banner1024
KÜLTÜR VE SANAT:
Bayrak Şairi ve Peygamber Aşığı Arif Nihat Asya'yı  Rahmetle Anıyoruz

07 Ocak 2021 Perşembe 11:50

 Bayrak Şairi olarak bilinen Arif Nihat Asya’nın 46. vefat yıl dönümü. 5 Ocak 1975'de vefat eden Bayrak Şairi Arif Nihat Asya'nın, daha önce peygamberimizi anlatan Dua şiiri ile ilgili hazırladığım belgesel sinevizyonla hakkında yazı yazmıştım, belgesel sinevizyonunu birlikte izleyelim.

https://m.youtube.com/watch?v=mMzGkCLdSAA

Vefat yıl dönümünde Bayrak Şairimizi, peygamber aşkı şiiri ile rahmet ve şükranla anıyor,  Diyanet İşleri Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı'nı Arif Nihat Asya'ya önem verip, gençlere tanıtmaya davete diyorum.

Belediyelerimiz, kültür etkinlikleri adı altında kültür ve milli değerlerimizden uzak bir çok şey yaparken, Arif Nihat Asya gibi değerlerimizi yok sayması üzücü. 
Bir çağrıda Arif Nihat Asya’nın dünyaya geldiği, İstanbul Çatalca Kaymakamı ve Belediye Başkanına yapmak istiyorum. Yıllar önce belgesel çekimi yaparken, bayrak şairimizin dünyaya geldiği evin perişan hali beni üzmüştü. Bu eve sahip çıkıp, burayı Arif Nihat Asya Müzesi yapılmalı. Sosyal medya ve Giresun Görele'den tanıdığım Çatalca Kaymakamı Erdoğan Turan Ermiş Bey'in bu tarihi görevi yapacağına inanıyorum.

Arif Nihat Asya Belgeseli 

https://m.youtube.com/watch?v=d4YuDHHyxzI

Arif Nihat Asya, sadece bir şair değil, aynı zamanda bir yazar, bir öğretmen, bir siyasetçi ve fikir insanıydı. 7 Şubat 1904 tarihinde İstanbul’un Çatalca ilçesinin İnceğiz Köyü'nde dünyaya  geldi. İlâhi bir tesadüftür ki, kendisini şöhrete taşıyan ‘Bayrak’ şiirini bir 5 Ocak günü yazmıştı. 1975 yılının 5 Ocak gününde de Ankara’da çok sevdiği albayrağa sarılarak vasiyeti gereği Mehter Marşı ile ebedi âleme göçtü. Kendisini rahmetle anıyor, ruhu içim tüm arkadaşlarımı Fatiha okumaya davete diyorum. El Fatiha...

***

Gazete Gebze'de Arif Nihat Asya ile ilgili yazı yazan ve geçtiğimiz yıl ebediyete intikal eden değerli arkadaşım Yüksel Pekdemir'in yazdığı yazıyı köşeme alıyor, Şair ve Yazar Yüksel Hoca'ya Allah'tan cc rahmet diliyorum. Yüksel Hoca'nın Bayrak Şairi'miz Arif Nihat Asya ile ilgili Gazete Gebze'de yazdığı yazıyı birlikte okuyalım.

***

Kıymetli okurlarım,

Dilimize Arapça'dan girmiş bir kelime var. Hamaset...

Yiğitlik, kahramanlık, cesaret anlamlarına geliyor. Bu nedenle bir şiir kahramanlık, cesaret ve yiğitlik anlatıyorsa ona hamaset şiiri de deniyor. Ancak hamaset kelimesi bazen demogoji anlamına da gelir ki bu da Fransızca bir sözcüktür. Anlamı ise abartılı veya gerçek dışı sözlerdir. Kimi zaman demogoji yapma , hamaset yapma gibi dilimizde sıkça kullanılır.

Bugün size Bayrak şiirini ve onun öyküsünü anlatacağım. Dolayısıyla Bayrak şairi Arif Nihat Asya’dan bahsedeceğim. Önce kısaca Arif Nihat’tan bahsedeyim sonra şiirini ve şiirinin hikayesini anlatayım.
Arif Nihat Asya,  şair ve düşünce insanı kimliğiyle  de tanınan edebiyat öğretmeni.  Edebiyat öğretmeni kimliğini aşarak bir edebiyatçıdır aslında... Edebiyatçı dememdeki kasıt sanatçı olmasındandır.  Küçük yaşlarda babasını sonra annesini kaybetmiş, dedesi ve halasının himayesinde büyümüş, biraz daha büyüdükten sonra devletin himayesinde yatılı mekteplerde okumuştur.  Edebiyatımızda kendine has bir yol tutturmuş, şiirin hemen hemen bütün biçimlerini denemiş ve değişik biçimlerde şiirler de yazmıştır. Birçok şiiri bilinmekle beraber BAYRAK şiiri hemen hemen herkes tarafından bilinir ve sevilir.  Sevilir demişken kimilerince eleştiri konusu da olmuştur ki bu genellikle hamaset  (demogoji) sayılmasından ya da ırkçılık gibi görünmesindendir. Mensubu bulunduğumuz milletin bayrağını gözümüz gibi sevmenin neden ırkçılık olacağını da anlamış değilim. Kimi milli bayramlarımızda bu şiiri okuttuğumuzda eleştirilere de maruz kaldığımız olmuştur.  BİR BAYRAK RÜZGAR BEKLİYOR adlı şiiri de yine çeşitli eleştirilere maruz kalmıştır.  Son dönemlerde benim de çeşitli vesilelerle eskiden beri okuduğum  DUA şiiri Cumhurbaşkanımız tarafından da seslendirilince bu şiir de meşhur oldu.

