İsmail Kahraman - Baki kalan kubbede hoş bir sada imiş!
Gerçekten hayat fani…Ömür dediğimiz o güzel şey, hiç bitmeyecek sandığımız o yıllar, göz açıp kapayıncaya kadar gelip geçiyor. Bir de bakıyoruz ki yolun sonuna gelmişiz. Usta Sanatçı Musa Eroğlu’nun dediği gibi “Yolun sonu gözüküyor”, fani dünyadan baki aleme göç edip gidiyoruz. Bu fani dünyada da baki kalan kubbede hoş sadalar oluyor.
Bu konuda söylenen çok sözlerimiz var. “Mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi. Mal da yalan mülk de yalan, var da biraz sen oyalan.” Bir başka atasözü ise “At ölür, meydan kalır, yiğit ölür şan kalır, insan ölür eserleri kalır”….İnsanı yaşatan eserleri, geride bıraktığı güzel ve hayırlı hizmetlerdir. Önemli olan insanlığı faydalı güzel eserler bırakmaktır.
40 YILLIK BİR İNSANA VEDA EDERKEN
Bazı haberler var ki duyduğunuzda yıkılırsınız. Gözümüzün önünden geçmiş, bir sinema şeridi gibi akar gider ve cümleler boğazınızda düğümlenir kalır. Tarihler 1975’li yıllar. 15 yaşında gençliğe yeni adım atan bir delikanlıyız. İstanbul Soğanlı’da eğitim görürken tanımıştım kendisini…Sonra, kader bizi Gebze’ye getirdi. 1978 yılında Gebze’de dostluğumuz devam etti. Vatani görevimizi tamamlayıp 1982 yılında Gebze’ye döndüğümüzde bizi bir manevi baba gibi kucaklayıp, sahiplendi. Dostluk ve arkadaşlığımız daha sonra Kayınpeder-Damat ilişkisine döndü. Manevi ağabeylik ve babalık, Kayınpeder olarak gerçekleşip 40 yıldan fazla bir süredir acı tatlı bir çok hatırayı beraber yaşayıp, bir koca ömrü birlikte yaşadık. Hiçbir zaman acı bir söz duymadık birbirimizden.. Hep sevgi ve saygı içerisinde hayat sürdü gitti. Ta ki 28 Ağustos 2018 tarihine kadar…telefonum acı acı çaldı. Ankara Nallıhan Yeşilyurt köyünden gelen acı haberle yıkıldım. 40 yıldır arkadaşım ve 34 yıllık kayınpederim Alaattin Koçak’ın ebediyete intikal haberini aldım…
Ölümden kaçmak mümkün değil, hepimiz aynı akıbetin yolcularıyız. Önemli olan yüce yaradanın takdir ettiği ömrü en iyi şekilde değerlendirebilmek. Kendisinden çok şey öğrendiğim ve kendisine çok büyük vefa borcum olan baba yarısı veya babavekili anlamına Kayınbabam ile ilgili birkaç satırı buradan sizinle paylaşmak, tarihe not düşmek istiyorum…
KAYINPEDERİM KOÇAK’IN ARDINDAN
Ağzı dualı, Bir güzel insan, 40 yıllık arkadaşım, 34 yıllık kayınpederim Alaettin Koçak hakka yürüdü.
16 Temmuz da hep birlikte Ankara Nallıhan Yeşilyurt köyüne Sıla’yı Rahim için gidip, torunları ile birlikte dolu dolu bir hafta geçirmiş, uzun uzun sohbet etmiş, köyün tarihi hakkında Bilgiler almıştım.
