Çok değerli okurlarım, merhaba.
Dimdik durmak, güçlü olmak, güçlü kalmak, ayakta kalmak, gururlanmak ne kadar güzeldir değil mi? Hem birey hem toplum açısından böyle. Tabi, öyle olmak öyle kalabilmek yani sürdürülebilir bir durumda olabilmek için de iki tane temel taşı gerekiyor. Nedir bu temel taşları? Çoğunuz bu ikiliyi doğru tahmin edeceksiniz.
“Eğitim ve Ahlâk”.
Yani her şeyin işte temelde olması gereken bu taşların üzerine oturması gerekiyor. Onun için de herhalde bir şeyler yapmak lazım değil mi? Hiçbir şey kendi kendine olmaz. Tesadüfen olmaz. Hep bir emek ve çaba lazım.
Hepimiz biliyoruz ki eğitim-toplum-ahlâk üçlüsü iç içedir, adeta yumurta tavuk gibi bir şey.
Çünkü bireye verilen eğitim toplumu etkileyen bir şeydir. Toplumda uyumu eğitimle sağlarsınız. Eğitim bu yanıyla aslında topluma da yararlar sağlar. Bu nedenle toplum eğitimden, ahlâk ise toplumdan etkilenir. Eğitim sistemi güçlü olan bir toplumda ahlâk anlayışı da ortaktır, ahlâk anlayışının ortak ve güçlü olduğu toplumda da dayanışma/yardımlaşma vardır.
Yaşadığımız her gün, yanlış olan şeyler ile doğru olan şeyleri ayırt etmemize yardımcı olmak için ahlak çok gereklidir. Ahlâk ve ahlaki değerlerimiz hem bizi hem de çevremizdeki toplumu etkiler. İyi ahlaki değerler, hayatta karar vermemizi geliştirmemize yardımcı olabilir.
Dillerde herkesin ezbere bildiği “eğitim” her şeyin başı elbette.
Kime sorsanız sorun eğitim hakkında herkesin mutlaka bir diyeceği vardır.
Bu bizim yazboz tahtası olan eğitimimiz.
Bir hatırlayalım, eğitimin amacı neydi?
Birey açısından eğitimin amacı, “bireye kişilik kazandırmak”, “bireyde demokrasi bilincini oluşturmak ve geliştirmek” ve “bireyin yaşama ve topluma uyum yeteneğini geliştirmek” tir.
Çoğunlukla öğrencilerin akademik başarıları ve becerileri eğitimin çıktıları olarak kabul edilse de bu yetmez. Başta çocuğun iyi olma hali olmak üzere farklı konuların da eğitimin çıktıları kapsamında değerlendirilmesi tamamlayıcıdır.
Eğitim ile ilgili gelinen noktada değerlendirmeyi nasıl yapacağız? Sonuçlara bakacağız. Ne başarılar elde etmişiz? Dünyaya nelerde yön vermişiz?
Dünyayı geçelim, bırakın kendi içimizde neleri düzgün yapıyoruz/ yapmışız?
Hangi konularda 10 numara 5 yıldız bir toplumuz!
Havanda su mu döğmüşüz?
Şu anda geldiğimiz noktada sonuçlara birlikte bir bakalım:
• Ahlak değerlerimiz yerlerde sürünüyor, can çekişiyor.
• Mesleğe değil, diplomaya yatırım yapmışız.
• Öğretmeni değersiz yapmışız.
• Öğretmen yetiştirememişiz.
• Bir şey üretmeye değil para kazanmaya, ama çalışmadan kazanmaya yaslanmışız.
• Binlerce öğrencimizi sınavlarda sıfır çeker hale getirmişiz.
• Birkaç tane başarılı insanı örnek gösterip kendimizi başarılı gösterme riyakârlığına tutunmuşuz.
• Kitap okumayan araştırmayan günübirlik yaşayan bir toplum olmuşuz.
• Başkalarının elimize verdiği oyuncakla vakit öldüren sınıfındayız.
• Yeteneklere değil, puana bakmışız
• Eğitimi teste çevirmişiz, ya tutarsa. (Tutmaz)
• Okumayan, düşünmeyen bir toplum yaratmışız.
• Değerleri olmayan bir nesil yetiştirmişiz.
Ne büyük başarı! Bravo!
Yukarıdaki tespitlere yüzlercesini sizin ekleyeceğinizden şüphem yok.
Yani özetle çökmüş bir eğitim sistemi…
Tabi bunun yanında temele oturması gereken diğer köşe taşı da “ahlâk”.
Şimdi unutulan ahlak neydi, hatırlayalım.
