Çok kıymetli okurlarım.

Mete Han’ı bilmeyeniniz var mı?

Mete Han, MÖ 209- MÖ 174 arasında hüküm sürmüş Asya Hun İmparatorluğu hükümdarı olan Türk-Hun hükümdardır. Oğuz Kağan Destanı'ndaki Oğuz Kağan ile aynı kişi olduğu düşünülmektedir. Babası ise tarih araştırmalarına göre bilinen ilk Türk Hükümdarı Teoman'dır. İlk modern devlet ve ordu anlayışını getiren, millet ve vatan sevgisinin kutsallığını ortaya koyandır.

 

Oğuz Han adıyla da bildiğimiz Mete Han, gecesini gündüzünü katarak çalışıyor, Hun Türklerinin devleti gittikçe güçleniyordu. Ancak ne var ki, komşuları olan Çinliler Türklerin kuvvetlenmesinden kuşkulanmaya başlamışlardı.

 

Mete Han'la savaşmak için sebep arayan Çin Hükümdarı günün birinde bir elçi göndererek O'nun çok sevdiği atını istetti. Eski Türklerde devleti ilgilendiren böyle önemli konulara hakan kendi başına karar vermediği için Mete Han hemen Kurultayı topladı. Durumu görüşen Kurultay, atın düşmana verilmemesi görüşündeydi. Ancak, Mete Han konuyla ilgili olarak söz aldı ve şunları söyledi:

 

"İstenilen bu at bana aittir. Kendime ait bir mal için milletimi savaşa sürükleyemem. Atım milletim için feda olsun!"

 

At, Çin'den gelen elçiye teslim edildi ve gönderildi. Ancak, Mete Han'ın bu hareketi düşmanın cüretini arttırmıştı. Yeni bir elçi göndererek Mete Han'ın hizmetinde bulunan ve O'nun çok önem verdiği kadınlarından birini istediler.

 

Durum Kurultay'da görüşüldü ve kadının gönderilmemesi şeklinde bir karar oluştu. Son olarak Mete Han söz aldı ve şunları söyledi:

 

"Evet, bu kadın benim için çok değerlidir ama milletim için feda etmekten çekinmem. Kendi menfaatim için savaşı göze almak milletin kaderiyle oynamaktır. Atım gibi onu da milletime feda ediyorum!"

 

Artık Çinliler iyice şımarmışlardı. Mutlaka bir savaş sebebi bulmak ve daha fazla güçlenmeden Hun Türklerini ortadan kaldırmak istiyorlardı. Elçilerini tekrar gönderdiler ve bu defa, iki ülke arasında bulunan bir toprak parçasını istediler. Mete Han konuyu Kurultaya getirdi. Durum görüşüldü ama bu defa farklı bir karar çıktı. Daha önce Mete Han'a mahcup olan Kurultay üyeleri, "verimsiz bir toprak parçasını düşmana vermekten ne çıkar" görüşünü benimsediler.

 


Bunun üzerine Mete Han ayağa kalktı ve şöyle haykırdı:

 

"Ey güngörmüş ihtiyarlar! Şimdiye kadar düşman tarafından istenen şeyler nefsime aitti. Şimdi istedikleri toprak parçası ise milletimize aittir ve vatanımızın bir parçasıdır. Söyler misiniz, kimin malını kime veriyoruz? Artık savaş kaçınılmaz olmuştur. Herkes bunu böylece bilsin ve hazırlığını yapsın!"

 

Kurultay üyeleri Mete Han'a bir defa daha mahcup olmuşlardı. Hemen hazırlıklara girişildi. Mete Han, kısa zamanda toplanan ve savaşa hazır hale gelen ordusuna şöyle seslendi:

 

"Vatanı için her an ölmeye hazır olan kahramanlarım! Artık düşmana verilecek bir şeyimiz kalmadı. Şimdi onlara oklarımızla, kargılarımızla ve kılıçlarımızla cevap vereceğiz. İl Beyleri, Boy Beyleri, askerlerim! Hedefiniz Çin ülkesidir; haydi, yürüyün!.."

Bu, Mete Han'ın kurduğu dünyanın ilk düzenli ordusunun ilk büyük seferiydi. Bu sefer, adına ve kumandanına yakışır bir şekilde zaferle sonuçlandı. Çok geçmeden Mete Han'ın daha önce Çin'e gönderdiği atı ve kadını da kurtarıldı.

 

Şimdi neden bu tarihi dersi hatırladık?

Evet, konu vatan olunca millet olunca milletin malı olunca akan sular durur.

Vatan sana canım feda nidaları ile dünya yankılanır.

Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır.

Sakarya Meydan Muharebesi sırasında askeri birliklere yazılı emrinden hatırlatalım size:

“Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz (Onun için küçük, büyük her birlik, bulunduğu mevziden atılabilir. Fakat küçük, büyük her birlik ilk durabildiği noktada, tekrar düşmana karşı cephe teşkil edip muharebeye devam eder. Yanındaki birlik çekilmeye mecbur olduğunu gören birlikler, ona tabi olmaz. Bulunduğu yere nihayete kadar sebat ve mukavemete mecburdur. Vatan mutlaka selamet bulacak, millet mutlaka mutlu olacaktır. Çünkü kendi selametini, kendi saadetini memleketin ve milletin saadet ve selameti için feda edebilen vatan evlatları çoktur.”

Vatan sevgisi ona hizmetle ölçülür. Sözle, nutuk atmakla değil.

 

Elbette ne çok vatan evladı bu aziz vatan toprakları için, burada anne baba evlat torun tüm vatandaşlarımızın özgürce yaşaması uğruna canını hiçe saydı, şehit oldu. Bunun bilincinde olan evlatlar yetiştirmiyorsak yazıklar olsun bize.

 

Vatan olmayınca bizler olsak ne olur!

 

Allah kimseyi ülkesiz, vatansız, bayraksız ve ezansız bırakmasın. Allah'ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981