
The Phantom ya da bizde daha çok bilinen adıyla Kızılmaske’nin yaratıcısı Lee Falk tarafından yazılan ve Fred Fredericks tarafından çizilen “Sihirbaz Mandrake ve Abdullah”, bazen bilim kurgu izleri taşıyan, bazen fantastik ögelerle bezeli, bazen de rasyonalist bir bakışın hâkim olduğu maceraları ile bizi Mandrake’nin dünyasında “sihirli” bir yolculuğa davet ediyor…
Sihirbazlar Kralı Mandrake
“Sihirbaz Mandrake ve Abdullah” çizgi romanının öne çıkan ilk özelliği, Mandrake’den, onun en yakın dostlarından ve pes etmeyi bilmeyen düşmanlarından bahseden kapsamlı giriş kısmı oluyor şüphesiz. Bu giriş ile kahramanımız ve onun detaylı evreni hakkındaki temel bilgileri kolayca öğrenebiliyoruz. Ayrıca yine bu giriş kısmında, Mandrake çizgi romanlarının dünyada nasıl bir ilgiyle karşılandığını gözler önüne seren bilgilere ulaşmamız da mümkün. Gelelim çizgi romanın içeriğine… Çizgi romanı okurken, klişelere meydan okuyan, enteresan bir uzaylı macerası ile karşılaşacağınız gibi, rüya ile gerçeğin iç içe geçtiği şüphe uyandırıcı bir gerilim hikâyesi ile de tüyleriniz diken diken olacak. Ya da Mandrake’nin şeytani ikizi ile tanışacağınız gibi, perili bir köşkün ardında yatan sırları da öğreneceksiniz. Anlayacağınız, birbirinden farklı tarzda ama aynı heyecan duygusuna sahip olan maceralar, bu çizgi romanda sizi bekliyor olacak…
İkileme Düşüren Çizimler
Başlangıçta çizimleri de kendi yapan Lee Falk, kahramanı yarattıktan kısa bir süre sonra Mandrake’nin sadece yazarlık görevini devam ettirmeye karar vermiş ve çizimleri Phil Davis’e emanet etmiştir. Davis, hastalığı sebebiyle Mandrake’nin çizimlerini asistanı da olan karısına devretmeden önce, neredeyse 30 yıl boyunca Mandrake’yi çizmiştir. 1964’te Davis’in hayatını kaybetmesiyle bu sefer de çizimleri Fred Fredericks üstlenmiştir. 1999’da Falk’ın ölümüyle Mandrake’nin maceralarını da kaleme almaya başlayan Fredericks, hikâyeyi 21. yüzyıla taşıyarak radikal değişiklikler yapmıştır. Doğrusu bu radikal değişiklikleri Mandrake’nin çizimlerinde de görmek mümkün. Zira Fredericks’in çizimleri çizgi roman boyunca okuyucuyu ikilemde bırakıyor desek yeridir. Mesela çizer, kocaman bir yumurta kafadan ibaret olan uzaylıların grotesk çizimlerinde yeteneklerini ispatlarken, okyanusta geçen sürükleyici bir macerayı yeterince iyi yansıtamadığı için heves baltalıyor.
Renkli ve Özgün Karakterler
Mandrake’nin maceralarını bu kadar keyifli yapan şeyin renkli ve özgün karakterler olduğunu belirtmeliyiz. Zekice hamleler yapan Lee Falk, bütün kozunu sadece Mandrake üzerine oynamak yerine, yükü belirli ölçülerle yan karakterlere dağıtıyor. Üstelik karakter tasarımı konusundaki başarısını sadece iyi karakterler de değil, kötü karakterlerde de göstermesi cabası. Zira en az iyi karakterler kadar, kötü karakterlerin de oldukça derinlikli bir yapıda olduklarını görüyoruz. Çizgi roman tarihinin en özgün karakterlerine ve en ilgi çekici evrenine sahip olan Mandrake’nin toplamda 5 macerasını bünyesinde barındıran “Sihirbaz Mandrake ve Abdullah”, 258 sayfa gibi oldukça fazla denilebilecek bir sayfa sayısına rağmen, merak unsurunu etkili kullanması ve aksiyonun dozunu başarıyla yakalaması sayesinde adeta bir çırpıda bitiveriyor. Bu çizgi romanın, farklı ırkların bir araya gelerek yüce bir amaç uğruna mücadele edebileceklerini ispatladığının da altını kalın çizgilerle çizmemiz gerekiyor!