Vefa hatırlamak ve unutmamaktır. Baba tarafından Oğuz Türkleri’nin Çepni boyundan Giresun Tirebolu İlçesi Aslancık Köyü’nden, Anne tarafı Kocaeli Hereke’den Manav Türkmenleri’nden bir aileye mensup.
Haluk Dursun, Çepni Boyu ve Manav Türkmen Kültürü’nün tüm özelliklerini kendisinde toplamış bir ilim adamı, hoca.
İnsan oğlunun yetiştiği coğrafyanın, karakteri üzerinde büyük etkisi var. Haluk Hoca’nın yetişmesinde, Giresun Tirebolu İlçesi’nden nazlı nazlı akan Harşit Irmağı ve bir tabloyu andıran fındık bahçeleri ile yemyeşil Karadeniz Dağları’nın yüksekliği ve Karadeniz’in masmavi suları ve enginliği, Haluk Hoca’nın genlerine sinmiş, mayası ve hamurunun yoğrulmasında tesir etmiştir.
HALUK DURSUN’UN BABASI GEBZE’DE
Haluk Hoca’nın babası 1950’li yıllarda vatani görevini yapmak üzere, bugün Bilim, Teknoloji ve Sanayi Merkezi olan Kocaeli Gebze İlçesi’ndeki Topçu Kışlası’na, atalarımızın Peygamber Ocağı dediği askeri kışlaya gelir. Vatani görevini yaparken o yıllarda Gebze’ye bağlı nahiye merkezi olan Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Türk Sanayi Tarihi’nde çok önemli yeri olan, Dünya markası İpek Halının dokunduğu Hereke’ye yerleşip, Sümerbank Dokuma Sanayi’nde çalışmayı düşünmektedir.
Haluk Hoca’nın babası memleket dediği Giresun’a dönmemekte kararlıdır. Çünkü, baba memleketi fakir ve yoksul bir bölgedir. İş, aş ve ekmek yoktur. Üstelik Kafkas Cephesi Harşit Savunması’nda büyük yıkım görmüş, Rusların mezalimi ve işgalinde büyük dramlar yaşamış bir bölgedir.
Haluk Hoca’nın babası Kocaeli Gebze İlçesi’ne bağlı Hereke nahiyesindeki Sümerbank Dokuma Fabrikası’nda çalışırken, Hereke’nin yerlilerinden Osmanlı müderrisi bir ailenin kızı Şevkiye Hanım ile evlenir. 1957 yılında Haluk Dursun dünyaya gelir. O yıllar Hereke Sümerbank, halı ve kumaş dokumaları yapıldığı, dünyaca ünlü çavuş üzümü, kusursuz zeytin ve bir çok meyve ve sebzenin yetiştirilip satıldığı bir yerdir. Haluk Hoca’nın çocukluğu burada geçer. Bakkal çıraklığı, bağda ve bahçede çalışır. Sümerbank Taş Mektep’te ilkokula başlar. Yaz aylarında Hereke Kuran Kursu’nda dini eğitim alır.
Haluk Hoca’nın hayatının şekillenmesinde başta annesinin, babası Osmanlı müderrislerinden Hüsnü Hat Ustası Hafız Ahmet Efendi, hem Hereke ve hemde Hereke’de yaşanan yüksek ve çok kültürlü ortamı önemli rol oynar.
Haluk Hoca’nın çocukluğu tabiat ve okuma aşkı, Marmara Denizi’nin sakin ve serin suları ile bir tabloyu andıran Hereke’de böyle başlar. Hereke’nin dünya markası İpek halıları rengarenk Sümerbank kumaşları, tarihi Ulu Pınar’ı, asırlık Osmanlı Çınarları topraklarından bereket fışkıran bağ ve bahçeleri ortamında geçer.
Haluk Dursun’un tarih, kültür ve tabiat aşkı İşte böyle bir ortamda başlar.
HALUK DURSUN TÜRKİYE BİRİNCİSİ OLUR
Haluk Dursun, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yatılı lise sınavlarında büyük başarı gösterir ve Türkiye birincisi olarak Galatasaray Lisesi’nde yatılı olarak okumaya başlar.
Lise yıllarında, Haluk Dursun’un gençliği imparatorluklar şehri İstanbul’da geçer. Liseli genç Haluk, Galatasaray Kültürü ile yetişirken, bir taraftan da İstanbul Kültürü onu etkiler. İstanbul’da yaşama sanatını öğrenir, Fırsat buldukça, genç Haluk İstanbul’un her şeyini araştırıp, öğrenir. Tam bir İstanbul aşığı olur, İstanbul’u ve Osmanlı coğrafyasını gezer. İstanbul’da yaşama sanatı ve Nil’den Tuna’ya Osmanlı Coğrafyası kitaplarını bu duygu ve düşüncelerle kaleme alır, yazar.
