Öncelikle 24 Temmuz’un neden Basın Bayramı olarak kutlandığını siz değerli okuyucularıma anlatmak istiyorum. Osmanlı İmparatorluğu döneminde çıkan tüm gazeteler sansür memurlarının kontrol ve denetiminden geçtikten sonra yayınlanıyordu. 10 Mayıs 1876 tarihinde Türk basınında sansür ilk kez uygulanıyor ve 24 Temmuz 1908 tarihinde İkinci Meşrutiyet yürürlüğe girdikten sonra bu uygulamaya son veriliyor. Günümüzde bu tarih "sansürün kaldırılması" olarak adlandırılmaktadır. Sansürün kaldırılması ile kamuoyunun tarafsız ve şeffaf bir şekilde haber alması sağlanıyor ve 24 Temmuz tarihi hafızalarda yer ediniyor. 10 Haziran 1946 yılında kurulan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, bir basın günü oluşturmayı planlamıştır. Türkiye'de ilk gazetenin çıkış tarihine göre düzenlenmesi planlanan bugüne "Basın Bayramı" adı verilecektir. Ancak ilk gazete konusunda çeşitli görüşler bulunduğundan dolayı bir görüş birliği sağlanamamış, daha sonra Falih Rıfkı Atay tarafından bayramın her yıl 24 Temmuz tarihinde kutlanılması fikri ortaya atılmış ve kabul edilmiştir.
Gazetecilik demek;
Özgürlüğümüzün, adaletimizin, demokrasimizin, toplumsal ve siyasi hayatımızın en önemli aktörüdür.
Bazen bir okyanusun maviliklerinde mürettebatı ile dibe vuran bir savaş gemisinin bazen atmosferde keşfedilmemiş bir gök taşının bazen de her ikisinin arasındakilerinin izini süren bir merakın ta kendisidir.
Kısacası eğrisiyle doğrusuyla yazı, ses ve görüntülerin harmonisi, uzak ve yakın tarihimizin öyküsü, geçmişten geleceğe uzanan iletişim hafızamızdır basın.
İçinde yaşadığımız çağda insanoğlunun su kadar, ekmek kadar ihtiyaç duyduğu, kendisi için yaşama biçimi haline gelen, medeniyetlerin ve uygarlıkların geniş ve uzak coğrafyalarda etkileşimler ve köprüler kurmasını sağlayan iletişim dediğimiz olgu tohumları binlerce yıl önce atılmış bugün ise koca bir çınar gibi kolları her yere uzanan dijital bir sistem.
Dijital dünyaya göz açan insanoğlu “dijital yerliler” olurken, dijitalden daha önceleri doğmuş olan bireyler ise “dijital göçmenler”i oluşturmakta.
Türk Basın Tarihi’nde Kocaeli Basın’ının Yeri ve Önemi
Kocaeli Türk basın tarihi, Cumhuriyet öncesi ve Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında çok önemli görevler üstlenmiştir. Öyle ki dönemin İzmit sancağı sınırlarında belirlenen Anadolu Ajansı ismi bunun en önemli örneğidir. Anadolu Ajansı’nın kurulduğu 6 Nisan 1920 tarihinden 2 gün önce, Geyve kazasının Akhisar nahiyesi istasyonunda Halide Edip’in Yunus Nadi Abalıoğlu’na söylediği “Evvela kendini ve mümkünse bütün vatanı kurtaracak olan Anadolu’dur” sözleri Heyet-i Temsiliye reisi Mustafa Kemal Paşa’nın emir ve talimatıyla karara bağlanır ve Anadolu Ajansı kurulur.
