“ TARİH VE KÜLTÜR BİLİNCİNE SAHİP OLMAK HER ŞEYE SAHİP OLMAKTIR “
***
Asırlardan beridir Altaylardan Tuna'ya,
Türkistandan Anadolu’ya gelen göçler
Minarelerden okunan ezanlar dinimizin temeli.
Anadolu’yu vatan yapan Horasan erenleri
Alperen gaziler, gönüller fatihi aziz ecdadımızdır
***
TÜRKİSTAN’DAN ANADOLU’YA
Kültür medeniyet tarihimizin çağladığı Harşit ırmağının Karadeniz’e kavuştuğu bereketli coğrafya. milli ve mavi tarihimizin önderleri ,ilim irfan sahibi alimler, evliyalar ve şehitler diyarı. Bölgeyi vatan yapan manevi fatihler gönül sultanı gazi alperenler. Kendilerini cami ,mektep ve medreselerine hapsetmeyip, halkın arasına karışıp insanları bilgilendirmeye ve talebe yetiştirmeye adadılar. Dini hizmetleri ve kerametleri dilden dile anlatılarak bu günlere geldi. Yakın tarihimizde parıldayan, Anadolu’muzu vatan yapan o gönül dostu alimlerden birisi de şüphesiz Karavelioğlu Mehmet Hoca’dır.
Türkler için batıya yürüyüş tarih boyu vazgeçilmez bir tutku olmuş. Peygamberimizin övgüsüne mazhar olmak için, bir kızılelma ülküsüyle Kostantiniyye’yi gülzar kılıp İstanbul yaptılar, viyana önlerine dayandılar, Roma’yı fütuhat planına aldılar. Türklerin Orta Asya bozkırları, Altay dağları ve Horasan'dan başlayan göçleri asırlarca devam etti. Beylikler ve devletler kurulmuş. Türk göçleri en çok Anadolu'da karar kılmış.
Türkistan… Batıda Hazar Denizi’nden, Doğuda Altay Dağları’na; Güneyde Pamir dağları Horasan’dan kuzeyde Ural Dağları ile Sibirya’ya kadar uzanan gönül coğrafyamızın adı… Bize Orta Asya diye öğretilse de adı ile şanı ile Ulu Türkistan. Atalar diyarı... Doğusu ve batısı ile ana vatanımız… Gönül coğrafyamız Türkistan…
Buhara’dan Kaşgar’a, Semerkant’tan İstanbul’a, Belh’den Bursa’ya, Merv’den Konya’ya, Bişkek’ten Bakü’ye, Aşkabat’dan Ankara’ya Tanrı dağlarından Karadeniz yaylalarına, kültür ve medeniyet coğrafyamıza ev sahipliği yapan, Anadolu’yu manen fetheden gönül sultanı Horasan erenlerinin yetiştiği kadim diyar Türkistan...
Farabi, İbn-i Sina, Ali Kuşçu, Uluğ Bey, Harezmî gibi bilginlerin; Buhari, Tirmizi, Maturidi, Kaşgarlı Mahmut, Yusuf Has Hacip, Molla cami gibi âlimlerin ve Ahmet Yesevi, Şah-ı Nakşibend, Mevlana, Hacı Bayram-ı Veli, Yusuf Hemedanî gibi gönül sultanlarının yetiştiği bereketli topraklar.
Anadolu’nun Türk yurdu haline gelmesinde horasan alpereni gazi dervişler ve gönül sultanlarının büyük hizmetleri olmuştur. Gazi dervişler önce gönülleri fethetmişler. “Gaza, cihat” ruhunu yayarak halkın sevgisi ve gönlünü kazanmış, Anadolu’yu vatan yapan, Alperen dervişler arazilere yurt yuva kurup iskâna açmışlar. Obalar ve köyler kurup tarım ve ziraatın gelişmesine öncülük etmişlerdir. Manevi fetihlerde “Kolonizatör Alperen Dervişlerin” sosyal hayat üzerindeki etkileri çok önemli. Anadolu’da her köyün, her obanın ayrı bir hikayesi vardır. Şehirler ve köyler bize kendi hikayelerini anlatır.
GÖNÜL SULTANI GAZİ ALP ERENLER
Anadolu’nun vatan olmasında vakıf medeniyetini unutmamak gerekiyor. Alperen Dervişlere tahsis edilen vakıflar sosyal devletin yapmakla mükellef olduğu hizmetleri yerine getiriyordu. Eğitim ve kültür hayatının en güzel uygulamaları ilim irşat yeri olan tekke ve zaviyelerin etrafında sürdürülüyordu. Alperen gazi dervişler sadece dinî konularda değil, toplumu ilgilendiren her konuda çalışma yapıyordu. Doğu Karadeniz’de, Türk fetihleri her bakımdan çok önemli. Bölgenin güneyinden başlayan fetih hareketi kuzeydeki şehir merkezlerinin fethine kadar devam etmiştir. Özellikle güneyden kuzeye doğru akan nehirlerin geçtiği vadilerde kurulan yurt, yuva ve obalar Türk İslam medeniyetini asırlarca sinesinde barındırıp bu günlere gelmesine vesile olmuştur.