İSTANBUL’DAN OSMANLI COĞRAFYASI’NA HALUK HOCA İLE 20 YIL
Tarihler 1999…
Osmanlı’nın kuruluşunun 700.yıl dönümü dolayısı ile o yıllarda Avrupa Türk İslam Birliği başkanı olan Musa Serdar Çelebi Bey’den Devri Alem Belgesel Program Yapımcısı olarak bir davet aldım.
Almanya, Fransa ve İsviçre’de Osmanlı’nın 700. yıl dönümü dolayısı ile ATİB tarafından düzenlenecek panel ve konferanslarda Osmanlı Coğrafyası’nda Devri Alem adı ile belgesel gösterimi yapıp konferans vereceğim aynı toplantılarda. O dönem Doç. Dr. olan Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Haluk Dursun’da davetliydi.
Haluk Hoca ile ilk kez Atatürk Havalimanı’nda yüz yüze görüşüp Almanya, Fransa ve İsviçre’de birlikte konuşma yaptık, aynı odayı paylaştık. Alman Dağları’ndan doğan Tuna Nehri’nin kaynağından birlikte su içtik.
Haluk Hoca ile, elim bir trafik kazası sonucu vefat ettiği 18 Ağustos 2019’a kadar, 20 yıl boyunca birlikte birçok yurt içi ve yurt dışı gezisinde birlikte olduk. Resmî ve özel toplantılarda buluşup konuştuk.
HALUK HOCA İLE SON GÖRÜŞMEMİZ
Yaz ve kış, Yörüklerin dağda yaşadığı tek yer Gebze Sığırlık Merası’ndaki son Yörük Obası ile ilgili yazılar yazıp, araştırmalar yaparak bu bölgeyi kültürümüze kazandırmak istiyorum.
Son olarak yüz yüze görüşmemiz Haluk Hoca’nın Hereke’den çocukluk ve gençlik arkadaşı olan, dönemin Başbakan Yardımcısı Fikri Işık’ın Ankara Çankaya Köşkü’ndeki makam odasında oldu.
Haluk Dursun’la Başbakan Yardımcısı Fikri Işık’ın daveti ile bir araya gelerek, son Yörük Obası Gebze Sığırlık Merası’nda, Yörük Obası’nın canlandırılması, Türk Kültürü’ne kazandırılması ile ilgili proje üzerinde konuştuk. Fikir alışverişinde bulunduk. Fikri Işık’ın makam odasında birlikte yemek yedikten sonra, Dünya markası Hereke İpek Halısı’nın yeniden canlandırılması, Kocaeli’ye Bilim, Teknoloji ve Sanayi Tarihi Müzesi kurulması ile ilgili Kültür Bakanlığı’nın çalışma yapması gerektiğini kendisine söyledim. Bu konuları görüşmek üzere vedalaştık ama tekrar bir araya gelemedik. Son Yörük Obası Projesi’de hayata geçemedi. Kültür ve medeniyet tarihimizde çok önemli yeri olan Kocaeli, Gebze, Hereke Bölgesi ile Giresun Tirebolu ve Kafkas Cephesi’nin son siperleri Haluk Hoca’nın baba memleketi Kültür Bakanlığı’nda hak ettiği hizmeti maalesef tam olarak alamadı.
Keşke Haluk Hoca baba memleketi Giresun ile dünyaya geldiği ana memleketi Kocaeli Bölgesi ile ilgili tarih ve kültür araştırmaları yapıp, kitaplar yazıp, araştırmalar yapsaydı.
KAFKAS CEPHESİ’NDEN KURTULUŞ SAVAŞI’NA
Haluk Dursun Hoca ile zaman zaman telefonla görüşüp, yaptığım tarih ve kültür araştırmaları ile ilgili bilgi verip, o bölgelere ilgi göstermesini sahip çıkmasını istiyordum.
Haluk Hoca’nın baba memleketi Giresun Tirebolu ile Güce arasındaki Şaban Kalesi, Kafkas Cephesi’nde çok önemli görev üstlenir. Bölgede çok sayıda şehit mezarı ve Kafkas Cephesi siperleri bulunmakta. Şaban Kalesi’nin tarihi milli park ilan edilmesi ile ilgili Güce Belediye Başkanı değerli arkadaşım Aytekin Boduroğlu ile birlikte çalışmalar yapıp, paneller düzenleyip belgesel çekerek tarihi milli parka ilan edilmesini sağladık.