O köyde kalmak istemişti. O köyünü çok seviyor, her yıl bir ayı köyde geçirip, bahçeleri yeşillendirip yıkılan duvarları tamir ediyor. Ata mezarlarında Fatiha okuyup, köy evini şenlendiriyordu. Son oalrak, Kıbrıs’ta askerlik görevini yaptığı döneme ait, Rumlar’la yaşanan gerginlik ile ilgili bilgi alıp, belgesel çekmiş Larnaka Hala sultan türbesinin 60 yıl önceki durumu hakkında bilgi vermişti. Ankara Nallıhan. Yeşilyurt köyündeki 70 yıllık Çeşme’nin önünde Çocukluk arkadaşlarının ortasında. Son fotoğrafını çektiğim Kayınbabam Alaettin Koçak’ın şahsında Ebediyete göç etmiş tüm kayın pederlerin ruhu İçin tüm arkadaşlarından dua ve Fatiha okumalarını istiyorum
GERÇEK DOST VE AKRABA’NIN ÖNEMİ
Gerçek akraba ve dost acı günlerde belli olur. Dostluk, arkadaşlık akrabalık çok önemlidir. Gerçek dostlar ve akrabalar insanın acı gününde yanında olmasıdır. Nice dost gözükenler sadece işleri düştüğünde, çıkarları olduğunda dost gözükürler. Gerçek dostlar da acıyı paylaşanlardır. Yüce Allah’a ne kadar şükretsek az. Ne kadar gerçek dost ve akrabam varmış. Bu akraba ve dostlarımla bir kez daha mutlu oldum. Yüce Allah akraba ve dostsuz bırakmasın, dost ve akrabalarında kıymetini bilenlerden eylesin.
ANKARA NALLIHAN’DA TARİH NOT DÜŞTÜK
Kayınpederim merhum Alaattin Koçak’ın hatırasını yaşatmak için daha önce Ankara Nallıhan ile ilgili yazıyı sizlerle paylaşıyorum:
Ankara’nın Nallıhan ilçesi Yeşilyurt köyünde İhtişamlı bir köy tarihinin izini sürüyor, tarihe not düşüyoruz.
Adını Tanrı dağlarının Kırgızistan’daki Alato dağlarından alan Bolu Aladağ’lara sırtını dayayan Yeşilyurt köyü, çam ormanları ile kaplı buz gibi soğuk suların aktığı köyde kiraz üzüm elma başta olmak üzere her çeşit meyve oluyor.
Türkistan mimarisi ile Bir birine geçmeli ağaç direklerle, çanta tekniği ile yapılan köy evleri yıkılıp yok oluyor. Yeşillikler içinde muhteşem bir tabloyu andıran, Muhtarlık tarafından her yıl kurban kesilip türbe bayramları ile anılan, etrafında bir çok Allah dostu Horasan Eren’i Evliya, Alim ve Alperen’in türbe ve mezarlarının olduğu Yeşilyurt köyünün Kutsal yer anlamına gelen Harami adı, 1950 yılında milli değerlere düşman köy öğretmeninin girişimi ile Kırk Haremi’den geliyor diye Yeşilyurt olarak değiştirilmiş.
Köy ve yer adlarının değiştirilmesi, O bölgenin geçmişle olan bağlantısını kopartıyor. Tıpkı Büyükşehir yasası ile tüm köylerin adının mahalle olarak değiştirilmesi gibi. Nallıhan’ın tarihi Haremi Yeşilyurt köyünden devletimizin ilgili ve yetkililerine çağrıda bulunuyorum. Köyden çevrilen mahalleler de Köy adı korunmalı. Örneğin Kocaeli Gebze Aren köyü mahallesi, Dilovası Çerkeşli köyü mahallesi diyerek, Köylerin tarihi yaşatılmalı, geçmişle bağlantısı kopartılmamalı.
Sıla-i Rahim Kültürünü yaşatmak İçin geldiğim Nallıhan haremi köyünde, eşimin büyük dedesi Türkmenlerin damadı Konya Alaettin Medresesinde 30 yıl müderrislik yapmış Alaettin Dede’nin oğlu Merhum İlyas dede tarafından 80 yıl önce yapılmış tarihi köy evinde, mis gibi köy havasında tüm yorgunluğumu atarak, kuş sesleri eşliğinde geçmişin nazlı yadiğarı köy evlerinin belgesel görüntülerini çekiyorum. Evin duvarında fotoğrafı asılı olan merhum İlyas Dede’nin kasketli ve sakallı fotoğrafı çok şey anlatıyor…
Bu tarihi köy Evi ile yaşıt eşimin babası Alaettin Koçak ve Amcası Nurettin Koçak’la www.gebzegazetesi.com olarak Haremi köyünün tarihi ile ilgili canlı yayın yaparak, Belgesel çekimi yapıyoruz.