Gebze gazetesi www.gebzegazetesi.com ve gazete Gebze de belgeselcinin not defteri köşesin de 18 Ocak 2022 tarihin de yayınlanan makalemiz
Şu Fani ve Yalan Dünyada baki kalan gök kubbede hoş bir sada ile yazılan kitaplar ve kültür hizmetleridir.
16 yaşında okuduğum Minyeli Abdullah Romanı Yazarı Hekimoğlu İsmail’in vefat haberini duyduğum da çocuklukdan gençlik yıllarıma adım attığım 1975 li yıllar gözümün önüne geldi. O günleri düşünürken duygulandım.
Okuduğum ilk romanlar Hekimoğlu İsmail’in Minyeli Abdullah Ahmet Günbay Yıldız’ın Yanık Buğdayı ve Şule Yüksel Şenler’in Huzur Sokağı Romanlarıydı. Okuduğumda yaşadığım duygu seli ve gençlik heyecanı ile geçen o günler çok gerilerde kaldı. Üstad Necip Fazılı ilk tanıdığımda 18 yaşında heyecanlı umut dolu bir gençtim.
Asıl adı Ömer Okçu olan Hekimoğlu İsmail’in hayatı ve eserleri ile ilgili ayrıntılı bilgilerin yer aldığı öz geçmişi biyografya net den sizlerle paylaşıyoruz.
Mısır’da bir kent olan ve senaryo gereği adının bu şehirde yaşayan Abdullahın etkileyici hayat hikayesini konu alan bu roman yazıldığı tarihten günümüze yüzbinlerce baskı yapmış bir romandır.
Mısırın El Minye Şehri
Mısır’a ilk kez 1994 yılında gazeteci ve belgeselci olarak gittiğimde Nil nehri beni çok etkilemişti. O tarihde Kahire ve İskenderiye de belgesel çektim. Daha sonra Mısır’a bir kez de tv 5 televizyonunun organizasyonu İle gidip Süveyş kanalı üstünden Sina çölünü geçerek cansuyu yardım ekibinin Filistin’e tıbbi malzeme yardımının belgeselini çekmiştim.
Mısır’da en çok görmek istediğim Turi Sina dağı, Nil Nehri boyları İle El Mine şehri olmuştu.
Ben gidemesem de El Minye şehri ile ilgili Yeni Şafak gazetesinde yer alan haberi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Minyeli Abdullah'ın takdim yazısının bir bölümünde rahmetli Mustafa Polat şöyle demektedir: Hekimoğlu İsmail hadiseleri o derece objektif ele almıştır ki, belki pek çoğunda siz varsınız. Ya doğrudan doğruya yahut dolayısıyla ona vakıfsınız. Evet, bu Roman Minyeli Abdullah’ın değil 20. Asır müslümanlarının romanıdır.Senin romanıdır.Onu bu gözle bu niyetle oku. Hıçkırıklarına hakim olamadığın zaman Zalimlere buğz etmek için yerinde duramaz hale geldiğin an göreceksin ki Minyeli Abdullah da senin için yabancı olmaktan çıkmış ya sen onun, yahut da o senin yerine geçmiştir. Şimdiye kadar böyle bir roman daha yazılmamıştır.
Bu roman şu anda bile gençlerimizin ve hatta hepimizin ihtiyaçla ve iştiyakla okuyabileceği bir romandır.
Hekimoğlu İsmail Minyeli Abdullah Romanı ile ilgili ne diyor :
“Minyeli Abdullah’ı yazarken aslında dertlerimizi yazdım, inançlı insanların dünyasını ve yaşadıklarını…”
Sonra devam ediyor Hekimoğlu İsmail :
“O dönemde o günün şatlarına bağlı sıkıntılar vardı. İnsanlar İslâmî kitap okudukları için kolluk kuvvetleri tarafından karakola götürülüp nezarete atılıyorlardı mesela. Müslümanların içinde bulunduğu hali bir şekilde anlatmalıydım…”
Minyeli Abdullah Filmi
Minyeli Abdullah filmi , yönetmenliğini Yücel Çakmaklı'nın, senaristliğini Bülent Oran'ın üstlendiği ve Hekimoğlu İsmail'in aynı adlı romanından uyarlanan 1990 çıkışlı Türk filmidir. Filmin başrol oyuncuları Berhan Şimşek ve Perihan Savaş'tır.Filim büyük ilgi görmüş gişe rekorları kırmıştı.
Minyeli Abdullah Filmi’nin 1 ve 2. Bölümleri
...