Kuvay-i Milliye’nin haklılığını ve halkın sürekli aydınlanmasını sağlamak görevlerini üstlenen Anadolu Ajansı, bunun gerçekleştirilmesi için İstanbul, Zonguldak, İnebolu, Antalya, Kars ve İzmit’te haber alma şubeleri kurar. Mütareke yıllarında İstanbul basının milli mücadele haberlerinin kaynağı, genellikle takalarla, motorlu kayıklarla, yük gemileriyle İnebolu ya da İzmit’ten getirilen Anadolu Ajansı haber bültenleri ile sağlanmaktaydı. Bu bakımdan Kocaeli basının üstlendiği görev milli ruhun bedenlerde daima uyanık kalması bakımından kutsal bir harekettir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ve geleceği açısından Kocaeli basın hayatının bir başka önemli köşe taşı ise Atatürk’ün önderliğinde Anadolu basını ile gerçekleşen 16 Ocak 1923 tarihli İzmit basın toplantısı. Türk basın tarihinin kilometre taşlarından birisi olan bu tarihi toplantıya, Yakup Kadri Karaosmanoğlu da “Politika’da 45 Yıl” adlı kitabında yer vermiştir.
Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren Şefik Ergürbüz, Haydar bey, Kılıçzade Hakkı, Sedat Pek, Cevdet Hakkı, Cevdet Yakup Baykal, Sefa Ülgen, Şefik Güler, Nedim Akkaya ve Saim Aşkın gibi birçok değerli insan Kocaeli basın hayatına hizmet vermiş ve bir şehrin hafızası olarak Kocaeli’nin tarihine hala ışık tutmakta.
Yaptığımız çalışmalarda istifade ettiğimiz rahmetli gazeteci-yazar Sedat Şimşek imzalı “Kocaeli’nin Yazılı Basın Tarihi” adlı kitabı bizlere Kocaeli’nde faaliyet göstermiş ve gösteren birçok gazetenin varlığını aktarıyor.
Kocaeli, Hür Fikir, Türk Yolu, Genç Düşünceler, Körfez, Marmara, Yeşil İzmit, Demokrat Uyan, Hürsöz, Yeni Zurna, Vahdet Kocaeli Postası, Bizim Şehir, Yavuz İzmit, Demokrat İzmit, Yaman İzmit, Demokrat Gölcük, Azim, Karamürsel, İstiklal, Demokrat Kocaeli, Hedef, Seka Postası, Demiryol, Gölcük Ekspres, Kandıranın Sesi, Doğuş, 27 Mayıs, Zafer, Türkyolu Bizimşehir, Gölcük, Büyük Dava, Anadolu’da Kandıra Postası, Kocaeli, Karamürsel Ekspres, İzmit Ticaret ve Sanayi Odası, Körfez, İzmit Postası, Yeni Kandıra, Gazete K, İzmit Ticaret, Halkın Sesi, Kocaeli Adalet, Yeni İzmit, Kocaeli Bayram, Gebze Postası, Yeni Yarımca, Işık, Kocaeli, Gölcük Postası, Kaynarcanın Sesi, Gebze Uyanış, Özgür Kocaeli, Yenidoğan, Gölcük’ün Sesi, Barış Işık, Çevrenin Sesi, Değirmendere Haber, Dört Temmuz, Gebze, Marmara, Gölcük Haber, Demokrat Gebze, Yeni Gebze, Gazete Gebze, Darıca Postası, Derince ve Ortam gazeteleri adında çok sayıda yazılı yayın organı Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze Kocaeli’de basın hayatına hizmet vermekte.
Kocaeli’nin ilk özel Türk matbaası Ahmet Fevzi matbaasında uzun yıllar kullanılan ve yayın hayatına 1918 yılında başlayan Kocaeli’nin ilk Türk gazetesi olan Kocaeli Gazetesi’ni de basan sallamalı Frankhental marka baskı makinası, 1980’li yıllarda satılarak Ordu, Ankara ve İzmir gibi Anadolu’nun birçok vilayetinde el değiştirir.
Kocaeli basın hayatı hakkında sözlü ve yazılı kaynaklarda yapılan araştırmalar neticesinde 1924 yılında Kılıçzade Hakkı diğer bir deyişle Hakkı Kılıçoğlu tarafından Kocaeli basın hayatına kazandırılan ikinci Türk gazetesi de “Hürfikir” gazetesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kocaeli’de basın sektöründe faaliyet gösteren bir başka gazete ise Sedat Pek tarafından 1937 yılında çıkarılan “Körfez” gazetesi.
