Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Polatlı Dua Tepe’de tarihi bir konuşma yaptı. Bu konuşma ile ilk kez Sakarya Zaferi törenlerine cumhurbaşkanı katılmış oldu.

Sakarya Meydan Muharebesi’nin 100. yılında şehit ve gaziler, devlet töreni ile anıldı.  Törenlere ilk kez Cumhurbaşkanı Erdoğan’da katıldı.

Sakarya Zaferi Neden Önemli?

Polatlı ve Haymana topraklarında çok geniş bir alanda yapılmıştı. Zaferler tarihimizin en uzun süreli ve en geniş alanda yapılan meydan muharebelerinden birisi olan Sakarya Meydan Muharebesi, 22 gün 22 gece sürmüştü.

Avrasya Gazeteciler Derneği www.avrasyagazetecilerdernegi.com  olarak İçişleri Bakanlığı STK Genel Müdürlüğü ile 4 yıl önce yaptığımız sosyal sorumluluk projesi www.sakaryazaferi.com ve Gordion’un Düğümü Sakarya Meydan Muharebesi belgeselimizi sizlerle paylaşıyoruz.

https://m.youtube.com/watch?v=i-0MeZbQnGM

Dua Tepe’de Devlet Töreni

Sakarya Zaferi’nin 13 Eylül 1921 günü ilan edildiği Ankara Polatlı Dua Tepe’deki törenlere katılan Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın yaptığı konuşmaların linklerini sizlerle paylaşıyoruz.

Törende yapılan konuşmanın videosu

https://youtu.be/DAI6dgyGKD0

Konuşma Metni

https://www.tccb.gov.tr/konusmalar/353/130478/sakarya-zaferi-nin-100-yili-kutlama-programi-nda-yaptiklari-konusma

Anadolu Ajansı Haberi

https://www.aa.com.tr/tr/pg/foto-galeri/cumhurbaskani-erdogan-sakarya-zaferinin-100-yil-donumu-kutlama-programina-katildi

Sakarya Zaferi Tanıtım Merkezi ile Haymana’da 42. Gönüllü Giresun Alayı Komutanı Şehit Binbaşı Hüseyin Avni Alparslan Anıtı, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan tarafından açıldı.

Sakarya Meydan Muharebesi ile ilgili Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü kültür hizmeti olarak hazırladığımız Tarihin Dönüm Noktası Sakarya Meydan Muharebesi belgeselinin linkini sizlerle paylaşıyorum.

https://m.youtube.com/watch?v=z_Yq293Zo-g

Şehit Binbaşı Hüseyin Avni Alparslan ile ilgili Devri Alem Belgesel TV Programı www.devrialem.tv olarak hazırladığımız belgeselin tanıtım fragmanını sizlerle paylaşıyorum.

https://m.youtube.com/watch?v=rahSMp51ErA

Sakarya Zaferi’nin 100. yıldönümü ile ilgili bugün sosyal medya sayfamda yaptığım paylaşımlar.

https://www.facebook.com/100004338481610/posts/2087215271433069/?d=n

https://www.facebook.com/100004338481610/posts/2086713678149895/?d=n

https://www.facebook.com/100004338481610/posts/2083353731819223/?d=n

***

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın Sakarya Zaferi ile ilgili konuşmanın tam metnini sizlerle paylaşıyorum.

Aziz Milletim,

Ankara’nın Saygıdeğer Güzel İnsanları,

Kıymetli Misafirler,

Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Bugün burada Polatlı Duatepe’de Sakarya Zaferimizin 100. Yılı’nı kutlamak üzere bir aradayız. Sakarya Zaferi’nin kazanıldığı 1921 yılı herhangi bir savaşın değil Anadolu’daki bin yıllık varlığımızın da dönüm noktalarından biridir.

Temmuz ayında Sakarya’nın doğusuna çekilmek zorunda kalan ordumuz, milletimizin var gücüyle donatması ve başına da Meclisin Başkomutan olarak görevlendirdiği Gazi Mustafa Kemal’in geçmesi sayesinde 1 ay içerisinde toparlanıp düşmanı yeniden Sakarya’nın batısına atmıştır. Milli mücadelenin en kritik safhasında kazanılan bu zaferle başkentimizi tehdit eden düşman saldırısının önüne geçilmiştir. Top seslerinin artık Ulus’tan duyulmaya başlandığı bir süreçte kahraman ordumuz adeta düşmana dur diyerek istiklalle sonuçlanacak Büyük Taarruz’un müjdesini bu bölgede vermiştir. Çaldağı’nda, Beştepe’de, Karlıtepe’de, Duatepe’de, Mangal Dağı’nda “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” diye başlayan İstiklal Marşı’mıza ilham veren kahramanlarımız Polatlı-Haymana hattında verdikleri büyük mücadele ile isimlerini tarihe cesaretleri ve kanlarıyla kazımışlardır. “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır.” anlayışıyla yürütülen bu savaşta vatanın her karışını kanlarının son damlasına kadar koruma kararıyla cephede yerini alan askerlerimiz zafer kesinleşene kadar aynı azimle mücadele etmiştir.