HEKİMOĞLU İSMAİL
Asıl adı Ömer Okçu’dur. 1932 yılında Erzincan’da doğan Hekimoğlu İsmail, müstear adını Hekimoğlu lakabıyla tanınan dedesi İsmail Efendi’den aldı. Babası Fahri Efendi, Kazım Karabekir Paşa’nın ordusunda uzun yıllar askerlik yapmış ve İstiklâl Madalyası kazanmıştı. Annesi, Kemahlı Mahbube Hanım, bir Osmanlı hanımefendisiydi.Ömer Okçu, ilkokul birinci sınıfa giderken, 12 Aralık 1939 gecesi yaşanan büyük Erzincan depreminde göçük altında kaldı ve yaralı olarak kurtarıldı. Ağabeyi Hakkı ile kız kardeşi Bedriye’yi bu depremde kaybeden yazarımız, o kışı ailesi ile çadırda geçirmek zorunda kaldı. Ancak bir yıl sonra okuluna dönebilen Ömer Okçu, 1946’da ilkokulu, 1950’de ortaokulu çok zor şartlar altında bitirdi.Ortaokulu bitirdiğinde, yerde bulduğu gazete parçasında bir ilan gördü. Zırhlı Birlikler Okulu’na askeri öğrenci aranıyordu. Depremden sonra maddi sıkıntı içinde olan ailesine bir an önce destek olmak maksadıyla, astsubay olmaya karar verdi. Az bir harçlık ve bir tahta bavul dolusu peksimetle yola çıktı. Bu yolculuk, toplam 22 yıl sürecek askerlik hayatının da başlangıcıydı.1952’de Nihal Atsız’ın teşvikiyle bir yandan milliyetçi kitap ve dergileri, bir yandan da Batı klasiklerinin büyük bir bölümünü okudu. Sefiller ve Monte Cristo Kontu en çok etkilendiği kitaplar oldu. 1953’te Serdengeçti ve Büyük Doğu dergileriyle tanıştı. O güne kadar hiçbir dinî eğitim almayan ama dergilerde okuduğu İslami hayattan etkilenen Ömer Okçu, bu konuda araştırmalar yaptı. İlk işi Ömer Nasuhi Bilmen’in ilmihalini okuyup namaza başlamak oldu. Bu dönemde sık sık camilere gitti ve tanıştığı hocalara sorular sordu.
Yine aynı dönemde Said Nursi’nin dinî kitaplar yazdığını ve bu yüzden hapiste olduğunu öğrendi. Bundan çok etkilenip Risale-i Nurları okumaya ve anlamaya çalıştı.Necip Fazıl tarafından neşredilen Büyük Doğu dergilerini satın alıp otobüslere, vapurlara, trenlere bırakmaya başladı.1954’te kendi kendine Kur’an okumayı, Osmanlı Türkçesini ve yardımcı kitaplarla İngilizceyi öğrendi. Sık sık Sahaflar Çarşısı’na uğramaya başladı. Zaman zaman Zeyrek Camii’nde Mehmed Zahid Kotku Efendi’nin sohbetlerine katıldı.1956 Ağustos’unda Erzurum-Kandilli 6. Zırhlı Tugay’a tayini çıktı. Bu dönemde hafta sonları Mehmed Kırkıncı Hoca’nın, Erzurum Murat Paşa Camii’ndeki sohbetlerine katıldı.1958’in başlarında Tarihçe-i Hayat’ın basıldığını öğrendi ve bir grup arkadaşıyla birlikte Emirdağ’da Bediüzzaman’ı ziyaret etti.Tuzla Uçaksavar Okulu’nda katıldığı 6 aylık kursu başarıyla tamamlayan Ömer Okçu, Amerika’ya füze eğitimi almaya gitti.Amerika’dan Necip Fazıl’a yazdığı mektup Büyük Doğu’da yayınlanınca bu dergideki yazarlığı başlamış oldu.Türkiye’ye döndükten sonra 1959 yılında evlendi. Ümraniye’deki evinde geceleri gizli gizli Minyeli Abdullah romanını yazdı. Roman ilk defa 1965’te Babıali’de Sabah gazetesinde neşredildi.1967’de yayın hayatına başlayan İttihad gazetesinde “His ve Fikir” başlığıyla 1971’e kadar köşe yazıları yayımlandı.Hekimoğlu İsmail imzasıyla yayımlanan Minyeli Abdullah romanından dolayı evi arandı, pek çok defa sorgulandı. Bunca baskınlara, sorgulara rağmen yazmaktan vazgeçmedi. 1972 yılında ordudan emekli oldu.1972’te Yeni Asya gazetesinde makaleleri neşredildi.�1974’te İstanbul’da kurduğu Türdav Basım Yayın Ticaret Limited Şirketi’nde genel müdürlük yaptı.1976 yılının Ocak ayında Sur Dergisi’ni çıkardı. Dergide on farklı isimle yazılar yazdı. Aynı yıl Hizmet Vakfı’nın müdürlüğünü üstlendi; Risale-i Nurlar’ı bastırmaya başladı. Böylece Sözler Yayınevi kurulmuş oldu. Ardından “Tevafuklu Kur’an”ın ilk basımını gerçekleştirdi.Yurt içinde ve yurt dışında yüzlerce konferans verdi. 1982’de arkadaşlarıyla birlikte Timaş Yayınevi’ni kurdu.Minyeli Abdullah romanı 1989’da filme çekildi. Yücel Çakmaklı’nın yönettiği ve iki bölüm halinde gösterilen film, döneminin gişe rekorlarını kırdı.1992 yılında yayımlanan “Demek ki Öyle” başlıklı, imam hatip lisesi öğrencilerinin askeri okullara alınmasını savunduğu yazısından dolayı ağır ceza mahkemesinde yargılandı. Aynı yıl Bayrampaşa ve Şile Cezaevlerinde beş hapis yattı.1994’te Harran Üniversitesi Fahri Edebiyat Doktorası unvanına layık görüldüHekimoğlu İsmail, 3 Şubat 2002 Pazar günü Eyüp Sultan Camii’nde sabah namazı kılarken beyin kanaması geçirdi ve yoğun bakıma alındı. Dört buçuk ay sonra hastaneden evine taburcu edildi.Hastalık sonrası sol kolunu ve bacağını kullanmakta zorluk çeken Hekimoğlu İsmail, kitap çalışmalarına, köşe yazılarına kaldığı yerden devam etti.Menan Cinleri ismiyle yazdığı hikâye kitabı, tiyatroya uyarlandı. Tercüman Çocuk dergisinde yazdığı yazıları daha sonra çocuk kitabı olarak yayımlandı.(kaynak biyografi net)
