Bayramlar,  Bayramlarımız,   Dini ve milli bayramlarımız… 
Coşku, huzur ve mutluğun sembolü olan bayramlar. 
Bayram, mutluluktuk ve sevinçtir. 
Bayram; vefadır, hatırlamaktır. 
Bayram, sevgi ve saygıdır. 
Bayram; umuttur, gelecektir. 
Bayram, müjde ve sevindirmektir. 

Milli ve manevi kültürümüzün temel taşı bayramlarda,  Korona vebası salgını da olsa, Sağlık için evde kalsak da,  Sağlığımız için sokağa çıkamasak da, Coşku ve sevinci, aile fertlerimizle biraz buruk olsa da yaşayacağız. Bu günler geçmesini ve yine o bayram coşkusunu yaşamayı ümit ediyorum. Bayram deyince çocukluk yıllarımız, gözlerimizin önüne gelmekte. Çocukluk yıllarında yaşadığımız ilk bayramlar, silik bir resim gibi hatırladığımız mutlu çocukluk günlerimiz… Heyecandan uyuyamadığımız bayram geceleri… Sabah erkenden büyüklerimizle birlikte bayram namazına gittiğimiz o günler… Artık hepsi mazi oldu, çok gerilerde kaldı. O çocukluk yıllarımızdaki bayram hazırlıkları… Bir ay önceden kendimizi bayrama hazırladığımız günler… O günlerde yaşadığımız coşkuyu, heyecanı, sevinci bu günlerde yaşamak mümkün değil. Arife gecesi mısır unundan yapılan helvalar, sabah erkenden bayram namazına gittiğimiz günler… Namazdan sonra babam elimden tutarak mezarlıkta atalarımızın kabirleri başında okuduğumuz Fatihalar… Sonra da ev ev gezerek yediğimiz bayram yemekleri, ardından okuduğumuz aşrı şerifler… Ağaçlara kurulan salıncaklarda sallandığımız o tatlı günler, sanki bir rüya gibi. Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer dedirtiyor...

RAMAZAN’A VEDA EDİYORUZ
Korona virüsünün dünyayı esir aldığı, adeta Üçüncü Dünya Savaşı verdiğimiz 2020 yılı bahar aylarına gelen Ramazan’ı korona vebasına rağmen doya doya yaşamaya çalıştık.  Korona günlerinde, evlerimizde Ramazan Bayramı’nı coşku ile karşılamaya hazırlanırken Şehr-i Ramazan’a veda etmenin hüznü ile bir arada yaşıyoruz. Ramazan kültünü doya doya yaşamaya çalışalım. Korona vebasına meydan okuyarak, moralimizi bozmayalım.  Koronaya rağmen gündüz oruçlar tutuldu, geceleri sahura kalkıldı, akşamları iftarlarımızı evlerimizde açıp teravihleri evde kıldık, moralimizi bozmadık ve bozmayacağız. Ramazan’ın en güzel tarafı; imkânlarımız ölçüsünde fakirlere yardım edip, muhtaçları hatırladık, manevi değerlerimizi pekiştirerek ibadetlerimizi yerine getirdik. Özetlemek gerekirse, Ramazan’da maddi, manevi huzur ve mutluluğu bir arada yaşadık.

Bayram Kelimesi ve Tarihi 
Ansiklopedik bilgilerde bayram kelimesi ile ilgili şu bilgiler yer almakta; Ünlü Türk Dil Bilgini Kâşgarlı Mahmud’un tespitine göre ‘bayram’ kelimesinin aslı Farsça beẕrem / beẕrâm olup “sevinç ve eğlence günü” demektir ve beyrem / bayram telaffuzu Oğuz Türkleri’ne aittir, demekte. Bazı tarihi sözlüklerde beẕrâm imlâsıyla aldığı ve “çok neşeli yer” şeklinde açıklanmakta Farsça’ya Eski Türkçe’den geçtiğini söylenmekte.  Bayram kelimesinin etimolojisi yapılamamış, hangi dilden geldiği ve tam anlamı bulunamamıştır.  Bayram kelimesinin, aslının Farsça olması ve beẕ(m)râm şeklinde tahlil edilmesi muhtemel görünmektedir. Bu takdirde beẕrâmın, yiyip içme, konuşup eğlenme kelimesinin birleştirilmesi sonucu elde edilmiş, “neşeyle konuşup eğlenme, yiyip içme meclisi” anlamında bir birleşik isim olduğu kabul edilebilir. Bayram kelimesinin Arapça’sı, sözlüklerde “âdet halini alan sevinç ve keder; bir araya toplanma günü” anlamlarıyla karşılanan îddir. Bu kelimenin aslının ise ʿıvd tekrar dönmek” anlamını taşıdığı bilinmekte.

Eski Türkler’de Bayram
Ünlü tarihçilerimizden merhum Osman Turan, Kâşgarlı Mahmud’un bayram kelimesini açıklarken, “İslâm’dan önce Türkler’in îd günü yok idi” demesini haklı olarak, “İslâmî bayramları yoktu” şeklinde anlamakta ve elde yeterince yazılı belge bulunmamasına rağmen Türkler’in İslâmiyet öncesinde birçok bayramlarının mevcut olduğunu söyleyerek bunlara dair çeşitli bilgiler vermektedir. Bu bilgiler arasında, Hunlar’ın devlet büyüklerinin her yılın başında hükümdarın karargâhında toplanarak yer ve gök tanrılarına kurban kestikleri, beşinci ayda da Ötüken’e yakın bir yerde yine kurban kesildiği ve büyük törenler tertip edildiği yer almaktadır. Her bakımdan Hunlar’ın devamı sayılabilecek olan Göktürkler’de de halkın beşinci ayın ilk yarısında Gök Tanrı’ya ve yerin ruhlarına kurban keserek büyük bir bayram yaptıkları bilinmektedir. Ayrıca Çin kaynaklarından, Göktürk asilzadelerinin Ötüken’de atalarının çıktığına inandıkları mağaraya giderek takdis merasimi yaptıkları öğrenilmektedir. Dede Korkut Kitabı’nda anlatılan Bayındır Han’ın yıllık toyları da birer özel bayram olarak kabul edilebilir (TDY İslam Ansıklopedisi) Süleymaniye'de Bayram Sabahı  2020 yılında Ramazan Bayramı’nı, korona günlerinde buruk olarak kutlayacağız. Siz değerli okuyucularımın, Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyor, Yahya Kemal’in ‘Süleymaniye’de Bayram Sabahı’ şiirinden bir bölümle Ramazan Bayramı coşkusunun bayram tadında geçmesini ve her gününüzün bayram olmasını diliyorum.

Süleymaniye’de Bayram Sabahı 
Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede Bir mehabetli sabah oldu Süleymaniye`de Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati, Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan, Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan. Gecenin bitmege yüz tuttugu andan beridir, Duyulan gökte kanad, yerde ayak sesleridir. Bir geliş var!.. Ne mübarek, ne garib alem bu!.. Hava boydan boya binlerce hayaletle dolu... Her ufuktan bu geliş eski seferlerdendir; O seferlerle açılmış nice yerlerdendir. Bu sükunette karıştıkça karanlıkla ışık Yürüyor, durmadan, insan ve hayalet karışık; Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya, Giriyor, birbiri ardınca, ilahi yapıya.
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981