banner1006
Türk konseyinin tarihi İpek Yolunun tanıtımı ile ilgili ilk kez düzenlenen kültür turunun önemli merkezi kadim medeniyetlerin kurulduğu Şeki şehrindeyiz. Gence-Şeki arası 140 kilometre. 
Kafkas dağları eteğindeki Şeki bir çok medeniyetin kurulduğu bir şehir. Kafkasların ilk kilisesi 1700 yıl önce Şeki’de yapılmış. Keşiş’den adını alan Tarihi Kiş köyündeki kilisenin belgesel görüntülerini çektik. Kafkaslar'da ilk Hristiyan Devleti olan Alban Azerbaycan'da kuruldu.
ŞEKİ’NİN BÜYÜK ÖNEMİ
Norveçliler atalarının Azerbaycan'dan geldiklerine inanıyorlar. 
Azerbaycan bölgesine İslamiyet 705 yılında geldi. İslam medeniyeti ile Şeki, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde tanıştı. Şeki’de yapılan tarihi büyük camii ve cuma caminde belgesel çekip, Hafızlık yapan öğrencilerle konuştuk. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ında ziyaret ettiği Cuma camisi medresesinde yüzlerce öğrenci eğitim görüp hafızlık yapıyor.
Şeki Han Sarayını ziyaret edip tarihi Şeki kalesi ve turizm ofisini gezdik. Ruslar Şeki’yi işgal ettikten sonra çok sayıda tarihi eseri yıktılar. Han Sarayını yıkmak isterken hak İsyan eder. İpek fabrikasını ziyaret edip ipek halı ve kumaşların nasıl dokunduğunu gördük. Meşhur Şeki helvasının nasıl yapıldığına canlı şahitlik yapıp, Tarihi ipek yolundan gelen kervanların gelip konakladığı Seki Kervansarayında tarihi geçmişi düşündük. Şeki gerçekten görülmeye değer. Azerbaycan bölgesinde kurulan 18 hanlıktan en önemlisi Şeki hanlığıydı. 
İPEK YOLU GÜZERGÂHLARI VE DOĞA  
İpek Yolu’nun güzergâhı ile ilgili ilk belgeler Antik Yunan ve Romalılara dayanmaktadır. Tarım Havzası’nın kuzeyinden geçen kuzey rotasını ünlü tarihçi Heredot M.Ö. 450 yılında ayrıntılı bir şekilde tarif etmiş, güzergâh merkezlerine de oradaki yerli halkların isimlerini vermiştir. Heredot’un tarifine göre kuzey rotası Don Nehri ağzından başlayarak ilk olarak kuzeye ve hemen sonra Partların bölgesine doğru doğuya ilerlemekte, oradan da Çin’in batısında bulunan Kansu şehrinde son bulan Tanrı Dağları’nın kuzeyindeki kervan yolu üzerinden geçmektedir.
Güney rotasına ilişkin buna benzer bir tarif bulunmamaktadır. Ancak güney rotası yeniden kurgulandığında, rota Mezopotamya’dan başlamaktadır; fakat bu veri kesin değildir. İpek Yolu Anadolu’da Antakya’da başlayıp, Gaziantep'ten geçerek İran ve Afganistan'ın kuzeyinde Pamir Ovası'na kadar uzanmaktadır. Ayrıca Güneydoğu Bölgesi'nde bulunan Gaziantep ve Malatya'yı geçip, Trakya üzerinden ve Ege kıyılarında İzmir, Karadeniz'de Trabzon ve Sinop, Akdeniz'de ise Alanya ve Antalya gibi önemli limanlar üzerinden Avrupa'ya ulaşmaktadır.
Üçüncü bir yol da Mısır ve Mezopotamya rotalarının birleşmesi ile meydana gelen Narmada Nehrinin Hint Okyanusu’na döküldüğü Hindistan’ın liman kenti Bargyzaga şehrine ulaşan deniz ve kara yollarının birleşimi ile oluşmaktadır. Her üç rota da İpek Yolu’nun yüzyıllar süren gelişmesi sonucu ortaya çıkmıştır.
Bunların haricinde İpek Yolu bir doğa yolu olarak var olmuştur. Akdeniz’den Çin’e kadar çöl üzerinden uzanan, yeryüzünde en ıssız yollardan geçip, en susuz ve acımasız arazilerden ilerleyen, bir vahayı bir diğerine bağlayan yollardan biridir. Güneyden gelinip de Taklamakan Çölü’ne ulaşıldığında, yeryüzünün en yüksek sıradağlarıyla karşılaşılır. Bu dağlar sadece, derin uçurumları ve 5000 m. yükseklikleri ile dünyanın aşılması en zor birkaç buzlu geçit üzerinden aşılabilmektedir. Aynı zamanda bu bölgenin iklimi de çok serttir. Sık sık kum fırtınaları meydana gelmekte, sıcaklık yazın 40 °C üzerine çıkmakta, kışın ise -20 °C altına inmektedir. Bu olumsuzluklara rağmen yol, doğu ile batı arasındaki milletlerarası iletişim konusundaki önemini yüzyıllar boyunca muhafaza etmiştir.
Bu yollar, vahaların yanı sıra yollardaki geçiş trafiğinin kontrolünü sağlayan askeri merkezler tarafından da kullanılmıştır. Bölgenin coğrafi özelliklerinden dolayı çok az sabit ulaşım ve ticaret yolu oluşmuştur. Çok hassas olan bu yollarda çıkan en küçük bir çatışma bile doğu ile batı arasında tüm trafiğin durmasına sebep olabilmiştir.
Tarih boyunca çok az insan İpek Yolunun tam uzunluğu olan yaklaşık 6000 km.’yi dolaşmıştır. Ticaret sürekli birden çok ara duraklar üzerinde gerçekleşmiş ve yolun teğet geçtiği bütün uluslar, toptancı olarak kazançlarını en yüksek düzeyde tutmak istemişlerdir. Böylece, rekabet nedeniyle sürekli silahlı çatışmalara dönen kavgalar çıkmıştır. Sadece, 13. ve 14. yy.larda Moğol iktidarı döneminde bütün Asya tek bir yönetim altında toplanmış ve güvenli bir ticaret ortamı sağlanmıştır.
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981

banner934