Sakarya Zaferi’nin 100. yılında Sakarya Nehri’nde yaşanan çevre katliamı son bulmalı. 824 km uzunluğu ile Fırat ve Kızılırmak’tan sonra Türkiye’nin üçüncü büyük nehri olan Sakarya Nehri ve kollarında yaşanan kirlilikle ilgili Sakarya Nehri’nin kurtarma seferberliği başlatılması için Sakarya Nehri havzasında belgesel çekimlerimiz sürüyor.
***
Çevre Katilleri Dinsiz Çayı’nı Dinden İmandan Çıkardı
Sakarya Nehri’nin önemli kollarından birisi olan Mudurnu Çayı’na dökülen Hendek Dinsiz Dere’de belgesel çekimi yaptık.
Keremali Dağlarından doğan Dinsiz Dere, önce Mudurnu çayı ile birleşip ardından Sakarya Nehri’ne dökülüyor.
Hendek Orman Köy ve Yağbasan Köylerinden geçen Dinsiz Dere’nin, fabrika atıkları yüzünden canlı hayatı bitmiş durumda. Dereye yakın bölgede özel yaban hayatı çiftliği kuran tarihi Yağbasan Köyünden iş adamı, Dindiz Dere kirli olduğu için çiftliğin ihtiyacı olan suyu artezyenler açarak karşıladığını açıkladı.
Birçok yaban hayatı, canlıyı besleyerek gerçek hayvan sever vatandaş ile Gebze Gazetesi ve Devri Alem Belgesel Programı olarak, yaban hayatı çiftliğinde yaptığımız canlı yayını sizlerle paylaşıyoruz.
https://www.facebook.com/belgeselciismail/videos/3023906211264807/?d=n
***
Sakarya Nehri Kolu Mudurnu Dinsiz Dere’deki Çevre Katliamı Ulusal Basında
Rengarenk akan dere şaşırtıyor
Sakarya’nın Hendek ve Akyazı ilçesinden geçen dere fabrika atıkları sebebiyle adeta rengarenk akıyor. Köylülerin yüzmeyi, balık tutmayı öğrendikleri derede artık canlı türü olarak yılan dahi yaşamıyor.
Sakarya’nın Hendek ve Akyazı ilçelerinden geçen ve bölgede faaliyet göstermekte olan fabrikaların kaçak olarak bıraktıkları atıklar nedeniyle adeta rengarenk akan, daha öncesinde tarım alanlarının sulandığı, balık ve canlı türlerinin yaşadığı Dinsiz Deresi’nin şimdiki hali çevreye tehlike saçtığı gibi, renkten renge girerek akmasıyla görenleri şaşkına çeviriyor. Mudurnu’ya, oradan Sakarya Nehri’ne ve oradan ise Karadeniz’e dökülen Dinsiz Deresi’nin neredeyse tamamını kaplayan atıklara duyarlı vatandaşlar tepki göstererek, durumun bir an önce çözüme kavuşturulması ve derelerinin eskisi gibi berrak halde akmasını istiyor. Hendek Yağbasan Mahalle Muhtarı Mustafa Koçoğlu, vatandaşın dereden tarlasına sulama yapamadığını ve derede yaşayan bir canlı türünün bile kalmadığını dile getirerek, “Mahallemizin önünden geçen Dinsiz Deresi’nde her zaman aynı sorunla karşılaşıyoruz. Vatandaş tarladan sulama yapamıyor, bir şeyini ıslatamıyor, canlı mahluk kalmadı. Yani yılan dahil kalmadı. Yetkililere bu durumu her zaman söylüyoruz ama hiç duyan yok. Gerekirse vatandaşlarla bu konu için Ankara’ya gideceğiz. Bu konuyu artık yetkililerin duymasını istiyorum. Fabrikalar bu atıkları genelde hafta sonu salıyor ve su bir kırmızı akıyor, bir beyaz akıyor bugün de sarı akıyor. Bugün sabahtan burada bir şey yoktu, öğlen üzeri dediler ki dere yine farklı renkte akıyor. Hendek 2. Sanayi Bölgesi’nden yukarısı normal temiz akıyor, demek ki organizeden geliyor bu. Hendek’teki organizeden atılan atıklar suyu bu hale getiriyor, arıtmadan aşağı taraf kötü üst tarafı temiz” dedi.
“25 sene önce biz bu derenin suyunu içiyorduk”
Bölgede kurulu bulunan organize sanayiden yukarısının temiz ve canlı türleri, balıkların yaşadığını ancak organizeden aşağı olan tarafta derenin içler acısı halde olduğunu söyleyen Yağbasan Mahalle halkından Hasan Aykurt, “Genelde hafta sonları olmak üzere en kötü ihtimal ayda bir defa bu organizenin atıklarını atıyorlar buraya. Bu da deremizi bu hale getirdi. Şu anda hiçbir canlı yok deremizde. Biz bu derenin suyunu 25-30 yıl önce köyümüzde içiyorduk. Şu an da oraya girdiğimiz anda ayaklarımız kaşınmaya başlar. Geçen daha koyu renkti, hiç yağmur olmadığı halde sanki dağdan mil boşanmış gibi o vaziyette akıyordu. Sulama yapıyoruz ama bu dereden sulanan bitkiler ne kadar iyi olur bir de onu düşünmek lazım. Organizeden aşağısı dere maalesef bu halde, organizenin üst tarafında ise canlılar, balıklar hala yaşıyorlar. Şu an bizim tarafımızda ise ne kurbağa ne de yılan hiçbir şey yok” diye konuştu.