Cumhuriyet Tarihi’nin ilk yerli kâğıt fabrikası olan İzmit SEKA 1934 yılında kurulur. Türk basınına uzun yıllar kâğıt üreten SEKA’nın 1934 yılından 2004 yılına kadar uzanan 70 yıllık öyküsü Türk basın tarihinde Kocaeli’nin basın hayatımıza sunmuş olduğu katkıyı da ortaya koymaktadır.
Genç Cumhuriyet’in yeni fabrikalarının peş peşe açıldığı yıllarda açılır İzmit Kâğıt Fabrikası. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemi ile Cumhuriyet’in ilk yıllarında ülkemizde kullanılan kâğıtlar, ithal edilen ve yurdumuzda işlenen kâğıtlardı. Fransa’da Grenoble Üniversitesi Fransız Kâğıt Mühendisliği Okulu’ndan mezun olan genç bir mühendis yurda döndükten sonra, ülkemizde kâğıt sanayiinin kurulması için, sabırla bu idealini gerçekleştirmek için çalışır. İsmi Cumhuriyet tarihine yazılacak olan bu genç mühendis Mehmet Ali Kağıtçı’ydı. Genç girişimci Ali Kağıtçı’nın uzun süren ikna çabaları sonuç verir ve nihayet yerli kâğıdı üretecek modern bir kâğıt fabrikasının kurulması yolunda 14 Ağustos 1934’te İzmit Sümerbank Selüloz ve Kâğıt Fabrikası’nın temeli Başbakan İsmet İnönü tarafından atılır. Fabrikanın tesisi için kuruluş hazırlıkları, bizzat daha sonra fabrikanın müdürü olacak olan Mehmet Ali Kâğıtçı tarafından yürütülür. Dönemin İktisat Bakanı Celal Bayar’da 6 Kasım 1936’da İzmit Kâğıt Fabrikası’nı törenle açar.
Ve ilk üretilen kâğıdımız… 1930’lu yılların Türkiye’sinde ekonomik koşulların güçlüğüne, olanakların kısıtlılığına rağmen başarılan bu üretim, gerek İzmit’te gerekse de bütün yurtta büyük bir sevince neden olur.
18 Nisan 1936 Cumartesi günü, ilk Türk kâğıdına kavuşmuştuk. Mütevazı bir tören yapılmıştı. Herkeste bir heyecan vardı. Kâğıt hamurları keçelerin üzerinden su halinde geçerken, bu sulu madde nasıl kâğıt olacak diye merak içindeydi. Beyaz beyaz, çarşaf çarşaf kâğıtlar bobinlere sarılırken o buhar dumanının içinde gözlerde sevinç yaşları vardı.
Gazetelerde İzmit’te üretilen bu ilk yerli kâğıt üzerine haberler yayınlanır, köşe yazarları köşelerini bu müjdeli habere ayırır. Atatürk’ün İzmit Kâğıt Fabrikası’nda üretilen yerli kâğıtta basılan 19 Mayıs 1936 tarihli Ulus gazetesinin bayram ekini incelediğinde söylediği “Medeniyet hamuru...” sözü, İzmit Kâğıt Fabrikası’nın bunca yıllık tarihinin belki de özetiydi.
21 Nisan 1936 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan ‘Kâğıt’ başlıklı makalesinde yazar Peyami Safa’da şunları söylüyordu. “İzmit Kâğıt Fabrikası iki gün evvel yerli kâğıdı çıkardı. Ekmeksiz yaşaması mümkün olduğu halde kâğıtsız yaşama imkânı olmayan meslek için, yani mesleğimiz için 18 Nisan bir kâğıt bayramı günü sayılmaya değer. Kâğıt bizim her şeyimizdir. Bütün bilgimizi onunla aldık, gene onunla veriyoruz. Kâğıdın aziz delaleti olmasaydı ne öğrenebilir ne de öğretebilirdik; ne haber alabilir ne verebilirdik. Kâğıt medeniyetin derisidir, İzmit Kâğıt Fabrikası’nda yeni Türk kültürünün nesci dokunuyor”
1980'li yıllarda dünyanın ilk 100 kâğıt fabrikası arasında gösterilen SEKA, birçok nedenden ötürü 2000'li yılların başında kapatılır ve sahip olduğu arazi Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne devredilir. Büyükşehir Belediyesi ise Türkiye'nin en büyük eğlence ve dinlence alanlarından birini buraya kurarak kente kazandırır.