Giresun ve Gümüşhane bölgesi Harşit vadisinin yukarı kesimlerine yerleşmiş oğuz Türklerinin Çepni boyu buralara uç beyliği kurmuşlar. Fatihin 1461 yılında Trabzon’u fethinden yüz yıllarca önce Harşit Çayı’nın doğusunda Eynesil, Beşikdüzü, Kürtün, batısında Tirebolu, Güce, Espiye, Yağlıdere Keşap, Dereli ve Giresun’dan Batlama Deresine kadar olan bölgeyi, gönül sultanı gazi dervişlerin önderliğinde Pontos devletinden alıp vatan yapmışlardır. Bu gün özellikle yayla dağlarında çok sayıda şehitlik bulunmakta. Şehitliklerin olduğu yerler ; çok meşhed, meşhed obası, meşhed beleni, meşhed kıranı, meşhedlik gibi adlarla anılmakta. Kırımsat obasının adının Kır Meşhed yani Çayırdaki şehitlik olduğu yeni ortaya çıktı. Bu bölgelerde asırlardan beri unutulmuş şehitlerimizi ziyaret edip Fatiha okuyoruz.
Gümüşhane ve Giresun bölgesini vatan yapan gönül sultanı alperen gazi dervişlerden Mahmut Çağırgan Veli, Abdullah Halife, Mevlana Ede Derviş, Şeyh Mustafa, Şeyh Hüseyin, Şeyh Sinan bölgenin fethinde ve imarında önemli hizmetler yapmış. Fatih sultan Mehmet’in Trabzon’u fethine büyük destek vermişlerdir. Din ve Tasavvuf adamlarının bölge insanı üzerindeki manevi tasarrufları günümüze kadar gelmiş. Din adamları vatan savunmasında hep öncü görevler almışlar.
Birinci Dünya Harbi Kafkas cephesi Harşit vadisinin 16 aya yakın Rus ordularına karşı savunulmasında, Zaferler tarihimize bir Çanakkale bir de Harşit geçilmedi sözünün yazdırılmasında ve son olarak Kurtuluş Savaşı, Sakarya Meydan Muharebesi için Giresun bölgesinden iki gönüllü Alay toplanmasında din adamları önemli görevler üstlenmişler.
Tirebolu müftüsü Ahmet Necmettin Efendi, Karavelioğlu Mehmet hoca, Veziroğlu Hasan hoca , Kurtoğlu hafız Mustafa gibi birçok din adamı camiler de vaaz etmişler. Kurtoğlu Hafız Mustafa hoca bizzat alay imamı olarak Sakarya Meydan Muharebesine gönüllü olarak katılıp alay imamlığı yapmıştır. Tirebolulu Hüseyin Avni Alparslan komutasında 42. ve Topal Osman Ağa komutasında 47. Gönüllü Giresun alayları toplanıp Kurtuluş Savaşı, Sakarya Meydan Muharebesinin kazanılmasında destanlar yazmışlar şehit ve gazi olmuşlardır. Giresun bölgesi Kafkas cephesin den Kurtuluş savaşına çok sayıda şehit vermiştir.
ŞEHİTLER ANITI HARŞİT IRMAĞI
Şehitlerimiz için ne yapsak az. Harşit ırmağı başlı başına şehitler ve gaziler abidesidir. Orman genel müdürlüğü şehitlerimizin aziz hatırasını yaşatmak için Harşit ırmağı vadisine “Kafkas Cephesi 100. Yıl Şehitler Anıtı ve Mesire Alanı“ yapması takdirle karşılanmakta. Kültür ve sanat değeri yüksek bir mimari ile yapılacak şehitler anıtı, Panoroma müzesi ve mesire alanında Kafkas cephesi Harşit savunması canlandırılacak. Çin’den başlayıp Gümüşhane Harşit vadisinden geçerek Tirebolu’da denizle buluşan tarihi İpekyolu’nun kültür tarihimizdeki yeri tanıtılacak.
Giresun Orman Bölge Müdürlüğü’nün şehitler mesire alanı, şehit ve gazilerimize vefa borcumuzun ödenmesine, aziz ruhlarına fatiha okunmasına vesile olacaktır. Şehitler anıtı ve mesire alanını ziyaret edenler Harşit ırmağının zaferler tarihimizdeki yeri ve önemi ile Tirebolu Harşit vadisi, Erzincan’dan Bitlis‘e kadar Kafkas cephesinin savunma hattında verilen destansı mücadelenin tüm geçmişini öğrenip Orman Genel Müdürlüğünün şahsında Devlet ve milletimize teşekkür edeceklerdir.
