- BİZDEKİ TUHAF SİYASET!..

 Dünya çapında bizim siyasetin tuhaflıkları kadar tuhaflık yoktur…

Bizim siyaset öyle değişken öyle değişkendir ki, Mübarek hava bile geride kalır değişkenlikte…

Bizdeki siyaset için dünkü gelişme çoktan tarihe karışmıştır…

Bizim siyasette dün “kanka” olan bir gün sonra rahat “siyasi rakip” veya “siyasi hasım” olabiliyor…

Dün “ak” dediğine, bugün rahatça insanların ekranlarda veya kürsülerde gözlerinin içine baka baka, “kara” diyenler çıkabiliyor…

***

Dün, “ Beni takip eden var, bana bir şey yapacaklar” diyenin yıllar sonra kimsenin takip etmediği ortaya çıkabiliyor…

Öyle komik durumlar ortaya çıkıyor ve öyle komik durumlar görüyoruz ki insanın gülmemesi için bir sebep yok…

Düşünebiliyor musunuz, bir siyasetçi kendi kendine kızdığı için partideki görevleriden istifa bile edebiliyor…

CHP Milletvekili Selin Sayek Böke örneğinde olduğu gibi…

Bu hanımefendi CHP sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısıydı…

Cumhuriyet Halk Partisi içinde son zamanlarda estirilen (suni fırtına bize göre) fırtınanın etkisinde kalarak güya partisinin bütün görevlerinden istifa ediyor…

 Bana göre pek inandırıcı değil, sanırım gündem değiştirmeye yönelik bir şey bu…

Gerekçesi neymiş istifanın?

Şöyle açıklıyor kendisi gerekçeyi:

“16 Nisan’da Türkiye’de seçmenlerin en az yüzde 50’si tek adam rejimine karşı çıkmış ancak gayrı-hukuki yollarla bu irade gasp edilmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi’ne düşen görev, gayrimeşru olanı meşrulaştırmamak ve ortaya konan bu demokrasi iradesini Türkiye gerçeğine dönüştürmek için halkla birlikte siyasi mücadele vermektir.

Referandumun gayrimeşru sonucunu kabullenerek hedefler ve politikalar oluşturmak, demokrasiye ve her şeyden önce demokrasi iradesini ortaya koymuş milyonlara haksızlıktır.

Demokrasinin yaşatılabilmesi için Mecliste verilen mücadelenin rejim değişikliğinin yeni koşullarına göre yeniden tarif edilmesinin yanı sıra, Meclis dışında meşru demokratik anayasal hakların kullanımını savunmak, desteklemek ve bu hakların kullanımına ortak olmak CHP’nin görevinin bir parçası olmalıdır.

Bu görevin gerekleri partinin karar organlarında ısrarla dile getirilmiş olmasına rağmen, atılması gereken adımlar 16 Nisan gecesinden başlayarak gereken siyasi kararlılık ve netlikle atılmamıştır…”

***

Bu sözlerin sahibi partisindeki tüm görevlerinden istifa kararı almış Selin Sayek Böke’dir…

Peki istifa çözüm müydü? Bir partinin Genel başkan Yardımcısının hiç mi sözü geçmemiştir de ondan dolayı istifa etmiştir?

İstifa etmek biraz da sorumluluklardan kaçmak değil midir?

İstifa etmek, zaten yaratılan suni bir fırtınayı daha da şiddetlendirecek bir etkiye katkı sunmak değil midir?

Bir kolaycılık ve sinmişlik göstergesi değil midir?

Bu CHP’li hanım istifa gerekçesinin ardından açıklamayı şu sözlerle bitiriyor: “ Parti Meclisi Üyeliği ve Milletvekilliği görevlerimi layıkıyla yerine getirmeye devam edeceğim."

Üye ve milletvekili olsanız ne olur olmasanız ne olur?

Parti yönetimi içinde sözünü geçiremeyen ve etkili olamayan bir milletvekilinin veya Parti Meclisi  üyesinin  olarak nasıl bir etkisi olur artık?

Ha, bu hanımefendinin istifasının arkasında başka projeler veya hesaplar yatıyorsa onu bilmem, ki zaten böyle bir şeyin olup olmadığının kokusu yakın zamanda çıkar beklemez zaten...

Ana Muhalefet Partisi CHP için dışarıdan bir olumsuzluk gelmmesine gerek yok. Partinin kendi içindeki olumsuzlukları zaten yeterince başına sıkıntı olmaya devam ediyor partinin bunu bizim gibi herkes görüyor, parti içindeki herkes biliyor ve yaşıyor. 

Ağaç baltaya ne demiş bilirmisiniz?

"Ben senin beni kestiğine değil,
Sapının benden olduğuna üzülüyorum!.."

***

Bizim siyasette işte sıklıkla böyle tuhaf şeyler de yaşanıyor…

Siyaset tarihimizin geçmiş dönemlerinde böyle yaşanmış gelişmeler çok olmuştur…

Bakalım önümüzdeki günler bizim siyaset daha nelere gebe onu birlikte bekleyip göreceğiz…

SAĞLIKLA KALIN!