Dost sohbetlerinin ortağı üzeri bol köpüklü kahve, kırk yıllık dostlukların da başlangıcıdır bir yerde... Misafir ağırlamanın, bayram ziyaretlerinin, geleneklerimize göreneklerimize göre kız istemenin de olmazsa olmazıdır Türk kahvesi...
Kahvenin anavatanı Etiyopya’nın güneyi Kaffa’dır. Dünyanın dört bir köşesine buradan yayıldığı rivayet edilmektedir... Farklı ülkelerde değişik sunumlarla hazırlanan kahve bir lezzet bir tutku halini almıştır günümüzde... Kahve alışkanlığı ilk kez Yemenli sufiler arasında başlamış ve uyarıcı etkisi nedeniyle de vazgeçemedikleri bir içecek haline gelmiştir. Hatta bir türkümüzde de yer alır bu, “Kahve Yemen’den gelir, gülü çemenden gelir...” diye... Türklerin kahve ile tanışması ise Kanuni Sultan Süleyman zamanında olmuştur. Osmanlı Devleti’nin Yemen Valisi Özdemir Paşa tarafından Osmanlı Sarayı’na getirilen kahve 16. yüzyılda tadılıp tanınmaya başlanmıştır. Özellikle bu tanıtımda Hürrem Sultan’ın da payı vardır... Türkler arasında hızla yayılan kahve, içim şekliyle de
Osmanlı’dan yayıldığı için Türk Kahvesi olarak anılmaktadır tüm dünyada... Türklerin kahve tiryakisi olduğunu varsayarsak iyi bir kahve pişirmek de bizler için bir inceliktir, bir sanattır...
Bakır cezve içerisinde ve kömür ateşinde ağır ağır karıştırılarak pişirilen bol köpüklü kahve yapmak bir maharet işidir. (Günümüzde bu işi kahve makineleri birkaç dakikada yapsa da diğerinin tadı, lezzeti sanki bir başka oluyor!..) Eskiden kahveyi pişirirken içine şeker konulmazmış, fincanın yanına konulan çifte kavrulmuş lokumla ikram edilirmiş kahve... Kahve geleneğinin en vazgeçilmezi ise beraberinde getirilen bir bardak suymuş... Günümüzde eski kıraathanelerin ve kahvehane kültürünün yanında yeni yeni farklı adlar altında açılan kafeler dört bir yanımızı sarmış durumda... Bu sihirli iksir binbir çeşit versiyonu ile insanlara sunulmakta bu kafelerde... Expresso, capicino, latte, filtre kahve, kapsül kahve v.b. çeşitleriyle satılmakta... Ama yine de dört asırdır geleneksel bir ritüel şeklinde sunulan Türk kahvesinin yeri bence bir başka... Bu arada kahvenin sağlık açısından da önemi tartışılamaz. Hatta son yıllarda yapılan araştırmalarda her gün düzenli olarak içilen bir fincan kahvenin kalp krizini önlediği, kahvenin içindeki kafeinin ise sinir sistemini uyarıp zihinsel ve bedensel aktiviteyi de güçlendirdiği, enerji verdiği tespit edilmiştir... Demek ki verdiği keyif yanında büyük faydaları da var kahvenin sağlığımıza...
“Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül sohbet ister kahve bahane!” derler... Halbuki, dostlarımızla birlikte içilen bir fincan kahve, hem sevincimize hem de kederimize sohbetlerimizde sırdaşlık etmektedir...