“Ayrıca, Şeyh Said ayaklanmasına aşiretiyle destek vermek isteyen Doğu’nun namlı ve güçlü Hamidiye paşalarından Kör Hüseyin Paşa…(da asrın âlimine) fikrini sormuş…Ona (da) ‘Kan dökme! Kan dökme!’ diye cevap vermiş, Paşa da ayaklanmaya katılmamıştı.”
Hattâ “Ama bana korkak derler!” deyince de “Sana korkak desinler, fakat katil oldu demesinler!” cevabıyla karşılaşmıştır.

X

Bu cevaptan da anlıyoruz ki, yurt içinde devlete karşı silahlı eylemde bulunan kimse -haklı olsun haksız olsun, çünkü o başka bir mes’ele- birini öldürdüğü takdirde katil hükmünü almış olur. Çünkü, kurunun yanında yaş da yanar misali, büyük haksızlıklara, büyük zulümlere sebebiyet verir. İslâmda ise birinin suçu yüzünden başkasının zarar görmesine, telef olmasına asla cevaz yoktur. Dolayısıyla bu yolla şeriatı isteyenler kendi ayaklarıyla şeriatı yani dinin hükümlerini bizzat kendileri çiğnemiş olur.

Bütün bunlar Türkiye’de silah zoruyla yapılacak bir şey olmadığını ve asla olamıyacağını ispat edip kanıtlamaktadır. Aynı zamanda, bu örneklerde İslâmın kahraman ordusu Türk Ordusu’na karşı savaşmanın manevi mes’uliyeti mucip olacağına yani insanı manevi sorumluluktan kurtaramıyacağına da işaretler var.
Nitekim bu kanaat ve düşüncemizi doğrular mahiyette asrın âlimi şöyle diyordu:
“Ben Türk Ordusu’nun aleyhinde bulunmam. Çünkü bu Türk Ordusu Birinci Cihan Harbi’nde, Allah ve vatan yolunda bir milyon şehit vermiştir.”

X

Aynı ordu şehitler vermeye, İstiklal Harbi’nde devam etti. Kurtuluşu gerçekleştirdi. Mazlum milletlere de örnek oldu.
Aynı ordu Kore Savaşı’nda şehitler verdi. Mazlum bir milleti korudu. Türkiye’ye kem gözle bakacaklara da göz dağı verdi. Bir bakıma Türkiye’nin savunmasını on binlerce km. ötelerden yapmış oldu.
Ayrıca, dünya tarihinde inançsızlığı dünya politikasında baş unsur olarak seçen ve tatbik eden bir devlete karşı, insanlığın inançlarının savunucusu oldu. Allahsızlığı yayan bir devlete karşı koydu.
Bu uğurda dünyanın neresinde savaşılırsa savaşılsın ölen şehit kalan gazidir. Nitekim Türk Ordusu, dünyanın öteki ucunda bile “İla-yı Kelimetullah” (Allahın ismini yüceltmek) uğrunda “Fisebilillah” (Allah yolunda) savaştı. Bu vesileyle Güney Kore’de İslâmiyet’in tohumları ekilmiş oldu.

X

Bunun böyle olduğu Kore savaşlarında, imdadımıza yetişen İnayet-i İlahiye (İlahî yardımlarla) teyit edilmiş, doğrulanmış ve tasdik edilmiştir. “Oralarda Türk Ordusu’nun ne işi vardı?” diyenlerin kulakları çınlasın.
Aynı ordu, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’yla mazlum, mağdur soydaşlarını Rum ve Yunan zulüm ve katliamından, toplu kıyımdan kurtardı. Dünyaya yeni bir Türk devleti doğdu. Şayet batırmaya kalkarlarsa, bunun yeni bir doğuş olacağı unutulmasın.

X

Şayet Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne tahammül edemedikleri halde, buna katlanmak zorunda kalıyorlarsa, bu ordaki Türk Ordusu sayesindedir.
Şayet Irak’ta binlerce Türkmen kardeşlerimizi daha fazla incitemiyorlarsa, burdaki Türk Ordusu sayesindedir.
Şayet Batı Trakya ve Makedonya’da soydaşlarımız, hattâ Bosna’da dindaşlarımız fazla rahatsız edilmiyorlarsa, anavatandaki Türk Ordusu’nun dimdik ayakta oluşu sayesindedir.

X

Hattâ nerde bir Türk var, nerde bir Müslüman varsa ve yarınlara ümitle bakabiliyorlarsa, emîn olun yine kahraman Türk Ordusu sayesindedir.

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981