Sakarya Meydan Muharebesi 1 yıl sonra 30 Ağustos Zaferi’yle taçlanmış, 9 Eylül’de düşmanın İzmir’den denize dökülmesiyle de nihai amacına ulaşmıştır. Düşman Sakarya’dan geriye doğru çekilirken önüne çıkan her yeri ve her şeyi yakıp yıkarak, yüz kızartıcı nice katliama imza atarak gerçek yüzünü de göstermiştir.

Alagöz’de Sakarya Savaşı’nı bizzat yöneten İstiklal Harbimizin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere milli mücadelenin zaferle sonuçlanmasında emeği geçen tüm komutanlarımızı, şehitlerimizi, gazilerimizi rahmetle, minnetle yâd ediyorum.

Şimdi diyorum ki; gelin hep birlikte bütün şehitlerimizin ruhlarına birer Fatiha okuyalım.

Sakarya Zaferi tıpkı Malazgirt gibi, tıpkı Bursa’nın, Edirne’nin, İstanbul’un fethi gibi, tıpkı bir tarafta Viyana kapılarını, diğer tarafta Kızıldeniz’i kucaklayan şanlı tarihimizin önemli yapraklarından biridir. Gazi Mustafa Kemal’in Sakarya Melhame-i Kübrası, yani bir çeşit kıyamet savaşı diye isimlendirdiği bu büyük zaferi Nazım Hikmet şöyle tasvir ediyor:

“Sonra 23 Ağustos: Sakarya Melhame-i Kübrâsı ki devamı 13 Eylül gününe kadardır. Bizim kırk bin piyademiz, dört bin beş yüz atlımız, düşmanın seksen sekiz bin piyadesi, üç yüz topu vardır. Harp meydanının kuzey yanı Sakarya ve dağlardır. Keskin ve dik yamaçlarıyla ve kireçli toprakları ve kayalarında tek başlarına birbirinden uzak haşin ve münzevi çam ağaçlarıyla Abdülselâm Dağı, Gökler Dağı, dağlar. Ve Sakarya'dan bu havalide yalnız, çatal tırnaklı karacalar su içmektedir. Ankara suyunun döküldüğü yerden Eskişehir kuzeybatısına kadar Sakarya mecrası uçurumlar içinden geçmektedir. Güneyde ve güneydoğuda yapraksız ve hazin geniş ve uzun ve insana bıraktığı hiçbir şeye acımadan ölmek arzusu veren Cihanbeyli Ovası: çöl... Bu çölün, bu dağların, bu nehrin ve bizim önümüzde yirmi iki gün ve gece fasılasız dövüşüp düşman ordusu ric'ata mecbur kaldı.”

Necip Fazıl Kısakürek üstadımız da biliyorsunuz Sakarya Türküsü’nde bu zaferin nasıl bir ruhla kazanıldığını, milletimiz için, vatanımız için nasıl bir mana taşıdığını şöyle anlatıyor:

“Ey Sakarya kim demiş suya vurulmaz perçin

Rabbim isterse sular büklüm büklüm burulur

Sırtına Sakarya’nın Türk tarihi vurulur

Eyvah eyvah Sakaryam sana mı düştü bu yük

Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük”

İşte bunun için milli mücadelemizin adeta son kalesi olan Polatlı-Haymana hattında kazanılan bu zaferin hikâyesini nesilden nesle aktararak İstiklal Harbimizi hangi şartlarda ve ne büyük fedakârlıklarla kazandırdığımızı unutturmamalıyız.