Eski adıyla Sümerbank Selüloz Sanayi Müessesesi SEKA’nın matbaa amiri Şefik Ergürbüz tarafından kaleme alınan ve Türkiye’de ilk “Matbaacılık Lügatı” olarak tarihe geçen kitap ise 1944 yılında İzmit’in ilk özel Türk matbaası olan Ahmet Fevzi matbaasında basılır. Bundan tam 3 yıl sonra 1947 senesinde yine Şefik Ergürbüz imzalı “Matbaacılık Tarihi” adlı kitap basın hayatımıza kazandırılır. Yeri gelmişken matbaacılık dünyasının önemli bir ustası da İzmit matbaacılığına katkısı ile bilinen ünlü Alman matbaacı Willi Blumel’dir.
1950’li yıllar sonrası matbaa sektörüne entertip kullanma zorunluluğu getirilmesi yayın hayatından birçok gazetenin ya çekilmesine ya da birleşmesine neden olur.
Gebze Gazetesi ve İsmail Kahraman
25 Mart 1985’ten günümüze göz açıp kapayıncaya kadar gelip geçen tarih, kültür ve hizmet dolu onlarca yıl…
Araştırmacı gazeteci ve Devri alem belgesel program yapımcısı İsmail Kahraman yönetim de Gazete sayfaları ile geride delikanlı çağları… Ve her gün bir birinden önemli haber yazı makele belgesel ve tv programları ile tarihe not düşülüp, zamana noterlik yapılan koca bir ömür…Basın yayın ve medya tarihine adanmış yarım asırlık koca bir hayat..
Kendisiyle büyüdüğümüz, doya doya yaşadığımız Gebze… Sadece Gebze değil elbette. Türkiye ve dünyayı da adım adım dolaşarak çektiğimiz Devr-i Alem belgesel televizyon programlarının fotoğraf kareleri ve araştırma yazıları ile Türk-İslam kültür ve medeniyet coğrafyamıza manşet manşet, sütun sütun hizmet ettiğimiz Gebze Gazetesi.
Gebze Gazetesi her zaman hayatımızın bir parçası oldu. Onunla büyüdük adını aldığımız bu topraklarda. Başarıdan başarıya, ödülden ödüle koştuğumuz yayın çizgimize “Neden Gebze Gazetesi” adlı yazımızla başladık o yıllarda. Ve kişilik hakları ile insan onuruna saldırmayacağımızın, bu ilkemize daima sadık kalacağımızın altını o zaman çizmiştik. Bugün hala okunan bir gazeteysek taviz vermeden yıllarca edindiğimiz güvenden alıyoruz gücümüzü.
Yazmak, haber peşinde koşmak, araştırma yapmak, zamanla yarışıp basın yoluyla halkımıza, kültürümüze ve tarihimize hizmet etmek. Nereden nereye…
Kuruluş yıl dönümlerimizi sadece coşku ile değil, büyük bir sorumluluk bilinci ile kutluyoruz. Sahip olduğumuz gazetecilik birikimimizi, arşivimizi tüm kamuoyu ile paylaşıyoruz. Büyüyen Gebze ve Türkiye’de, bizde sınırlarımızın ötesine koruduğumuz yayın ilkelerimizle geçerek büyümeye devam ediyoruz.
