ASAYİŞ Haberleri Tümü

İsmail Kahraman - CUMHURBAŞKANI’NDAN TARİHİ EĞİTİM KÜLTÜR KONUŞMASI

 Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan, İbn Haldun Üniversitesi Külliyesi’nin açılış töreni dolayısı ile eğitim ve kültür üzerine çok önemli bir konuşma yaptı. Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’ın konuşmasındaki eğitim, kültür ve gençlerin fikri gelişimi ile ilgili yaptığı açıklamalar çok önemli.

Bugün sizlere, Cumhurbaşkanı’nın yaptığı konuşmalardan özet bilgiler paylaşmak istiyorum.

Cumhurbaşkanı’nın konuşmasından özet bölümler …

”Ülkemizin geçmişten bugüne eğitim, öğretim sistemi, çocuklarımıza sadece maddi bilgi yükleme üzerine kuruludur. Her okul seviyesinde öğretime ağırlık verilirken, eğitim kısmı ihmal edilmiştir. Özellikle medyanın etkisiyle aile dahil geleneksel eğitim, öğretim yapılarının gücü azalırken, yerine daha iyisi konulamamıştır. Bunun için önümüzdeki dönemde önceliğimizi aileden başlayarak, eğitim-öğretim hayatları boyunca evlatlarımızı hakkıyla yetiştirmek olarak değiştirmemiz şarttır....”

Medyanın Önemi

...” Genç bir nüfusa sahibiz hamdolsun; ama medeniyeti tasavvurumuzu layıkıyla hayata geçiremiyoruz. Medyamız en modern altyapıya sahip, ama bizim sesimizi ve nefesimizi yansıtmıyor. İlimde, sanatta, kültürde, hep benzer sıkıntılarla karşı karşıyayız. En haklı olduğumuz konularda bile dünyaya kendimizi anlatamıyoruz. İşte bunun içinde fikri iktidarımızı hâlâ tesis edemediğimiz kanaatindeyim. Hiç kimsenin, bu fikri iktidar arayışından rahatsız olmaması gerekir...”

Gebze Gazetesi Canlı Yayınladı

Cumhurbaşkanı’nın yaptığı konuşmanın canlı yayın linkini sizlerle paylaşıyoruz. Bu linkten izleyebilirsiniz.

https://www.facebook.com/watch/?v=672532613379581

Üniversitenin Adı ve Gençlerimiz

 ....”İbn Haldun, tarihçiliği, siyaset bilimciliği, devlet adamlığı, filozofluğu yanında dünyada sosyoloji ilminin kurucusu olarak kabul edilir. Kendisi bunu ümran ilmi olarak tarif ediyor. Hayatı Tunus, Cezayir, Fas, Endülüs, Mısır gibi coğrafyalarda ilimle, yöneticilikle geçen İbn Haldun, bu tecrübelerini, Mukaddime adıyla bildiğimiz eserinde insanlığın istifadesine sunmuştur. Bu büyük alim insanlığa en büyük katkısı olan ümran ilminin amacını daha önce olup bitmiş olan, daha sonra olacakların anlaşılması gayreti şeklinde tanımlıyor. Esasen bu çerçeve, İbn Haldun Üniversitesi’nin üzerine inşa edildiği değerleri de özetliyor. Bu yaklaşımın önemini günlük hayatımızda sıklıkla görüyoruz. Yaşadığımız her hadise geçmişi anlamadan geleceği kavramanın mümkün olmadığını bize tekrar tekrar hatırlatıyor. Meseleye siyasi ve ekonomik taraflarını bir kenara bırakarak sadece ilmi yönüyle bakacak olursak, mesela Batı Dünyası tıptan sosyolojiye kadar pek çok alanda ilhamını bizim köklerimizden almıştır. Buna karşılık biz kendi köklerimizi tamamen unutarak veya dışlayarak onun türevlerini esas kabul etmek suretiyle 2 asırdır kendimize yol ve yön bulmaya çalışıyoruz. Bir başka ifadeyle, fikri bir buhranın içinde çırpınıyoruz. Halbuki siyasi bağımsızlığın da ekonomik bağımsızlığın da temelinde fikri bağımsızlık yatar. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e ülkemizin bu süreçte yaşadığı tartışmaların merkezinde hep geleceğimizi nerede arayacağımız sorusu yatmıştır. Rönesans’ın ardından fikri ve teknolojik olarak atak yapan Batı dünyasının, hak ve adalet tanımadan hızla yükselen baskın gücü bu sorunun sağlıklı bir şekilde tartışılmasına imkân vermemiştir. Sonuçta ülke ve millet olarak kendimizi kontrolsüz bir batılılaşma fırtınasının içinde bulduk. Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmek için çıkılan yolun en sığından, en bayağısından, en çarpığından bir Batı taklitçiliğine dönüşmüş olması Cumhuriyetimizin en büyük kaybıdır. Her dönemde elbette bu fikri sancıyı yaşayan, tartışmayı ve arayışı sürdürmeye çalışan dava insanları çıkmıştır. Ama bunların sesi ve üretimi, devlet gücünü de arkasına alan kayıtsız şartsız, Batıcılığı savunan zihniyetin faşist dayatmaları karşısında yetersiz kalmıştır. Türkiye’nin siyasi, ekonomik, askeri olarak yeniden kendine güvenini kazandığı şu son dönem, bu tür tartışmaların, arayışların, gayretlerin daha adil şartlarda yürümesine de imkân vermiştir. İnşallah Türkiye bu fikri tartışma zenginliğini kendisi, dostları ve tüm insanlık için hayırlı bir inkişafla neticelendirecektir...”