Ahlâkın konusu insan davranışları değil mi? Evet. Ancak insanın her davranışı değil, iradeli, bilinçli, iyi veya kötü olarak nitelendirilebilecek, toplum içinde uyması gereken kurallara uygun davranışlarıdır. Yani, ahlâk, iyiye ve doğruya yönelmiş eylemi talep eden kurallardır.
Ahlaklı olmak, insanın güzel, doğru ve iyi davranışlarda bulunması, çirkin yanlış ve kötü davranışlardan uzak olmasıdır. İnsanların güzel ahlak sahibi olması dinimizin temel amacıdır. İslam dininin ahlak prensipleri en son, en güzel, en yüce ahlaki prensiplerdir.
Başkalarına zarar vermekten kaçınma, verilen sözleri tutmak, başkalarını kötülememek, fakirlere yardım etmek gibi kurallar objektif ahlak kurallarıdır. Ahlâk kurallarını ihlal edenlere toplumca ayıplanma, toplum dışına itilme gibi manevi yaptırımlar uygulanır.
Burada çok basit ahlâk kurallarından birkaçına bakalım mı?
Acaba şimdilerde toplumun ahlâk kuralları nerelere geldi?
• Toplu taşıma araçlarında büyüklere, yaşlılara, hamile ve gazilere yer veriyor muyuz? Onlar araca inip binerken yardımcı oluyor muyuz?
• İnsanlara verdiğimiz sözleri tutuyor muyuz?
• İnsanlara yukarıdan bakmayarak alçak gönüllü davranıyor muyuz?
• Toplumumuz dürüst, başkalarını kandırmaya çalışmayan, hile yapmayan bireylerden mi oluşuyor?
• Yalan söylemiyor, başkalarının hakkını gasp etmekten kaçınıyor muyuz?
• Büyüklerimize saygı duyuyor muyuz?
• Toplum içinde özenli kıyafetler giymeye dikkat ediyor muyuz?
• Toplum içinde konuşma adabına dikkat ediyor muyuz?
• Birbirimize karşı nazik ve hoşgörülü müyüz?
• Birbirimiz ile selamlaşıyor muyuz?
• Bencillikten uzak bir toplum muyuz?
• Birbirimizden olan isteklerimizi kibar bir dille, rica ederek mi yapıyoruz?
• Dini ibadetlere saygılı davranıyor muyuz?
Sizlerin de çok dertli olduğunuz, içinizi acıtan cevaplarınızı duyar gibiyim.
Şayet, eğitim sistemi güçlü olsa ahlâk ta güçlü olurdu.
Eğer bunları birey ve toplum olarak ayakta tutmaya devam ediyorsanız korkmayın. Fakat onlar çöktüğü zaman geçmiş olsun, artık ne yapsanız nafiledir.
Biliyoruz ki eğitimin üç temel öğesi: “öğrenme, öğrenci ve öğretmen.”
Bir yandan öğretmen yetiştirmek, diğer yandan eğitim kademelerinde öğrenci gelişiminin düzeyini güçlü tutmak, motivasyonu artırmak, öğrenmeyi çeşitlendirmek zorundayız.
Artık günümüzde bir ülkeyi yok etmek için ne atom ne nükleer bombalar ne de füzelere gerek yoktur. Ülkenin eğitim kalitesini ve ahlaki değerlerini düşürmek yeterlidir.
İşte bunu yaptığınızda: bakın neler oluyor?
Adalet, adalet dağıtması beklenen hâkimlerin elinde kayboluyor, hastalarınız doktorların elinde ölüyor, öğretmenlik öğretmenler marifetiyle zincirlere vuruluyor, para iktisatçıların elinde kayboluyor, binalar mühendislerin elinde çöküyor ve insanlık din adamlarının elinde yok oluyor.
Bunu asla unutmayın; “Eğitimin ve ahlakın çöküşü, milletin çöküşüdür.”
Bugünkü etkileşimimizi tarihe damgasını vurmuş ünlü İslam Bilgini, Sosyolog, Filozof, Tarihçi, Siyaset ve Devlet Adamı İbn-i Haldun’a göre bakalım Bir Toplumun Çöküş Alametleri nelermiş, onunla bitirelim:
1-Dayanışmanın yok olması
2-Üretimin zayıflaması
3-Tüketim çılgınlığı
4-Vergilerin artması
5-Liyakatin dikkate alınmaması
6-Adaletsizliğin yaygınlaşması
7-Göçün hızlanması
8-Umutların kırılması
9-İblisane bir gurur ve kibir
10-Gösteriş, riyakârlık ve yalakalık
Kıymetli Hasan Bey, siz de iyi ki varsınız. Çok teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum