Anadolu Anadolu deriz de iş gidip görmeye yazıp anlatmaya geldi mi hep bir bahaneyle savuşturur geçeriz . Özünü unutan toprağını unutan insan bir gün gelir insanlığını da unutur . Var mısınız küçük bir Anadolu turuna , yaslanın arkanıza birkaç dakikalığına da olsa  ziyaret edelim Ege’nin şirin ilçesi ; Karahallı’yı .

    Uşak iline bağlı Karahallı ilçesinin kuruluş tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte temeli Oğuz Yörüklerine dayanmaktadır . Halk arasında yaygın bir şekilde anlatılan , günümüzden 700 yıl önce Kara Halil adlı aşiret reisinin burayı kurduğudur .

1907 yılına gelinceye kadar Uşak ilçesine bağlı bir köy olarak varlığını sürdüren Karahallı 1908 yılında nahiye olmuş , 1953 yılındaysa  Uşak‘ın il yapılmasıyla Karahallı da ilçe statüsüne kavuşmuştur . Bu şirin ilçe 1920 den 1922 senesine dek Yunan işgaline karşı büyük mücadeleler vermiş ve nihayetinde 2 Eylül 1922’de tamamen düşman işgalinden kurtarılmıştır .

     Bu topraklarda önce Hititler sonra Lidyalılar sırasıyla Persler , İskender İmparatorluğu , Makedonya Krallığı , Bergama Krallığı , Roma İmparatorluğu , Bizans İmparatorluğu , Anadolu Selçuklu Türk Devleti , Germiyanoğulları Beyliği , Osmanlı İmparatorluğu ve nihayet Türkiye Cumhuriyeti Devleti egemenliğini sağlamıştır .

İlçenin ekonomisi tekstile dayanmaktadır . Çok eskiden dokuma işi el tezgâhlarında yapılırken gelişen teknoloji ve zamanla birlikte makineleşmeye geçilmiş ve kaput bezi üretimine ağırlık verilmiştir . Eskiden el tezgâhlarında peştamal , tülbent , üstlük , kaput bezi üretimi daha fazlayken bugün kaput bezinin imaline yoğunlaşılmıştır .

İklim karasaldır ilçeden geçen tek akarsu Banaz Çayı’dır . Sulama olmaksızın tarım yapılan bu bölgede buğday , mercimek , nohut , tütün , pamuk , susam ve haşhaş ekilmekte aynı zamanda üzüm bağlarında çok çeşitli üzümler yetiştirilmektedir .

Evet sulama yönünden pek zengin değildir ilçe lakin toprak da yörenin halkı gibi işlendikçe bereketini gösterir , ürününü sunar doğaya .

Karahallı deyince ilk akla gelenlerden biri de şüphesiz Clandras ( Çılandıraz ) Köprüsü’dür . M. Ö. 600’lü yıllarda yapıldığı tahmin edilen  bu köprü , geçmişte İpek yolunun vazgeçilmez köprülerinden biriyken bugün de hâlâ o eski görkemini muhafaza etmektedir . Köprü’nün eni 1,75 m ,  uzunluğu 24 m derinliğiyse 17 metredir . Çok kuvvetli taş kayalar üzerine inşa edilmiş olup , hem yöre halkının hem de dışarıdan gelen pek çok kişinin ilk uğrak yerlerinden biridir .

Gelenek ve göreneklerini yaşatmaya çalışan Karahallı halkı önemli gün ve merasimlerinde Clandras Köprüsü’nün bulunduğu alanı hem mesire hem de dinlenme yeri olarak sık sık ziyaret etmektedir .

    Kumru kuşlarının eşliğinde sabahın tatlı esintisiyle güne daima dinç başlamanızı sağlayan tertemiz hava , Karahallı’yı görmeniz için sadece birkaç küçük bahane . Kıpkırmızı toprağı fesleğenle sarmaş dolaş kadife çiçekleri ve fırından yeni çıkmış buğusu üstünde ekmeğiyle , buyurun Kara Halil’in Karahallı’sına  , buyurun Oğuzların Yörükleriyle Halil İbrahim Sofrasına !..

                             

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Misafir Avatar
Aliosman VURAL 6 yıl önce

anlatım sade ve yeterli olmuş ben gidip gördüm clandıras köprü ve kanyonu gerçekten harika hele birde giderken gördüğüm kırmızı toprak üzerindeki kavun tarlaları muhteşemdi.
teşekkürler.

banner376

banner375

banner377

banner981