Birinin biri...

Size bir öykü yazayım dedim, içimden “adamın biri” diye başlamak geçmedi. Kusura bakmayın.

Birinin biri, bir gün bir ülkede bir yetkili makama oturmuş.

Biri demiş ki:

“Onu Allah gönderdi!”

Biri itiraz etmiş:

“Öyle bile olsa...”

Biri ortaya atılmış:

“O soyumuzun en yüce insanı!”

İtiraz eden biri yine itiraz etmiş:

“Öyle bile olsa...”

Biri daha ortaya çıkmış:

“O’nu çekemiyorsun!”

İtiraz eden bir de bakmış ki...

Birlerinin toplamının yüzde 58'i aynı şeyi söylüyor.

“Olsun!” demiş. “En azından yüzde 42 böyle bir saplantıya sahip değil!”

Araştırmış, sormuş, soruşturmuş nafile. Yüzde 42 bir korkuyor, bir ürküyormuş ki, kapısında “muhalif” yazanlar bile şöyle diyorlarmış:

“Ne olur, ne olmaz. Biri güçlüyse, ses çıkarmamak lazım. Nasılsa bir takım kerizler çıkar, itiraz eder; ‘Öyle bile olsa...’ der,  yazar çizer...”

Muhalefet tabelası taşıyan birileri ile yetkili makamdaki biri aynı kaba mı işiyormuş, yoksa kap nasıl olsa bir gün bizim önümüze de düşer diye mi bekliyormuş, itiraz eden biri bir türlü karar verememiş.

Birileri bir gün uykudan uyanır diye umut ediyormuş, ama birileri bir olmaktan çoktan vazgeçmiş.

Öykünün sonunda, itiraz eden biri “En iyisi şarkı söylemek” diye karar vermiş ve en yakın karayoke barına girmiş:

“Satmışım anasını, ben bu dünyanın şarkısı var mı? Ben onu söyleyeceğim!”

Şarkıyı söylemiş mi söylememiş mi, öykü; sonunu okuyucuya bırakmış. Ben de bir okuyucu olarak bana bırakılan hakkında değerlendirmemi yazmak istiyorum.

Yaşamın sorunlarına boş vermek için kullanılan özdeyişlerde neden analar kullanılır? Analar bu kadar gamsız mıdır? Analar satılır mı? Anasını satanlara kültürümüzde ne denir? Biri için “anasını satan” diye yazanlara ne yapılır?

Bir değerlendirme yapayım dedim, elli tane soru çıktı dağarcığımdan. Oysa insan bir değerlendirme yapacaksa, bir tek soruya yanıt arar. Üff! Amma da zor işlere bulaştım durduk yerde. Sat anasını ya!

Kaç işin kolayına! Faili meçhul birinin anasını satmak ne kadar da kolay oluyor. Birinin derdi, öteki birinin derdi, birilerinin tümünün derdi seni mi gerdi salak!

Birileri kendi derdini önemsemiyorsa, ciddiye almıyorsa, hangi uçuruma doğru gittiğinin farkında bile olmuyorsa...

Birileri çalışmak denilen en kutsal görevi kaytarmak olarak değiştirmişse...

Birileri soru sorana, sorgulayana nifak sokucu, karıştırıcı etiketi koyuyorsa...

Birileri kaz gibi güdülmeyi içine sindiriyor ama ortalıkta kaz bile kalmamışsa...

Elbette koyun da, öküz de giderek azalmışsa...

Ortalıkta adam kalmış mıdır acaba?

Adamın olduğu yerde biri olmaz!

Adamın olduğu yerde birileri adamdır.

Adamın olduğu yerde zaten insan vardır, insanlar vardır.

Adam gibi adamların olduğu yerde toplum vardır, ulus vardır.

Adam gibi adamların olduğu yerde kaz da vardır, koyun da vardır, dana da vardır ve onların neslinin yaşatılmasına da adamlar ön ayak olurlar. İthal etmekten önce yetiştirmeyi, geliştirmeyi önemserler.

Adamlar hayvan severler.

Adamlar bitki severler.

Adamlar adam oldukları için hayvanlar ve bitkilerin yaşadıkları yerde insanlara yaşam hakkı olduğunu düşünürler.

Adam olmak çok zor!
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981