Sakarya Savaşı’nın yaşandığı Polatlı ve Haymana’da hâlihazırda 7 anıt şehitliğimiz bulunuyor. Ayrıca, bu zaferin kazanıldığı bölgeyi ne yaptık, tarihi milli park ilan ederek kapsamlı bir ihya çalışması başlattık. Yaptığımız restorasyon çalışmalarıyla çarpışmaların yaşandığı bölgeleri alt ve üst yapı tesisleri, ziyaretçi merkezleri, müzelerle donatarak tarih hafızamıza kazandırdık. Bu kapsamda yapılan Sakarya Meydan Muharebesi ve Türk Tarihi Tanıtım Merkezi ile Haymana Ziyaret Merkezi ve Şehit Binbaşı Hüseyin Avni Alparslan Şehitliği’nin açılışını da biraz sonra canlı bağlantıyla gerçekleştireceğiz. Tüm bu eserlerin gelecek nesillere verdiğimiz mücadelelerin ve kazandığımız zaferlerin en doğru şekilde anlatılması bakımından önemli görevler ifa edeceğine inanıyorum.

Değerli Dostlar,

Sakarya Zaferi’nin akabinde Ankara’da faaliyet gösteren Büyük Millet Meclisi ve Hükümeti uluslararası alanda milletin asıl temsilcisi olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Bu durum sahada verilen mücadelenin diplomasi alanına da taşınmasını sağlamıştır. İzmir’in kurtuluşunun ardından vatan topraklarının kalan kısımlarında da kontrolü sağlayan Ankara Hükümeti, bilahare Osmanlı’yı siyasi ve ekonomik olarak boğan zihniyetle mücadeleye girişmiştir. Bir tarafında Sevr dayatması, diğer tarafında Misak-i Milli iradesi olan bu çetin mücadele Lozan Anlaşması’yla sonuçlanmıştır.

Anadolu’dan tamamen sökülüp atılmak istenen Türk milleti dişiyle tırnağıyla, tüm gövdesi ve ruhuyla verdiği milli mücadelesini kurduğu Cumhuriyetle yeni bir başlangıç haline getirmiştir. Bin yıllık vatanımız Anadolu’daki üçüncü büyük devletimiz Türkiye Cumhuriyeti yaşadığımız onca badirelere, uğradığımız onca saldırılara rağmen 100. yılının eşiğine kadar gelmiştir.

Cumhuriyetin ilk yıllarındaki büyük kalkınma heyecanı, daha sonra yerini taklitçi ve teslimiyetçi bir zihniyete bırakmıştır. Çok partili siyasi hayata geçişle birlikte vesayetin sinsi oyunlarına ve darbelerin yol açtığı hasarlara rağmen milletimiz demokrasi ve kalkınma istikametinde ısrarcı bir tutum ortaya koymuştur. Geçtiğimiz dönemde ülkemizin nispi bir istikrar ve güven ikliminde ne büyük başarılara imza atabileceğini hep birlikte ispat ettik. Milli iradenin gücünün önünde ne vesayetin ne sosyal mühendislik hesaplarının, ne terör örgütlerinin, ne darbelerin duramayacağı gerçeğini cümle âleme gösterdik.

Cumhuriyetimizin 100. yılı olan 2023’e endekslendiğimiz hedeflerimiz aslında tıpkı milli mücadelemizin kendisi gibi küresel senaryolara karşı bir başkaldırıydı. Türkiye’nin kendi verdikleri rollerin dışına çıkmasını istemeyenlere alın terimizle ve yeri geldiğinde kanımızla istiklaline ve istikbaline sahip çıkan bir ülke olduğumuz gerçeğini kabul ettirdik.

Bazıları hala 2023 hedeflerimizi sıradan bir orta-uzun vadeli kalkınma programı sanmaya devam ediyor. Hâlbuki biz bu iradeyi ortaya koyarak Cumhuriyet tarihinin en iddialı ve cesur makas değişikliğini gerçekleştirdik. Demokrasi ve kalkınma standartlarımızı dünyanın en ileri ülkeleri seviyesine çıkartarak asırlardır kuşatma altında tutulan medeniyet, tarih ve kültür ufkumuzu tekrar açmayı başardık.

Bir yandan eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, sanayiden spora her alanda asırlık ihmallerin telafisini gerçekleştirdik. Diğer yandan hak, hukuk, adalet, özgürlük alanlarında milletimizin uzunca bir süredir yaşadığı mağduriyetleri giderecek adımları da attık. Böylece ülkemizi dünyanın yaşadığı büyük dönüşümleri vaktini ve enerjisini kendi iç mücadeleleri ile heba eden bir komundan, her alanda potansiyelini en üst seviyede kullanabilen bir yere geldik.

Evlatlarımıza işte bu güçlü altyapının üzerinde 2053 vizyonunu inşa edecekleri bir miras bırakmanın gayreti içindeyiz. Elbette bu noktaya öyle kolay gelmedik. Son iki asırda yaşadığımız ne badire varsa hepsinin de benzerleri önümüze çıkartıldı. Dikkatimizi hedeflerimizden uzaklaştırmak için dört tarafımızdan çekiştirir, taciz edildik, tecvit edildik. Hamdolsun tüm bu engelleri Allah’ın yardımı ve milletimizin desteği ile aşarak bugün bulduğumuz yere ulaştık.