Zaman su gibi akıyor. Ömür dediğin bir varmış bir yokmuş. Ömür geçtikçe insan geçmişe doğru bakmalı, acısı ile tatlısıyla geçirdiği ömrün muhakeme ve muhasebesini yapmalı. Neler gördük neler yaşadık. Gazetemiz arşivi âdete Gebze’nin yaşayan tarihi. Bu tarihin canlı şahidi ve mimarı ise değerli tarih, kültür ve hizmet insanı Araştırmacı-Gazeteci ve Belgesel Yönetmeni İsmail Kahraman.
Gazetecilik ve belgeselcilik hayatına birçok ödül ve başarı belgesi sığdıran Kahraman için en anlamlı ve önemli ödül merhum Başbakanımız Turgut Özal’ın elinden aldığı GAP projesi 1.lik ödülüydü. Yerel ve uluslararası alanda birçok gazetecilik faaliyetinde bulunan, binlerce sayfa makale, yazı serisi, kitap, yüzlerce televizyon programı ve belgeselin altında imzası olan Sayın İsmail Kahraman hala ilk günkü delikanlı heyecanı ile hizmetlerine devam ediyor.
Gebze başta olmak üzere Kocaeli, Türkiye ve dünyada basın-yayın sektöründe yaşanan gelişmelerin son yarım asırlık sürecine canlı şahitlik yapan İsmail Kahraman bey Tipo Basım'dan Sosyal Medya’ya adlı yazısında bir zamanlar basın hayatımızı ilgili şunları dile getiriyor:
“...Gebze’de Gazete basacak matbaa olmadığı için her hafta İzmit’e birkaç kez gidip gelerek bastığımız gazeteleri sırtımızda Gebze’ye getirip tek tek esnafa dağıttığımız günleri daha dün gibi hatırlıyorum. Çektiğimiz sıkıntılar, maddi ve manevi zorluklar hepsi birer anı gibi hatıralarda yaşıyor.
Zaman hızla geçiyor. Yaşadığımız her gün gelecekte tarih olacak olaylara şahitlik yapıyoruz. En hızlı gelişme ve değişme ise bilişim ve medya alanında yaşanıyor. 38 yıllık gazeteci ve belgesel program yapımcısı olarak medya, bilişim ve iletişim alanında ki gelişmeleri ve değişimin canlı tanığıyım.
Bir zamanlar basın sektörümüz dünyanın çok gerisindeydi. Son 50 yılda ki gelişmenin canlı tanığıyım. Gazeteler hurufat denen kurşun harflerle elde dizilip sallama usulüyle elde basılıyordu. Sonra Tipo baskı sistemi devreye girdi, entertip denen dizgi makinalarında pota da ki sıcak kurşunla satır satır dizilip fotoğraflarda klişe yoluyla gazeteye basılıyordu. Daha dün diyeceğimiz yakın bir geçmişte birçok medyamız tipo sistemle okur karşısına çıkıyordu. Bu baskı sistemi ile basılan gazetemiz halen araştırmacıların arşivinde yer almaktadır.
Gebze’ye ilk entertip dizgi ve otomatik baskı makinesini getiren bir gazete yöneticisi olarak basın ve medya sektörümüzün nereden nereye geldiğini yakından takip ediyorum. Ofset teknoloji artık çok gerilerde kaldı. Canlı yayınlanan haberlerin yerini artık cep telefonlarımızdan saniye saniye takip ettiğimiz internet medyası ve e-medya denen bilişim ve iletişim teknolojileri aldı.
Sanal medya veya sosyal medya da ki gelişme baş döndürücü hızı ile değişim ve dönüşümüne devam ediyor. Nerede duracağı da belli değil. Medya ne kadar çok gelişirse gelişsin sanal ve sosyal medyayı yönetecek bilgili ve bilinçli kendini her alanda yetiştirmiş insan faktörüne ihtiyaç var. Bugün yerel ve genel medyamıza baktığımızda en büyük eksikliğin yetişmiş insan faktörünün olmamasında görüyoruz. Bugünlere gelmemizde emeği olanlara şükranlarımızı sunarken, yüce yaratana şükrediyorum....”