Gerçekten de güzel bir dua..  Bu şiiri ben kitabıma da aldım.

“Bizi sen sevgisiz, susuz,havasız;

Ve vatansız bırakma Allah’ım!”

Gerçekten şiirlerinde milli ve dini duyarlılıklar dikkat çekicidir. Çünkü o, milli olanı – yerli olanı ve millete ait olanı severdi. Muhafazakar ve milliyetçi bir çizgide yaşar ve bunu da şiirlerine aksettirir. İşte bayrak şiiri de öyle...

BAYRAK

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selâmlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
Gölgene sığındık.
Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
Senin altında doğdum.
Senin altında öleceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!

Arif Nihat Asya

Bu güzel şiirin de bir hikayesi var. Yavuz Bülent Bakiler  şöyle anlatıyor:

“Adana’da 5 Ocak kutlamaları için Milli Eğitim Müdürlüğü bayrak konulu bir şiirin öğrenciler tarafından okunmasını ister. Lise müdürü bu işle ilgili Arif Nihat Asya’yı görevlendirir. O da öğrencilerinden birkaçına bu vazifeyi verir. Bir iki gün araştırma yapan öğrenciler “bulamadık” diyerek hocanın yanına gelirler. Kendi kendine bu şiiri yazmaya karar verir. Akşam el ayak ortalıktan çekilince, petrol lambasının yorgun ışığı altında, bayrağımıza sarınarak kalemi eline alır. Şafak sökerken, Bayrak şiiri hazırdır. O gece, şiiri nasıl yazdıysa, öylece kalır. Yani üzerinde ikinci bir defa oynamaz..
Sabahleyin liseye gidince öğrencilerinden birini çağırır, şiiri okutturur. Bakar ki güzel okuyor. 5 Ocak kutlamalarında ilk defa Adana’da Saat Kulesi'nin yanındaki törende okunur. O günün akşamı, Halkevinde 5 Ocak kutlamaları vardır. Yine öğrencisi oraya da katılır. Davetliler arasından bir kişi öğrenciyi tanır ve sorar:
-Bugün, 5 Ocak merasiminde o Bayrak şiirini sen okudun değil mi?
-Evet efendim.
-Kimin o şiir?
-Vallahi bilmiyorum efendim.
-Yahu nasıl bilmezsin? İnsan okuduğu şiirin şairini bilmez mi?
-Bilmiyorum efendim! Şiiri bana Arif Hoca'm verdi. Sonra “sana bu şiir kimin? derlerse, kimin olduğunu söyleme” dedi.
O zaman mesele anlaşılır. “Tamam bu şiir Arif Hoca'nındır!” derler.

İşte o gün, bu gündür, Bayrak şiiri, Bayrağımızın kendisi gibi hepimizin oldu. Bu şiir ona “Bayrak Şairi” denilmesine yol açtı ki, bu sıfat, şair için altından dökülmüş bir İstiklâl Madalyası kadar kıymetlidir. Bayrak şiiri bizim gönül haykırışımızın destanıdır. Bağımsızlığımızın en içten anlatımıdır, her Türk bu şiirin mestanıdır.”

Arif Nihat şiirini 5 Ocak 1940’ta yazmış, bir nefeste yazmış.. . Ne tesadüftür ki 5 Ocak 1975’te vefat etti.  Bu iki tarih, şairimizin iki önemli zaman dilimi. Allah rahmet etsin. Şiirin hikayesini yine değerli bir şairin kaleminden okuduk... Bir ara Yavuz Bülent Bakiler’den de söz edeceğim.

Şimdi gelelim hamaset mi aşk mı , sorusuna... Evet hamaset kelimesinin birinci anlamına göre hamaset ama hamaset kelimesinin ikinci anlamı(demogoji) bu şiir için geçerli değil.  Olsa olsa bu bir aşk olur.. Yani bayrak aşkı... Yani özgürlük aşkı... Yani vatan aşkı... Gelinlik, bir aşk sonucu giyilir. Şehitlik de bir aşk sonucu ulaşılan mertebedir. Allah aşkı için vuruşup düşenler ancak şehit olur...  Öyleyse bayrak bağımsızlıksa, özgürlükse - ki özgür olamayanlar  kimi dini vecibeleri de yerine getirmekten sorumlu değillerdir- bu yolda aşk derecesinde bağlılık ve sadâkat da önemlidir. İşte Arif Nihat Asya da bu değerlere aşk derecesinde tutkuyla bağlı bir kişiliktir.

Biraz ben de hamaset yapayım.. Savaşçı ve özgürlükçü bir milletiz. Çok eskiden beridir, bayrağımızı nereye dikilmek isteniyorsa oraya dikmişiz.  Mete Han’la  yer yüzüne, Kürşat’la Çin Seddi'ne, Alparslan’la Malazgirt’e, Ertuğrul Gazi’yle  Anadolu’ya, Fatih’le İstanbul’a, Atatürk’le Anadolu büyüklüğünde  Türk milletinin yüreğine... Lüzum olursa yeniden yeniden her yere...
Bayrağımızla kalın, sağlıcakla kalın, hoşça kalın.  Gazete Gebze’de kalın...
(Kaynak: Eğitimci, Yazar ve Şair Yüksel Pekdemir)

banner982
Anahtar Kelimeler
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981

TÜRKSOY’UN DESTEĞİ İLE “FARABİ FİLM...
El-Farabi Kazak Ulusal Üniversitesi’nin 90. yıl dönümü çerçevesinde 29-30 Nisan 2024 tarihleri arasında...

Haberi Oku