Küresel siyasi ve ekonomik sistemin yeniden yapılanma sancıları yaşadığı bir dönemde Türkiye olarak sahip olduğumuz imkânlardan aldığımız güçle, yönümüzü hep geleceğe dönüp istikametimizi belirleyerek oraya doğru yürüyoruz. Terör tehditlerinden, bölgesel krizleri, küresel ısınma ve çevre felaketleri gibi yeni önceliklere kadar her alanda kendimizi olumlu yönde ayrıştırarak hedeflerimize doğru yürümeyi sürdürüyoruz.

Bir süredir ardı ardına 100. yıllarının kutlamalarını yaptığımız milli mücadelemizin sembol adımlarının her birini geçmişin muhasebesinin yapılması ve geleceğin istikametinin belirlenmesi bakımından önemli vesileler olarak görüyoruz. Hiç şüphesiz bu adımların zirvesini hiç endişe etmeden 29 Ekim 2023’te vasıl olacağımız Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı oluşturuyor. Rabbimden milletimize daha nice 100 yıllarını kutlayacağı büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası mücadelesini başarıyla neticelendirmeyi nasip elemesini diliyorum.

Değerli Misafirler,

Bugün dünyada tarih, köken, inanç ve kültür bakımından bütünlüğü olmayan, devlet geçmişi birkaç asrı bulmayan, heybesinde sömürgecilikten katliamlara kadar nice ayıbı gizleyen pek çok ülke vardır. Sahip oldukları güvenlik ve refah iklimiyle tüm bu eksikliklerini kapatmaya çalışanların gerçekten çetin sınamalarla karşı karşıya kaldıklarında nasıl lime lime döküldüklerini beraberce takip ediyoruz; inanın dökülüyorlar, ayakta duracakları mecalleri yok. Türkiye’nin yaşadığı saldırıların, maruz kaldığı gizli-açık ayak oyunlarının içinden geçtiği imtihanların sadece birini bile kaldıramayacak ülkeler var. Salgından tabii afetlere kadar son dönemde yaşanan her olağanüstü durum bu tabloyu daha da belirgin hale getiriyor. Hamdolsun biz milletimizin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine sahip çıkması, arkamızdaki binlerce yıllık devlet geleneğinin gücü, yüz milyonlarca mazlum ve mağdurun duası sayesinde dimdik ayaktayız. Bilhassa son dönemde yaşadıklarımızın ardından artık kendimize daha çok güveniyor, geleceğimize daha umutla bakıyoruz. 2023’e yaklaştıkça bu güven ve umut zeminini bozmaya yönelik tacizlerin artması, doğru istikamette gittiğimizin işaretidir. Ve Cumhur İttifakı olarak geleceğimize daha özgüvenle yürüyoruz, daha özgünle de inşallah bunu başaracağımıza inanıyoruz.

Milletimiz milli mücadele günlerinden bu yana sahip olduğu o derin irfan hasretiyle tercihini hep ülkesi ve kendisi için doğru olandan yana kullanmıştır.

Kardeşlerim,

Bizim için esas olan, milletimizin iradesidir. Cumhuriyetimizin 100. yılında Türkiye’yi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarmayı hedefleyen mücadelemizin başarıya ulaşması için son nefesimize kadar çalışacağız. Onun için, tek millet, tek vatan, tek devlet ve tek bayrak. Malazgirt’ten bu yana kazandığımız hiçbir zafer gibi bunun da kolay olmayacağını biliyoruz. Dışarıdan ve içeriden pek çok engeli aşarak bugünlere nasıl geldiysek, inşallah menzile de o şekilde ulaşacağız, bunun için de bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız.

Bu duygularla bir kez daha Sakarya Meydan Muharebesi’nde canlarını ortaya koyan gazilerimize, bu uğurda bir gül bahçesine girercesine toprağa düşen şehitlerimize, hatıralarını asla unutmayacağımız kahramanlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum.

Ordularımızın Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal’i ve bu zaferin kazanılmasında emeği geçen herkesi şükranla anıyorum. Büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası mücadelemize ilham veren ecdadın tüm sembol isimlerinin her birini minnetle yâd ediyorum. Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum, kalın sağlıcakla.

(Kaynak: Cumhurbaşkanlığı resmî internet sayfası)

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981

banner934