Tarihi Kale’nin yolu çok kötü ve bozuktu. Şaban Kalesi’nin yolunu, Kültür ve Turizm Bakanlığı müsteşarlığında Haluk Hoca’nın özel gayretleri ile beton yol haline getirildi. Güce Belediye başkanı Aytekin Boduroğlu’da bu hizmetin altında kalmayarak, Haluk Hoca’nın Gelevara Deresi kenarında nasıl vefat ettiğini ve neden buraya defin edildiğini bilemediğimiz, dedesinin mezarını koruyup, etrafını çevirerek Haluk Dursun’u bölgeye davet edip, dedesinin mezarını birlikte ziyaret edip Fatiha okumuşlar.
HEREKE’DEN ERCİŞ’E 62 YILLIK ÖMÜR
Ömür dediğin şey nedir ki
Bir varmış, bir yokmuş
İnsan fani, dünya yalan
Baki kalan gök kubbede
Eser ve hizmetlerle hoş sedalar bırakmak
1957 yılında, Haluk Hoca’nın hayat serüvenine baba memleketi hem Giresun Tirebolu’da hem de doğum yeri Kocaeli Gebze Hereke’den hemşerisi olan Araştırmacı Gazeteci ve Belgeselci olarak Türk Dünyası Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Sayın Menderes Demir Bey’e, Haluk Hoca’ya armağan edilen onur ödülü de verilecek. Türk Dünyası 3. Belgesel Film Festivali Kitabı kültür hizmeti olan Haluk Dursun için hazırlanan kitapta, TDGF Genel Başkan Yardımcısı olarak bizimde bir yazı yazmamızı istedi.
Hemşerisi ve Arkadaşı olarak kaleme aldığım “Haluk Hocanın Hayat Serüveni” yazımı Haluk Dursun’un elim bir trafik kazası sonucu vefat ettiği, Van’ın Erciş İlçesi Bayramlı Köyü yakınlarında kazanın olduğu yerde nokta koyarken, Haluk Hoca’yı tanıdığım, birlikte bir çok toplantıda bulunup yurt içi ve yurt dışı seyahatine katıldığım 20 yıllık süre gözümün önünden bir sinema şeridi gibi geçiyor.
Haluk Dursun’un hayatına mal olan elim trafik kazası ve kazanın olduğu yerde yaptığım araştırma ve belgesel çekimi aklıma bir çok şey getiriyor.
Haluk Hoca’nın hayat serüveni ile ilgili yazılacak çok şey var.
Bu yazıyı Haluk Hoca’nın son kitabı, “ Hereke’den Çıktım Yola İncir Çekirdeği” Kitabını okuyarak gazetecilik ve belgeselcilik yaptığım bir zamanlar Hereke’nin bağlı olduğu Gebze’den yola çıkıp, kaleme aldım.
Haluk Hoca, trafik kazasında vefat ettikten sonra ilk kez baba memleketi Tirebolu Arslancık Köyü Kirazlık Mahallesi’ne geldim. Köy girişinde elma pekmezi pişiren teyzeler bizi karşıladı. Köylüleri rehberlik etti. Baba evinin temel taşlarının olduğu mahalleye çıktık, akrabaları ve yakınları İle konuşup, İKTAV Belgesel Yayıncılık www.iktav.com olarak araştırma yapıp belgesel çektik.
Van Erciş Bayramlı Köyü’nde Haluk Hoca’nın vefat ettiği, trafik kazasının olduğu yerde de araştırmalar yapıp belgesel çekimlerimizi tamamladık.
Haluk Hoca ile ilgili belgesel çekimleri yaparken Haluk Hoca gibi bir başka Giresunlu kültür adamı, TRT’nin Tarih ve Kültür Belgeselcisi 49 yaşında vefat eden Giresunlu hemşerim Servet Somuncuoğlu’nu da hatırlayıp Fatiha okudum.
Haluk Dursun ve Servet Somuncuoğlu’nun şahsında Giresun’un Espiye ilçesi, büyük çevre katliamının yaşandığı Kızılkaya Maden Dağları’na ev sahipliği yapan, dünyaya geldiğim çocukluk yıllarımın geçtiği Tarihi Bayramoğlu nahiyesi, bugünkü Soğukpınar Beldesi’nden
kültür, medeniyet ve gönül coğrafyamızı bizlere tanıtıp sevdiren, tarih ve kültür adamlarını saygı minnet ve şükranla anıyor, ebediyetle intikal edenlere Yüce Allah cc rahmet niyaz ediyorum.