef alan bir tehdit olarak görüldüğü belirtilmiştir.

- Kudüs-ü Şerif'in yasal statüsünü değiştirmeyi amaçlayan sözkonusu tehlikeli beyanın hükümsüz ve meşruiyetten uzak olduğu vurgulanmıştır.

 

Beyanın, Uluslararası hukukun ve özellikle de Dördüncü Cenevre Sözleşmesi'nin ve uluslararası meşruiyeti bulunan tüm ilgili kararların, bilhassa da BM Güvenlik Konseyi'nin 478 (1980) ve 2334 (2016) sayılı kararlarının, barış sürecinin Kudüs-ü Şerif'i nihai statü konusu olarak tespit eden temellerinin ciddi bir ihlalini teşkil ettiği, Amerika Birleşik Devletleri'nin bu bağlamda imzalamış olduğu Anlaşmalar ve verdiği taahhütlerin bu beyanın hemen geri çekilmesini gerektirdiği ifade edilmiştir.

ABD KARARINI GERİ ÇEKMEZSE SONUCUNA KATLANIR

- ABD Yönetimi'ni bu yasadışı beyanın geri çekilmemesinden doğacak tüm sonuçlardan bütünüyle sorumlu tutulduğu kaydedilmiştir.

Söz konusu beyanın ABD Yönetimi'nin barış destekçisi rolünden çekilmesi olarak değerlendirildiği ve bunun tüm paydaşlar tarafından da anlaşıldığı belirtilmiştir. Ayrıca, bu beyanın ilanı ve işgalci güç İsrail'in 1967'de işgal ettiği, merkezinde Kudüs-ü Şerif bulunan Filistin topraklarında sürdürdüğü sömürgecilik, yerleştirme, apartheid ve etnik temizlik siyasetinin teşvik edilmesi olarak görüldüğü kaydedilmiştir.

Tüm üye devletlere Filistin sorununa, özellikle dünyanın diğer taraflarından karşıtlarıyla günlük temaslarında ve dış siyasi gündemlerinde yüksek öncelik vermeleri çağrısında bulunulmuştur.

- İki devletli çözüm temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti'ne dayanan, uluslararası tanınmış referans hükümlerle ve 2005'te Mekke-i Mükerreme'de yapılan Olağanüstü İslam Zirvesi Konferansı'da stratejik bir tercih olarak kabul edilen 2002 Arap Barış Girişimi'yle uyumlu adil ve kapsamlı bir barışa bağlılık teyit edilmiştir.

Uluslararası topluma bu sorunu çözüme ulaştırmak maksadıyla etkin ve ciddi bir şekilde harekete geçmesi çağrısında bulunulmuştur.

- Doğu Kudüs, Filistin Devleti'nin başkenti olarak ilan edilmiştir ve bütün devletler Filistin Devleti'ni ve Doğu Kudüs'ün onun işgal altındaki başkenti olduğunu tanımaya davet olunmuştur.

'BÜYÜKELÇİLİKLERİ TAŞIMAYIN' ÇAĞRISI

- Bütün Devletlere BMGK'nın 1980 tarihli ve 478 sayılı kararını tam olarak uygulama çağrısında bulunulmuştur. Bu doğrultuda, bütün Devletler;

a) ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in sözde başkenti olarak tanıyan kararını desteklemekten imtina etmeye,

b) Diplomatik Misyonlarını Kudüs-ü Şerif'e taşımamaya davet edilmiştir.

- Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne çağrıda bulunularak, derhal sorumluluklarını üstlenmesi, Kudüs-ü Şerif şehrinin yasal statüsünü teyit etmesi, Filistin Devleti topraklarındaki İsrail işgaline son vermesi, Filistin halkının uluslararası korunma altına alınmasını sağlaması, Filistin Davası'na ilişkin aldığı tüm kararları uygulaması ve bu kararlara uyması istenmiştir.

 

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981