İflah olmaz kahramanımız Stero Seyfi tekrardan karşımızda! Stero Seyfi’nin “Kelektika Yıldız Savaşları” ismini taşıyan ikinci cildi, “Stero Seyfi 1: Amerika'nın Yolları Taştan”ın aksine tek bir bölümden oluşuyor. Ama bu sizi endişelendirmesin! Zira bu 105 sayfalık kısa uzay macerasının, yaratıcı yan karakterleri, iğneleyici esprileri, politik göndermeleri, sinematografik hikâyesi ve vurucu etkiye sahip sürpriz sonuyla fazlasıyla doyurucu olduğunu söylemeliyiz.
 
Türk’ün Uzayla İmtihanı
 
Çizgi romanın başında yine yaşlı Seyfi’yi oğluyla sohbet ederken buluyoruz. Babasının Amerika maceralarını dinleyip etkilenen oğlu, şimdi de babasının -ilk cildin sonunda- vaat ettiği uzay macerasını dinlemek için sabırsızlıkla bekliyor. Tabii ki sabırsızlanan bir tek o değil. Biz de sayfaları çevirirken en az onun kadar sabırsızlanıyoruz. Sonuçta bu sefer ki macera kıtalar arasında yolculuk etmiş olan Seyfi’yi bile aşıyor. Zira Seyfi, uzaya gidiyor!
 
Bir “Holivud” Klişesi
 
Stero Seyfi’nin Temmuz 2016’da basılan ikinci kitabı “Stero Seyfi 2: Kelektika Yıldız Savaşları”, “Star Wars” filmlerine atıfta bulunan ismiyle dikkat çekse de bu sadece hoş bir isim oyunundan ibaret. Zira Gündüz, hikâyenin göbeğine bir “Holivud” klişesi olan Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Birliği arasındaki çekişmeyi yerleştirerek, belki de şimdiye kadar yazılmış en başarılı Soğuk Savaş parodisine imza atıyor.
 
Kelektika Gezegenine Yolculuk
 
Hem bir Hint fakirinin görünüşüne hem de bir kapitalistin zekâsına sahip olan Klober’in daha çok para kazanma hırsıyla Seyfi’yi de sürüklediği “Yıldız Savaşları” projesi, sonunda Amerikalıların peşinden Rusları da Kelektika Gezegeni’ne gelmeye zorluyor. Böylece birçok yan karakter de hikâyeye dâhil oluyor. Aslında bu bir yandan olumlu sonuçlar doğururken bir yandan da olumsuzlukları peşi sıra getiriyor. Amerika tarafında “General”, “Profesör Martin” ve “Gazeteci Jane”; Rusya tarafında ise “Albay”, “Teğmen Boris” ve “Aşçı Igor” gibi karakterler hiçte öyle yüzeysellikleri ile rahatsız eden karton karakterler değiller. Gündüz, bu karakterleri az sayfada başarılı bir şekilde geliştirdiği gibi, hepsini belli bir denge gözeterek ve hikâyeye katkı sağlayacak şekilde kullanmasını da biliyor. Ama öte yandan tüm bu karakterleri layıkıyla kullanma çabası, bu macerayı “bir Stero Seyfi macerası” olmaktan çıkarıyor. Gözlerimin çoğu kez ilk ciltteki Seyfi’yi aradığını itiraf etmeliyim.
 
Her Macerada Olgunlaşan Bir Kahraman
 
Her ne kadar bu ciltte, Stero Seyfi bir kahraman olarak biraz zayıf kalsa da yaşadığı maceralarla birlikte onun olgunlaştığını gözlemleyebiliyoruz. Klober’in onun eksik yanlarını tamamlamasını ve bu iki karakterin zıtlığından doğan uyumu her sayfada daha iyi tahlil ediyoruz. Bununla birlikte “Stero Seyfi 2: Kelektika Yıldız Savaşları”, Stero Seyfi’nin maceralarının hem çizim hem de mizah anlayışı olarak daha da geliştiğini kanıtlıyor ve bir sonraki macerayı iple çekmemize sebep oluyor. Ama bu ciltte Gündüz’ün sadece detaycı çizimlerini ve başarılı mizah anlayışını değil senaryo yazma konusundaki maharetlerini de görüyoruz. Başından sonuna büyük bir tutarlılıkta ilerleyen ana hikâye, yan hikâyelerle desteklenirken adeta bir filmin etkisindeymişiz gibi kareler arasında ilerliyoruz. 
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981