Çok değerli okuyucularım, merhaba.
Bugün sizlerle yüce kitabımız hakkında etkileşeceğiz.Öyle bir kitap ki okudukça size kendini açan, sizi sevda denizinde yüzdüren aşk denizinde yelken açtıran ve sayısız hikmetlerini size bahşeden bir kitap.
Bir düşünsenize!
Teknolojik aracı yapan üretici bir kullanma kılavuzu da veriyor. Bu aracı buna göre kullan diyor değil mi?
Bizi hiç yoktan var eden Yüce Allah’ta, “Böyle yaşayacaksınız” diye Kur’an-ı Kerim’i göndermiş, örnek vermiş. Kurallar koymuş, kitabımı oku ve oku da buna göre yaşayın demiş biz kullarına.
Şayet O’nun sözlerine uyarak, O’na göre yaşarsak başarılı olmama ihtimalimiz yok.
Sizce de öyle değil mi?
Peki, buna karşılık bizim inadımız neye, gücümüz ne?
Kime büyüklük taslıyoruz?
Biz kimiz? Aciz bir kuluz.
Dikkat dikkat. Tüm insanlığın dikkatine!
Kur’an-ı Kerim her şeyin anası, özü, esası, anayasası.
Her şey onda var.
Bu herkes için bir uyarıdır.
“Gerçek ve kesin bilgi Kuran-ı Kerim’dedir.”
Bunu kim söylüyor? Yüce Allah Hakka Suresi 51.ayetinde söylüyor.
İşte okuyun lütfen, bakın:
► “Şüphesiz Kur’an, gerçek kesin bilgidir.”
Üstelik bu kitap zor ve anlaşılmaz değildir.
Buna aykırı olan tüm söylentiler tamamen bir şehir efsanesidir. Herhalde bu tip söylentiler insanları Kur’an-ı Kerim’den uzaklaştırmak üzere uydurulmuştur. Uydurulmuştur diyorum, zira Allah Kur’an-ı Kerim’de (……insanlara her türlü misali değişik şekillerde açıkladık) diye biz kullarına belirtiyor.
Çünkü gerçekten uzaklaşıp yalan dünyaya insanı sarmak istiyorlar.
Günlük yaşantınızda hepiniz görüyorsunuz. Yalanın alıcısı, taliplisi ne kadar da çok değil mi?
Bazı insanlar her duyduğuna her yazılana her yalana ne kadarda kolaylıkla sarılabiliyorlar.
Biz bu kadar önemli bir konuda aklını kullanabilenler ile konuşalım.
Kur’an sözleri sadece ve sadece Allah’ın sözleridir.
Üstelik onun sözleri korunmuş sözlerdir.
Bu nedenle sakın Kitabı (Kur’an-ı Kerim’i) bir kenara bırakmayın.
Okuyun, okuyun, okuyun.
Bunda şüphe yok. O zaman “Şüphe olmayana sıkıca sarılın.”
Kur’an aydınlıktır, aydınlanmadır. Onu öğreten Rahman’dır.
Dinin temeli, esası kaynağı budur.
Zaten Rabbimiz bizleri bu kitaptan sorumlu tuttuğunu açık seçik ayetlerinde belirtiyor.
Bu açık ve seçik pozisyondan kaçmak için bin bir türlü bahane üretenlere hatırlatalım ki kaçacak delik yoktur!
Hiç kendinizi kasmayın ve yormayın. Fıtratınıza aykırı davranışlara yönelmeyin.
Peki ne yapmalıyız?
Yapacak şey çok basit:
“Kur’an-ı Kerim’i okumalıyız ve hayatımızı ona göre kurgulamalıyız.”
Yaşam bir nefes gibi solup gidecek, bir anda bakmışsınız hiç beklemediğiniz anda son nefese gelmişsiniz.
İşte o zaman çok geç!
Bir şarkıda ifade edildiği gibi “Boşa geçmiş ömre yaşam denir mi?”
Bu dünyaya geliş amacına uygun bir şey yapmadan ömrünü tükettiysen vay haline. Hem de ne vay vay!
Halbuki Allah bize akıl verdi. Zaten Allah’ın Zümer Suresi’nde bildirdiğinden anlaşıldığı gibi “Müminler akıllarını bir baskı altında olmaksızın serbestçe kullananlardır.”
Okudukça görüyorsunuz ki yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de olmuş ve olacak her şeyin bilgisi mevcuttur.
Kitabın tanımı ve indirilmesi içeriği hakkında bilgi veren bazı ayetlere bir bakalım:
► “Şüphesiz o Zikr’i (Kur’an’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.” (Hicr Suresi 9.Ayet)
► “Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.” (Bakara Suresi 2.Ayet) 
► “Biz onu, Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar diye hiçbir eğriliği bulunmayan Arapça bir Kur’an olarak indirdik.” (Zümer Suresi 28.Ayet)
► “İşte bu (Kur’an) bir hidayettir. Rablerinin ayetlerini inkâr edenlere ise elem dolu çok kötü bir azap vardır.” (Câsiye Suresi 11.Ayet)
► “Şüphesiz Kur’an, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir öğüttür.” (Hâkka Suresi 48.Ayet)
► “Şüphesiz bu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüt ve bir şereftir, ondan hesaba çekileceksiniz.” (Zuhruf Suresi 44.Ayet)
► “O (Kur’an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş’ın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail’in) getirdiği sözdür.”
(Tekvîr Suresi 19, 20 ve 21.Ayetler)
► “Şüphesiz o Kur’an, hak ile batılı ayırt eden bir sözdür.” (Târık Suresi 13.Ayet)
► “Bu Kur’an; kendisiyle uyarılsınlar, Allah’ın ancak tek ilâh olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara bir bildiridir.” (İbrahim Suresi 52. Ayet)
► “De ki: “Her kim Cebrail’e düşman ise, bilsin ki o, Allah’ın izni ile Kur’an’ı; önceki kitapları doğrulayıcı, müminler için de bir hidayet rehberi ve müjde verici olarak senin kalbine indirmiştir.” (Bakara Suresi 97.Ayet) 
► “Eğer biz, bu Kur’an’ı bir dağa indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan başını eğerek parça parça olmuş görürdün. İşte misaller! Biz onları insanlara düşünsünler diye veriyoruz.” (Haşr Suresi 21.Ayet)
► “Andolsun, biz sana apaçık ayetler indirdik. Bunları ancak fasıklar (Sapkın, günah işleyen ve Allah'ın emirlerini tanımayanlar) inkâr eder.” (Bakara Suresi, 99.Ayet)
► “Andolsun, öğüt alsınlar diye biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü misali verdik.” (Zümer Suresi 27.Ayet)
► “Bu (Kur’an) da bizim indirdiğimiz bereket kaynağı bir kitaptır. Artık ona uyun ve Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” (En’âm Suresi 155. Ayet)
► “Sana Kur’an’ı okutacağız ve sen onu unutmayacaksın.” (A’lâ Suresi 6.Ayet)
► “(Ey Muhammed!) Sana da o Kitab’ı (Kur’an’ı) hak, önündeki kitapları doğrulayıcı, onları gözetici olarak indirdik. Artık, Allah’ın indirdiği ile aralarında hükmet ve sana gelen haktan ayrılıp da onların arzularına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol koyduk. Eğer Allah dileseydi, elbette sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat verdiği şeylerde sizi imtihan etmek için ümmetlere ayırdı. Öyle ise iyiliklerde yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman anlaşmazlığa düşmüş olduğunuz şeyleri size bildirecektir.” (Mâide Suresi 48.Ayet)
► “Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. Biz Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler.”
(En’âm Suresi 38. Ayet)
► “Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlara her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Yine de insanların çoğu ancak inkârda direttiler.” (İsrâ Suresi 89.Ayet)
 
