Gürbüz Azak’ın yazıp çizdiği “Deli Balta 2: Müthiş Süvari”, korkusuz Osmanlı cengâverimizin 7 farklı macerasını içeriyor. İlk cilde nazaran daha az bölümle karşılaşmamızın elbette bir sebebi var. Zira bu kez kahramanımızın daha uzun maceralarına tanıklık ediyoruz. Deli Balta, gün geliyor Kemankeş Dayıbey ile birlikte okçuluğun sırlarını anlatıyor, gün geliyor nefes kesen bir hazine avına çıkıyor. Ve tabii ki defalarca ölümden dönmeyi başarıyor! Anlayacağınız ayakları yere basan ama aynı zamanda olağanüstü olmayı da başaran Deli Balta maceraları, bu ciltte de devam ediyor.
 
Efsaneleşen Bir Kahraman
 
Aslına bakarsanız, “Deli Balta 2: Müthiş Süvari” çizgi romanında Deli Balta’nın cismen geri planda tutulması sadece ilk hikâyede gerçekleşmiyor. Bu durumun çizgi romanın geneline yayıldığını rahatlıkla görüyoruz. Zira 228 sayfalık ikinci cildin neredeyse yarısında, Deli Balta’nın ya ortalarda gözükmediğini ya da geri planda olduğunu söylememiz pek de abartı olmayacaktır. Bu kararın, sevilen bir kahramanın nefes kesen maceralarını vaat eden bir çizgi roman için fazlasıyla riskli olduğu ortada. Ama Gürbüz Azak’ın ne yapmak istediğini bildiğini fark ettiğimizde, bu kararın ne kadar doğru olduğunu da anlıyoruz.
 
Azak, Deli Balta’yı doğru hamlelerle geri plana çekerken, yeni yardımcı karakterlerle hikâyeleri güçlendirmeyi ustaca başarıyor. Böylece her macerada daha çok karakter eklenen ve daha çok genişleyen evreni ile Deli Balta, adeta mitolojik bir kahramana dönüşüyor. Azak’ın yarattığı kötü adamlar bir “tip” olmanın ötesine pek geçemeseler de Deli Balta’ya eşlik eden yardımcı karakterlerin özenle yaratıldıklarını ve en az Deli Balta kadar derinlikli bir şekilde işlendiklerini söyleyebiliriz.
 
Türk Kültürünün İlmek İlmek İşlendiği Kareler
 
Deli Balta’nın sayfalarını çevirirken, Gürbüz Azak’ın Osmanlı İmparatorluğu konusunda ne kadar hassas olduğunu ve Türk kültürüne ne derece saygı duyduğunu anlamak hiçte zor değil. Daha önce “Deli Balta 1: Açe Yollarında”nın bir macerasında pehlivanlığa geniş bir yer ayıran Azak, bu ciltte işi daha da ileri götürerek bizi neredeyse canlı canlı izlediğimiz bir pehlivanlık müsabakasının içine sokuyor. Tabi bununla da kalmıyor! Azak, tarih boyunca usta okçu oldukları bilinen Türklerin bu hünerlerini bize tekrardan hatırlattığı “Kemankeş” isimli hikâyesinde, okçuluğun bütün püf noktalarını okuyucu ile paylaşıyor. Çizgi romandaki en fazla sayfa sayısına sahip hikâyelerden biri olan “Kemankeş”te hem içerik hem de çizim olarak didaktik bir anlatım hâkim olsa da Azak, rahatsız edici olmadan keyifli bir okçuluk hikâyesi ortaya koymayı başarıyor.
 
Deli Balta’ya Veda
 
Serinin ilk kitabı “Deli Balta 1: Açe Yollarında”, nasıl Deli Balta’yı yakından tanımamıza fırsat sağlıyorduysa, “Deli Balta 2: Müthiş Süvari” de tanıdığımız Deli Balta’nın gelişimini gözler önüne seriyor. Ama bununla birlikte Deli Balta’nın bilmediğimiz, gizli kalmış yönlerini de açığa çıkarıyor. Bu sayede Deli Balta’nın hiç tükenmeyen bir cevher olduğunu da anlamış oluyoruz. Sürükleyici bir tempo ve merak unsuru söz konusu olduğunda serinin ilk cildinden aşağı kalır yanı olmayan “Deli Balta 2: Müthiş Süvari”, içindeki hikâyelerin her birinin bir sinema filminin yoğunluğuna sahip olması ile de oldukça keyifli bir okuma ve izleme deneyimi sunuyor.
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981