Radyoculuğun Doğuş ve Gelişimi
1993 yılın da ilk özel radyo ve tv kanalları nın kurulduğu yıllar.. Yerel ve yaygın basın da önemli hizmetleri olan araştırmacı gazeteci ve belgesel yönetmeni İsmail kahraman Gebze nin ilk özel radyo kanalı Gebze fm kurarak Gebze de radyoculuk hizmetini başlatıyordu. Gebze siyasetin de önemli yeri olan belediye başkanlığı ve milletvekilliği de yapan Bülent Atasayan ile Gebze nin ilk tv kanalı Körfez tv nin de kuruluşuna destek veren İsmail Kahraman ın Gebze basın tarihi ile ilgili yaptığı çalışmalar başlı başına bir belgesel ve kitap konusu. İsmail Kahraman Gebze körfez tv nin yönetiminden çekiliyor Radyo istasyonunu da Gebze de bir işadamına satarak radyo yayınını bırakıyordu.
İLİM KÜLTÜR TARİH ARAŞTIRMALARI MERKAZİ VAKFI
Araştırmacı gazeteci ve belgesel yönetmeni İsmail Kahraman yarım asırlık gazetecilik ve belgeselcilik birikim ve arşivini İlim kültür ve tarih araştırmaları merkezi kütüphanesin de toplayarak kültür ve medeneliet tarihimizin hizmetine suundu. Kültür baanlığı kütüphünler genel müdürlüğü ve Kocaeli valliğinini olirları ile kurulana Özel İKTAV aratırma merkazi kütüphnüsini daha sonra ailie vakfı halinen getiren Kahraman tüm arşiv ve kütüphüneyiyi mülkü ile birilkete vakıflararg enel müdürlügnene vakf edip devmet v emilletemizin hizmetene açtı.
Vakıf, ilim, irfan, tarih, kültür ve medeniyettir.
Vakıf, geçmişten geleceğe hizmet ve gönül köprüsüdür.
Vakıf, tarihi geçmişin canlı şahitleri, insanlığın hizmet abideleridir.
Vakıf kurmak, gök kubbede hoş seda bırakmaktır.
Vakıf insanı olmak, ebedi olarak yaşamak ve yaşatmaktır.
İlim Kültür Tarih ve Teknoloji Vakfı İKTAV bu düşüncelerle, 2018 yılında araştırmacı gazeteci ve belgesel yönetmeni İsmail Kahraman tarafından aile vakfı olarak kuruldu. “Tarih ve kültür bilincine sahip olmak her şeye sahip olmaktır” ilkesi ile ilim, kültür ve tarih araştırmaları merkezini kuran İKTAV Vakfı, başta güzel vatan Anadolu’muz olmak üzere gönül coğrafyamız ve dünya ülkelerinde tarih ve kültür araştırmaları yaparak Devr-i Alem Belgesel TV programlarını çekmeye devam ediyor.
İKTAV Vakfı bünyesindeki, Kültür Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü’ne kayıtlı özel araştırma kütüphanesinde yer alan binlerce kitap, dergi, belge, fotoğraf ve belgesel video arşivi tarih ve kültür araştırmacıların hizmetinde. 249 m2’lik kendine ait yer üzerinde faaliyet gösteren İKTAV Vakfı bünyesinde basın yayın medya kuruluşları ile kitap ve dergiler hazırlamakta, sempozyumlar düzenlenmektedir. Ayrıca yine vakıf bünyesinde belgesel TV programları çekerek kültür ve medeniyet tarihimize hizmet vermektedir.
İlim Kültür Tarih ve Teknoloji Vakfı İKTAV; bilim, teknoloji ve sanayi şehri Kocaeli Gebze ilçesinde kendine ait araştırma merkezi, kütüphanesi, bünyesindeki medya kuruluşları www.devrialem.tv ve www.gebzegazetesi.com ve belgesel programları ve kitap yayınları ile kültür ve medeniyet tarihimizin hizmetinde!