Allah bize Kur’an-ı Kerim’i kolaylaştırdığını Kamer Suresi’nin aşağıdaki 32. ayetinde tekrar ederek düşünüp öğüt alınması için bunun önemini ne de güzel vurguluyor. 
► “Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?”
 
Evet, yukarıda belirtmiştik ki; çok açık seçik ayette (Zuhruf Suresi 44.Ayet) Kur’an dan hesaba çekileceğiz.
Peki o zaman biz ne yapıyoruz? Kur’an da Allah’ın emirlerine uyuyor muyuz?
Uymuyorsak neye güveniyoruz?
 
Şimdi Kitaba uyulması yönünde tavsiye ayetlerine de bir bakalım:
► “Rabbinizden size indirilene uyun. Onu bırakıp başka dostlara uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!”
(A’râf Suresi 3.Ayet)
► “Kur’an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin.” (A’râf Suresi 204.Ayet)
► “Gerçekten bu Kur’an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan müminler için büyük bir mükâfat olduğunu ve ahirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler.” (İsrâ Suresi 9. ve 10.Ayetler)
► “De ki: “Ona ister inanın ister inanmayın. Şüphesiz, daha önce kendilerine ilim verilenler, Kur’an kendilerine okunduğunda derhal yüzüstü secdeye kapanırlar.”                                      (İsrâ Suresi 107.Ayet)
 
Kur’an’a uymayanlara, inkarcılara şüphe edenlere ikazlar dan bazı ayetleri hatırlatalım:
► “Eğer kulumuza (Muhammed’e) indirdiğimiz (Kur’an) hakkında şüphede iseniz, haydin onun benzeri bir sure getirin ve eğer doğru söyleyenler iseniz, Allah’tan başka şahitlerinizi çağırın (ve bunu ispat edin).” (Bakara Suresi 23.ayet)
► “Eğer, yapamazsanız -ki hiçbir zaman yapamayacaksınız- o hâlde yakıtı insanlarla taşlar olan ateşten sakının. O ateş kâfirler için hazırlanmıştır.” (Bakara Suresi 24.Ayet)
► “İnkâr edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar cehennemliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.” (Bakara Suresi 39.Ayet) 
► “Allah’ın indirdiği kitaptan bir kısmını gizleyip onu az bir bedel ile değişenler (var ya); işte onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. Kıyamet günü Allah, onlarla ne konuşacak ne de onları arıtacaktır. Onlar için elem dolu bir azap vardır.” (Bakara Suresi 174.Ayet) 
► “Ayetlerimizden bir şey öğrenince onu alaya alır. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır!” (Câsiye Suresi 9.Ayet)
► “Ayetlerimizi inkâr edenler ise; kötülüğe batmış kimselerdir.” (Beled Suresi 19.Ayet)
► “Ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, biz onları bilemeyecekleri bir yerden yavaş yavaş felakete götüreceğiz.” (A’râf Suresi 182.Ayet)
 
