İsmail Kahraman - Gebze sanayi tarihinin canlı şahidi Necmettin Bitlis’in ardından
Necmettin Bitlis, ismi Gebze sanayisi ile eş değerde, belki de bir anlamda Kocaeli ve Türkiye sanayinin canlı şahitlerinden olarak bilinmekte. Necmettin Bitlis’in vefat haberini aldığımda çok büyük üzüntü duydum. Kendisini gazeteciliğe ilk başladığım yıllardan beri tanıyorum. Bir çok kez belgesel çekip haber yaptık. Vefat haberini alınca, Türk sanayisinde bir çınarın kaybedilmesinden dolayı büyük burukluk yaşadım. Gerçekten Türkiye’nin başı sağolsun.
Türkiye çok hızlı gelişiyor. Bugünkü gençler fazla bilmese de 50’lili yaşlarda olanlar Türkiye’nin nereden nereye geldiğini daha iyi anlamakta. Hele yaşı 80’i geçmiş insanlarımız Türkiye’deki gelişmeyi, değişimi, Türkiye’nin dünya ülkeleri arasında geldiği yeri çok daha iyi anlıyor. Bu arkadaşlarımız keşke hatıralarını yazarak, gelecek kuşaklara aktarsalar. Bugün bir çok Türkiye’nin gelişmesine canlı şahitlik yapanlar yavaş yavaş aramızdan ayrılıyor. Yaşadıkları olaylar onlarla birlikte gidiyor. Bunlar kaybolmamalı ve gelecek kuşaklara kitap olarak, belge olarak aktarılmalıdır.
Duayen sanayici olarak bildiğimiz, 14 yaşında sanayiciliğe başlayan ve 75 yıl sanayicilik yapan Polisan Holding’in kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Necmettin Bitlis, hayattayken Devri Alem kameralarına uzun uzun açıklamalar yapmıştı. Sayın Bitlis Pırıl pırıl zeka ve hafızaya sahipti. Hayatın tam içindeydi. Her gün İstanbul Bebek’ten, Dilovası’ndaki Polisan Fabrikası’na gidip geliyordu. Gebze ve Kocaeli bölgesindeki etkinliklerde yer alıp, 30 yaşlarındaki delikanlı edasıyla etrafıyla şakalaşıp konuşuyordu. En önemlisi 70 yıllık sanayicilik deneyimini kitaplaştırmak için çalışmalar yapıyordu, bilgi ve belgelerini bir kitap haline getirerek gelecek kuşaklara aktarıyordu. Sayın Bitlis’e bu enerjinin kaynağını sorduğumuzda bize şu cevapları vermişti:
“Her gün zamanı iyi değerlendirip çalışmaya borçluyum. Sürekli hareket halindeyim. Yemeklerime çok dikkat ediyorum. Et yemiyorum. Her gün mutlaka yoğurt ve sebze yiyorum. Zamanında uyuyorum, kendi çapımda spor yapıyorum. Masa başında oturmaktan çok gezmeyi tercih ediyorum.”
DİLOVASI’NA İLK GELDİĞİ YILLAR
Dilovası’na ilk geldiği yılları anlatan Bitlis, “Biz ilk gelenlerden birisiyiz. İlk gelen İzocam gelmişti. Hatta bir zamanlar burası İzocam diye anılıyordu. Nasaş kuruldu, Çolakoğlu geldi. Biz 7 ya da 8. Kuruluşuz. Çolakoğlu’ndan önce burada köy elektriği vardı. Onlar büyük kuruluş olduğu için sanayi elektriğini getirdiler. Biz 1968-69-70 yılında arsaları aldık. İlk kazmayı 1974’de vurduk. Ben arsaları aldıktan sonra kanunen izin aldım. O zaman izin almama gerekte yoktu. Rayiç üzerinden %10 ceza veriyorlardı izin almazsan. Biz burayı doldurduk. İlk tankları yaptık.İlk binamızı yaptık. Ben gece gündüz buradaydım.32 bin metrekareyi 7 ayda doldurduk, şimdi ki kurallarla 5 aydan önce bitiremezsiniz. O zaman sanayiye teşvik vardı. Bunu yapılması Türkiye’ye büyük çapta döviz tasarrufu sağladı. Diğer fabrikaların da hammaddeleri buradan gidiyordu.
POLİSAN NASIL KURULDU?
Polisan Boya’nın kuruluş hikayesini sorduğumuz Necmettin Bitlis, bize şu açıklamayı yapmıştı: “Eski tekstilciyim. Fabrikamız Kağıthane’deydi. 1962-63 senelerinde Polisan’ı ilk olarak orada kurdum. Orada marangoz tutkalı, bazı kumaş sanayide kullanılan apre maddelerini, su bazlı boyaların hammaddelerini yapmaya başladık. Baktım ki bu iş oradan yapılmıyor. Hammaddeleri Kanada’ dan ABD’den varillerle, şileplerle geliyor. Yanıcı, patlayıcı madde oldukları için ne Haydarpaşa Limanına, ne de Salı Pazarı’na yanaşamıyor. O zaman İstanbul’un 2 tane limanı bulunuyor. Gemiler Ahırkapı’da duruyordu, oradan hammadde mavnalara aktarılıyor, oradan Paşabahçe’ye geliyor oradan da belediyenin gaz deposu var orada gümrük muamelesi yapılıyor, tekrar mavnalara koyuluyor ve oradan tekrar karşı sahile geçip fabrikaya geliyor; variller teker teker tanklara boşaltılıyor ve imalat o şekilde başlıyor. Hesap ediyoruz fiyatı bin –bin500 dolara geliyor. Bunun ABD’de dökme fiyatı 700-800 dolar gerisi varil fiyatı vs. o zaman devlet limanlarında imtiyaz da var. Bazı özel limanlar da var ama üçüncü şahıslara hizmet veremiyor. Ancak kendi mallarını taşıyorlar. Üçüncü şahıslar devlet limanlarından yararlanabiliyor. E oraya da yanaşamıyoruz. O zaman gittim Ambarlı’da Mobili buldum. Eski baba dostu birini buldum. Malımızı boşatmak için anlaştık. Bu baba dostu bizim için ve memleket için şans oldu. Kazancımız arttı. Ama yine baktım olmayınca bu dostumuz emekli de olunca biz de kalktık buralara Dilovası’na geldik.”
Evet bu dünyadan Bir Necmettin Bitlis geçti. Sadece binlerce kişiyi istihdam etmeyip, sosyal sorumluluk projeleri yapan, eğitim gönüllüsü bir neferdi. Türk sanayisinin bir kez daha başı sağolsun. Kendisine Allah’tan rahmet dilerken, geride kalan Aile efradına sabır ve başsağlığı diliyorum.