Kafkas cephesi 100. Yıl şehitler anıtı ve mesire alanı yapılacak Harşit ırmağı . Doğu Karadeniz bölgesinin en önemli ırmaklarından olan Bayburt - Gümüşhane sınırındaki tarihi Vauk dağlarından doğarak Gümüşhane ilimizin birçok yerleşim yerine hayat verip Giresun – Tirebolu’dan Karadeniz ile buluşan, 160 km uzunluğundaki Harşit ırmağından sadece su değil, Türk - islam medeniyetinin ihtişamlı tarihi de akar. Gezip görenlere göz ve gönül ziyafeti sunan Harşit ırmağı dile gelir. Size bu bölgelerin vakıf kültürü ile nasıl vatan olduğunu anlatır. Vatanınıza sahip çıkıp, vakıfları koruyun, ab-ı hayat olan suyun kıymetini bilin, Harşit ırmağını çevre katliamı yapan kum ocaklarına feda etmeyin vasiyetinde bulunur...
FETİH RUHU VE VAKIF MEDENİYETİ
Giresun başta olmak üzere Doğu Karadeniz bölgesinde ilim ve irşat faaliyetlerini sürdüren, bölgeyi vatan yapan gönül sultanı alperen dervişlere tarih boyu devlet adamları önem vermiş ve onların hizmetlerinde kullanılmak üzere vakıflar kurup destek olmuşlardır. Bu vakıflar bir nevi kamu hizmeti görmüş ve devletin yapmakla mükellef olduğu hizmetleri devlet adına yapmışlardır. Aradan yüz yıllar geçmesine rağmen bu vakıflar halen varlığını sürdürmektedir. İşte bu vakıflardan bazıları:
Mahmut Çağırgan Veli Vakfı, Alucra ve çevresinde eğitim, kültür hayatımız üzerinde silinmez izler bırakmıştır. Yavuz Sultan Selim yörenin 1501 yılına ait gelirleri bu hizmetler karşılığında bu vakfa bırakmıştır. Şebinkarahisar ve havalisinde Şeyh Sinan Zaviyesi, Şeyh Süleyman Zâviyesi, Hasan Şeyh Zâviyesi, Urban Abdal Zâviyesi, Derviş Ali Zâviyesi, Çomaklı Baba Zâviyesi ve Şeyh Yusuf Zâviyelerinin bölgenin vatan olmasında önemli hizmetler yapmış.
Giresun’un sahil kesiminde birer vakıf eseri olan Tirebolu’da Kasım Dede Zâviyesi, Mevlana Ede Derviş Zâviyesi, Yaraşur Şeyh Zâviyesi; Yağlıdere’de Hacı Abdullah Halife Zâviyelerinin yaptığı ilim irşat faaliyetleri ile bölgenin Türk İslam medeniyetine açılıp vatan olmasında önemli hizmetler yaptığı arşiv belgeleri ile ortaya çıkmıştır. Giresun yaylalarından sahile doğru asırlarca süren Türk fethinin Dereli, Bulancak, Piraziz, Keşap, Duroğlu, Çamoluk, Kürtün, Tirebolu, Görele, Güce, Espiye ve Yağlıdere havalisindeki temsilcilerine ait vakıflar ve bunlara ait uygulamaların günümüze kadar ulaşmış olması vakıfların önemini göstermekte. Vakıf medeniyetini korumak ve vakıf kültürünü yaşatmak ve anlatmak gerekiyor.
GİRESUN’DA VAKIF MEDENİYETİ
Giresun’un Vatan olmasında vakıf medeniyeti önemlidir. Şeyh Pir Hasan Vakfı, 1316 tarihinde Giresun bölgesinde kurulan en eski vakıf eseri olarak bilinmektedir. Şeyh Pir Hasan, kendi malı olan arazinin tamamını vakfetmiştir. Kanuni Sultan Süleyman tarafından Yavuz Sultan Selim Han’ın annesi, Dulkaridoğullarından Alâüddevle’nin kızı Gülbahar Hatun adına tescil ettirdiği Giresun Yağlıdere’de, Hacı Abdullah Halife Zaviyesi’ne vakfedilmiş. Vakfın kuruluşu 1544 tarihlerini göstermekte.
Bu vakıflar, Şebinkarahisar’da Şeyh Süleyman, Şeyh Sinan ve Şeyh Hasan vakıfları, Alucra’da Çağırgan Baba vakfı, Duroğlu beldesinde Yakup Halife vakfı, Tirebolu’da Melik Ahmet vakfı, Yavuzkemal beldesinde Şeyh Mustafa vakfı, Piraziz’de Şeyh İdris ve Yağlıdere Tekke köyünde Abdullah Halife vakıfları Türk İslam tarihinde vakıf medeniyetinin önemini göstermektedir.
TÜRKİSTAN