İstanbul’a Trakya yerine Bandırma’dan deniz otobüsü ile gidelim dedik. İşte sizlere bu kısa yolculuktan gözlemler...

Çanakkale’de okullarda 23 Nisan törenleri, okul önleri canlı ama ana caddeler boş. Çanakkale her zaman sakindir. Kordon güzel, saat 11.30 civarı, çok kalabalık değil. Öğleden sonra canlanır.

Hava harika, bahardan öte... Ceketi, montu attık, uzun kollu gömlek bile fazla geliyor.

Çanakkale’nin bitmeyen duble yolları... OSB kavşağından Musaköy-Kızılkeçili sapağına kadar tek şerit. Yollar boş, Boğaza paralel gidiyoruz. Yanıbaşımızda gemiler, dünya güzeli yol manzarası...

Lapseki’deki öğretmenevinde kısa bir kahve molası verdik. İskele tarafında Pegasus heykelini görüyoruz, çok güzel. Aslında Biga’ya yakışırdı.

Lapseki çıkışından itibaren yol bozulmaya başladı, yapım, refüj çalışmaları var. Çardak girişinde tek şerit olduk. Çıkışta çifte geçildi. Denize sıfır gidiyoruz. Küçük tekneleri görüyoruz.

Adatepe’de EDS var, yavaşladık. Bunca kazaya rağmen Ağaköy’e konulmadı, anlamış değilim.

Adatepe çıkışı, Alpagut köyünün oralar yine tek şerit... Bitmedi, bitmedi, karman çorman bir yol...

Doğa canlanmış, yeşilin her tonunda bir patlama var. Şevketiye, Güreci çok güzel. Ağaköy’e geldik. Hala bir önlem yok. Ne trafik ışığı, ne tel örgü, ne de EDS... Okullar tatil olacak neredeyse...

Biga girişi güzel, tarlalar ekime hazırlanıyor,  birkaç yerde su için artezyen kazılıyor. 

Biga canlı... Yollar ve kaldırımlar kalabalık. Çanakkale gibi değil. Köy sayısının fazla olmasının ve kent merkezinin dar bir alanda kurulmasının da etkisi var.

Biga’da bir mola verdik. Akrabalara peyniri eksik almışız, tamamladık. Eve de uğradık. İstanbuldakiler, “buradan ne istiyorsunuz” deyince, peynir diyorlar, başka bir şey demiyorlar. Ezine Peyniri de böyle bir marka işte... Maalesef
değerlendirilmiyor, tanıtım yönünde çok eksiği var.

Biga’dan tekrar yola koyulduk, Çan kavşağındaki köprülü geçit berbat. Biga Kaymakamı Fatih Genel’in de söylediği gibi Çin Seddi gibi... Biga’ya hiç yakışmadı, yıllarca da orada kalacak.

İdriskoru tarafında Adalet Sarayı binası... Çanakkale’den önce Biga tamamladı.

Sinekçi’de yol bir ara yine tek şerit oldu. Bu arada bu yollar sıcak asfaltlanacak. Daha çok iş yapılacak, sürücülerin çekeceği var. Hala...

Doğa güzel, tarlalar, çeltik ekimi hazırlıkları...

Sinekçi ve Güvemalan’da da EDS var. Ağaköy??? 

Gönen sapağında tek yöne düştük, çalışma var. 

Bandırma’ya yaklaşıyoruz, rüzgar gülleri göründü. Sağlı sollu fabrikalar, tarımsal sanayi tesisleri, iğrenç kokularıyla tavukhaneler...

Bandırma gelişmiş bir kasaba... Planlı mı, doğru yönde mi? Değil... Birçok yönden Çanakkale’den ileride... Nüfusu 150 bin... Ama bilinçsiz bir yapılaşma var, şehir içinde fabrikalar falan...

Düşünüyorum da Bandırma’ya gelen şu tren yıllardır niçin Çanakkale’ye gelmez... Gelişme çok hızlanırdı...

Şehrin etrafında dolana dolana hızlı feribot iskelesine geldik. İki saat sonra İstanbul’dayız...

İşte bu da bir yol hikayesi... Deniz yoluyla İstanbul’a gitmek için... Oysa bu yazı yerine sadece şunu yazmak isterdim: Kordon’dan yürüdük, İskele Meydanı’ndan gemiye bindik. Çanakkale denizden bakınca da güzel bir şehir...
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981