Teorik olarak hep yüzde 99’u Müslüman olduğu lanse edilen ülkemizde, son olarak yapılan araştırmalarda Kur’an-ı Kerim’i anlayarak okuma oranı yüzde beş (%5) civarında görünüyor.
Yanlış duymadınız, ne kadar acı değil mi?
Bu bile başlı başına başımızı taşlara duvarlara vurmamız için yeterli bir sebep değil mi?
Kitap’tan, Allah’ın kanunlarından, emirlerinden, yasaklarından bihaber bir toplum. Kulaktan duyduğu ile giden bir toplum. Okumayan, aklını işletmeyen bir toplum.
Okumaz, ama saatlerce gereksiz dizileri, saçma sapan programları izler, lak lak eder, zamanı heba eder.
Yaşam süremiz Allah tarafından herkese sınırlı verilmiştir. Üstelik biz sınırı da bilmiyoruz. Yani elimizdeki ömür sermayesi ne kadar haberimiz yok. Şu anda da bitecek olabilir.
Hani “Yarına çıkmaya senedin mi var” sözünü sıkça kullanırız ama iş uygulamaya gelince sanki kendimizi dünyaya kazık çakacak zannederiz.
Ama mübareklerin tümü yazar. Hepsi de eline telefonu alınca sosyal medyada oraya buraya yorum yazar, tweet atar.
Yani herkes o alemde ulema kesilir.
Bir yalan haberin peşine düşer, ona da inanır. Yorumlar babam yorumlar.
Buradan bakınca hiç zaman sorunu yoktur. Ama, kendisine sorsan hiç zamanı yoktur.
Acı ama gerçek bu.
Peki, ne kadar okuyoruz?
Son araştırmalara göre Türkiye % 0.1 (Binde bir) okuma oranıyla dünyada maalesef son sıralarda yer alıyor.
Okuma alışkanlığında ise dünyada 86. sırada görünüyoruz.
Okuyanların da yüzde 65'i aşk, yüzde 24'ü siyasi, yüzde 13'ü düşünce, yüzde 7'si kişisel gelişim kitapları okuyormuş.
Şimdi bunu duyunca acımız daha da katlandı değil mi?
Bir düşünün!
Kur’an size yukarıdaki ayetlerde görüleceği üzere; “Bende en ufak bir hata yoktur, tereddüt veya kuşku duyacağınız bir bilgi yoktur. Ben hayatınızın bir kılavuzu, bir yol göstericisiyim” diyor.
O halde fani dünyanın fani işlerine zaman ayırdığımızdan bir kısmını Kur’an-ı Kerim okumaya onu idrak edip yaşamaya ayıracağız.
Hiç kimseyi suçlamadan, kimseden bir şey beklemeden, yok efendim eğitim şöyle olsun, yok efendim böyle olsun demeden.
Söyledikleriniz düşünceleriniz doğru olsa da bunlar sizi bunlar sadece mazerete ve yalana götürür. Halbuki siz okuma yazma biliyorsanız bundan sonra gerçeği yalnızca gerçeği öğrenmeniz ve ona uygun yaşamak için Kur’an var.
Aracıya, konuya komşuya ihtiyacınız yok. Yapabilirsiniz.
Okumaktan korkmayın.
Arılar gibi aydınlığa gidin. Sinekler gibi karanlığa gitmeyin.
Kendinizi hak yoluna, Allah’ın ve Kur’an’ın aydınlık yoluna adayın.
Unutmayın! Asalaklar karanlığa, adanmışlar aydınlığa koşar.
Kur’an-ı Kerim için siz okurlarıma son olarak “Okumayınız Çarpılırsınız!” kitabım için yazdığım şu dizelerimle duygularımı aktarmak istiyorum:
 
KUR’AN-I KERİM
 
Hiçbir şeyi okumadım O’ndan daha güzel,
Hiçbir şeyleri dinlemedim O’ndan daha özel,
Hiçbir şeyi hissetmedim O’ndan daha mükemmel,
Hiçbir şeyi alamam kitabıma O’ndan daha temel,
Hiçbir şey yazılmamış dünyada O’ndan daha reel,
Hiçbir şey inan değil O’na sevgime engel,
O’nun için her şeye hazırım, ödenir gereken her bedel,
Yoktu dünyamda böyle büyük bir servet O’ndan evvel.
 
 
Nedret Demir/Yazar
 
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981