“Renkten renge giriyor su”
Deredeki suyun renkten renge girdiğini aktaran Hendek Sofular Mahalle Muhtarı İsmail Buma ise, “Dinsiz Deresi, Mudurnu ile birleşiyor, sonrasında ise Karadeniz’e kadar akıyor bu su. Renkten renge giriyor su, geçen hafta salı günü 24 saat sarı bir renkte aktı. Konuyla ilgili olarak fotoğraflar çektim, arıtma tesisine girdim oranın fotoğraflarını çektim attım ama kimse gelip konuşmadı benimle bu konuyla ilgili” şeklinde konuştu.
“Suyun kıymetini varken bilmemiz lazım”
Yüzmeyi, balık tutmayı öğrendikleri derenin şimdi bu halde olmasından dolayı duyduğu rahatsızlığı belirten mahalle sakinlerinden Salih Ersöyleyen, “Bizim çocukluğumuz burada geçti. Biz yüzmeyi, balık tutmayı bu derede öğrendik. Bu derede her türlü canlı mahlukat yaşıyordu. Bu 2. Organizeden sonra derenin akışı, canlı hayatı kalmadı bu sularda. Biz burada sanayi veya sermaye düşmanı değiliz, su hayattır. Suyun olmadığı yerde sanayi olmaz, suyun olmadığı yerde tarım olmaz, suyun olmadığı yerde yaşam olmaz. Sanayiler, istihdam ülkemizin kalkınması için tabi gerekli ama suyumuza sahip çıkmamız lazım, suyun kıymetini varken bilmemiz lazım. Bunun için yetkililerden yardım istiyoruz” ifadelerini kullandı.
“Suyun durumu ortada; canlı mahlukat kalmadı”
Karadeniz ile birleşen derenin zararının sadece kendi mahalle halklarına olmadığını, bütün memlekete olduğunu anlatan Ersöyleyen, “Bu insanlarımız burada bir rant veya başka bir şey peşinde değil. Bu milli servet, milli servetimizin korunmasını istiyoruz vatandaş olarak, muhtar olarak, insanlar olarak yani başka bir gayemiz yok. Suyun durumu ortada; suda canlı mahlukat kalmadı yani, yılan yok, kurbağa yok, balık yok, hiçbir şey yok. Bu mevzu Türkiye’nin davası, bu ilin ve ilçenin yani herkesin davası. Çünkü suyun sahibi Allah, bu sudan herkes faydalanacak. Bu su buradan Mudurnu’ya, oradan Sakarya Nehrine, oradan ise Karadeniz’e birleşiyor. Yani sadece bize değil bunun zararı. Bunun zararı Mudurnu’ya, bunun zararı Sakarya’ya, bunun zararı Karadeniz’e yani bunun zararı memlekete. Burada insanlar tarlalarını bu sudan suluyor, yani düşünün bu pis sudan sulanan tarladan alacağın mahsul ne kadar sağlıklı ne kadar organik ve kullanılabilir olur” dedi.
“Rengarenk gökkuşağına döndü dere”
Derenin ne renk olduğunun belli olmadığı, rengarenk gökkuşağına döndüğünü ve suyun kendi haline bırakılmasını istediğini sözlerine ekleyen Ersöyleyen, “Biz çocukluğumuzdan beri bildiğimiz, mahallemizin dibinden akan, suyunu kullandığımız, balık tuttuğumuz, yüzdüğümüz ve yüzmeyi öğrendiğimiz suyun memleket adına sahip çıkılmasını istiyoruz yetkililerden. Şimdi bir de şöyle bir durum var, hafta sonları oluyor genelde bu. Dereye bir hafta sonu bakıyorsun mavi akıyor, bir yeşil, bir kırmızı akıyor bu atıklar kimyasal mıdır, nedir tabi bizim bunları bilme şansımız yok. Yani derenin nasıl aktığı belli değil. Genelde bunu hafta sonu yapıyorlar, art niyetli insanlar. İstihdam sağlıyorlar bu güzel bir şey, bizim bölgemizden insanlar çalışıyor fabrikalarda, oda çok güzel. Ama yani 10 kişiye istihdam sağlayacağım diye yani buna göz yumulacak bir durum değil. Derenin rengi bir gün mavi akıyor, bir hafta sonu kırmızı akıyor ne renk olduğu belli değil yani rengarenk gökkuşağına döndü dere. Suyu bir kendi haline bıraksınlar, başka bir şey istemiyoruz” diye konuştu. (Kaynak: Milliyet Gazetesi 14.08.2017)