Başkalarından bekliyoruz. Sevilmeyi başkalarından.Beğenilmeyi başkalarından.Takdir edilmeyi başkalarından.Mutlu edilmeyi başkalarından bekliyoruz.Hep bana, hep bize istiyoruz.Bize imrenilsin.Bize gelinsin.Bize çiçek alınsın.Bize sürpriz yapılsın. İlk adımı kızlar atmaz tezini katmerledik bütün ilişkilerimize uyguluyoruz.Aile ilişkilerimizde, arkadaşlık ilişkilerimizde, iş ilişkilerimizde kısaca bütün ikili ilişkilerimizde ilgi, kıymet karşıdan gelsin istiyoruz.
İnsanlar birbirlerinin düğünlerine en iyi ihtimalle üzerinde hakkı kalmasın diye katılıyor.Doğum günleri “o da benimkini şöyle kutlamıştı” kısaslarından geçerek kutlanıyor.Cenazede, hastalıkta bile muhattabın o zamana kadarki ilişki sicili bir gözden geçirilerek, baş sağlığı ya da geçmiş olsun gibi dilekler iletiliyor.
Ev görmelerine giderken alınacak hediyeyi kişinin bütçesi değil karşı tarafın, en son bu tip bir ziyarette getirdiği hediye belirliyor.
İnsan ilişkilerinde tek yön verici hisler olmalıyken, düzen bizi hislerimizle değil, hesaplarımızla yürüttüğümüz ilişkilere itti.
Birini mutlu etmenin verdiği hissin güzelliğini hiç bilmediğimizden biz hep mutlu edilmeyi bekler olduk.Bir sevdiğimize sadece suratı asık diye çiçek gönderemiyoruz.Durup dururken iyi ki varsın diyemiyoruz. 1 lira 50 kuruşluk simiti bu sabah gelirken seni düşünerek aldık diyemiyoruz.
Ama o yapsaydı, biz de yapardık hatta o bir kere yapsa biz altında kalmaz iki kere yapardık.Biz bize bir adım gelene on adım gideriz değil mi?
Yok canım yemezler, kimse kendini kandırmasın.Bir adıma karşı on adım atmaya yetecek gönlü olan, karşılıksız ilk adımıda atabilir pekala.
İnsan sevdiği insanların yolunu bekler, mutlu haberini bekler, ne bileyim telefonunu bekler daha çok daha önce sevmesini beklemez.Sevmenin daha çoğu, öncesi sonrası olmaz.
Beklentilerin sevginin saflığını bozduğunu düşünüyorum.Sevginin saf kimyasını bozmadan sevin.En azından bundan sonra...
Sevdiklerinizi mutlu etmek için imkanlarınızı sonuna kadar kullanın.Dostlarınız neyi sever bilin ve onlara sevdikleri şeyleri ikram etmeye çalışın.İş arkadaşlarınıza onlar istemeden çay ısmarlayın, kendi ellerinizle kahve yapın onlara.Annenize o seviyor diye bir meyveyi alıp gidin.Eşinizin konuşurken öylesine söylediği hatta sonrasında kendisinin unuttuğu bir isteğini yapın onun için.Yapın arkadaş siz ölmeden, onlar göçmeden yapın.Eli bastonlu görmüş geçirmiş şimdiki aklım olsa yapardım diyenlerin arasına karışmadan yapın.
Hem ben tüm kalbimle inanıyorum ki insan kalbi, kendinden başkalarını sevdiği kadar gençtir.Kalp zaman geçtikçe değil “ben” dedikçe yaşlanan bir organdır.Takvimler bir asıra yaklaşırken cillop gibi kalan kalplerin sırrı sevgidir.Elbette bunu biyoloji kitaplarında bulamazsınız.Ama 70-80 yaşında nineleri dedeleri dünya tatlısı gösteren şey var ya işte o sevgi dolu kalplerinin yaşlanmadığının ispatıdır.
Ne kadar yaşayacağız bilmiyoruz ya ne sevsek kâr.
Sevgiyle kalın.
Ayşe ÖĞÜNÇ
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981