***

Fikri İktidar Olmak

“...Hükümet olmakla muktedir olmak, muktedir olmakla iktidar olmak arasındaki farkı inanıyorum ki gayet iyi biliyor; aynı şekilde gerçek iktidarın fikri iktidar olduğunu da gayet iyi biliyoruz. Tek tek bireylerden başlayarak, toplumun tamamına ve oradan da insanlığa uzanan fikri iktidar yolu gerçekten zor ve zahmetli bir süreçtir. Şahsen bu konuda kendimizi biraz mahzun hissediyorum. Samimi bir muhasebeyle, geçtiğimiz 18 yılda her alanda tarihi eserlere ve hizmetlere imza attığımızı, ama eğitim ve öğretimde, kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum. Okullarımızda milyonlarca öğrencimiz, yani bunu iddialı söylüyorum, bugün Batı’nın üniversitelerinde bizim ulaştığımız bu kemiyete onlar ulaşamadılar. Bunun yanında hele hele orta öğretimde hiç mi hiç ulaşamadılar, biz bunları aştık. Ve şimdi burada keyfiyet üzerindeki süreci bizim hızlandırmamız gerekiyor. Eğitim öğretim görüyorlar, ama çoğu alanda hepimizi mutmain edecek düzeyde yetişmiş insan gücüne sahip değiliz. Genç bir nüfusa sahibiz hamdolsun, ama medeniyeti tasavvurumuzu layıkıyla hayata geçiremiyoruz. Medyamız en modern altyapıya sahip, ama bizim sesimizi ve nefesimizi yansıtmıyor. İlimde, sanatta, kültürde, hep benzer sıkıntılarla karşı karşıyayız. En haklı olduğumuz konularda bile dünyaya kendimizi anlatamıyoruz. İşte bunun içinde fikri iktidarımızı hâlâ tesis edemediğimiz kanaatindeyim. Hiç kimsenin bu fikri iktidar arayışından rahatsız olmaması gerekir. Bu arayışın sona ermesi, bir ülkenin ve toplumun felaketi demektir. Tam tersine bu arayışa herkesin destek vermesini, katkı sağlamasını özellikle bekliyoruz. Fikri iktidarı siyasi kadrolar değil, ilim, sanat ve hikmet insanları inşa eder. Siyasi kadrolar ancak onlara ihtiyaçları olan zemini sağlar. Dolayısıyla, bu konudaki sorumluluğun bir kısmı bize aitse, önemli bir kısmı da ilim ve fikir adamlarımıza aittir. Bin yıl önceki ilim ve hikmet büyüklerimiz dünyadaki tüm bilgileri, teorileri, karşı tezleri bilen, bunların hepsinin üzerine çıkarak kendi fikri üretimini yapan insanlardı, bugün de ihtiyacımız olan işte bu anlayıştır. Bir şekilde önüne konan çerçevenin...”

Evet; Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın eğitim, kültür ve gençlerin fikri düşünceleri ile ilgili yaptığı tespitleri çok önemli. Keşke yıllar önce bu konular üzerinde durulup çalışmalar yapılsaydı.

Gerçekten hem milli eğitim ve hem de gençlerin fikri gelişimleri ile ilgili çok önemli sorun ve sıkıntılar yaşanıyor.

Cumhurbaşkanı’nın İbn Haldun Üniversitesi Külliyesi açılışı ile ilgili genel bilgiye aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:

https://www.ihu.edu.tr/

Yorum Gönder
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir. Teşekkür Ederiz.
Yorumunuz onaylanmıştır, teşekkür ederiz.
Ad Soyad
Yorumunuz