Siperdeyim , gemici halatı gibi sımsıkı birbirine kenetlenmiş üstü açık bir mezar genişliğinde siperde.
Ellerim kahverenginin tozlu yüreğine dokunurken dünyalık hiçbir şey kalmasın diye yanımda , sevgili dosta emanet ediyorum yorgun yükümü . Başımda maviliğin bulutlu rüzgârı tenimde diken diken sükutsuz bir uyanış . Neresi burası demeye kalmadan usulca kıpırdanıyor yurdun nefesi ensemde .Eladan karaya karadan beyaza dalıp çıkıyor bakışlar . Evet hatırladım son kez görmek istemiştim ya buraları işte hakiki yuvam ,dalgalanan ay yıldızla yanı başımda .
Vatan , süngülerin deşip geçtiği körpe bedenlerin inançla hemhal olmuş deryasından gülümsüyor çılgın ayazıyla.
"Ya şehit ol ya gazi!" diyor analar, başlarına şehadet kınasını yakıp da cepheye gönderdiği çocuk yaştaki kahramanlarına . Efeleri gören toprak aşkla celalleniyor hürriyet yolunda . Anadolu , şanlı minarelerinden Hakkın sesini kıt’a kıt’a yağdırıyor canavarlar üzerine Türk’ün gölgesiyle dehşete kapılıyor düşman. Mermiler fani bedenleri okşayıp geçerken inanç kalesiyle doğruluyor hilalle yıldız . Ve evet kazanıyor ilahi adalet evet yazılıyor zaferler sayısız .
Kuzeyi güneyi doğusu batısı işlenmiş çelik gövdeleriyle dimdik dünya denen meluna karşı. Azgın Haçlı kuklalarına vurulan Orta Asya’nın bozkır tokadı. Ulusun, sonsuza dek ne çıkar tek dişi kalmış canavar bize emanet tertemiz mazi tertemiz yarınlarımız var .
Anadolu gökkuşağının renklerini kıskandıran milletin yurdu. Anadolu dört mevsim güneşin muzaffer orduların fedakâr yurdu.
Sibel Çakcak