banner1006
1980 darbesinden sonra, Türkiye Cumhuriyetini belli bir süre idare eden Turgut Özal ve Türkiye’nin Özal’lı yılları halen konuşulup tartışılıyor. Vefatının üzerinden 22 yıl geçmesine rağmen Özal’ın prensibi ilkesi, sevecen ve samimi duyguları halen dost ve düşman herkes tarafından takdir ile anılıyor. 
Özal gerçekten bir liderdi. Üstelik silinmez izler bırakan bir lider. İyisi ile kötü ile hatasıyla sevabıyla Türkiye bir çok şeyi Özal döneminde yaşadı. Orta Direkler…. , Hisse Senetleri…. KDV …, Dövizin serbest bırakılması…., transformasyon…., Çağ atlama…,  Benim memurum işini bilir…., Anayasayı bir kere delmekten bir şey çıkmaz…., ve daha neler neler. Artık hepsi mazi oldu. Bir gerçek var ki Özal gerçekten Türkiye’ye çok önemli hizmet etti. Elbette çok iş yapan insanlar çokta hata yaparlar. Bize düşen bugün Özal’ı hayırla ve rahmetle anmak. Allan Rahmet eylesin…
Özal’dan sonra gelen liderleri hatırlayalım. Demirel…., Ecevit…, İnönü…, Türkeş…, Erbakan…, ve daha bir çok isim. Bu isimlerden hangisi Özal kadar konuşabiliyor. Özal kadar silinmez iz bırakan kaç liderimiz var. İşte Demirel; 40 yıl Türk siyasetinde iktidar, muhalefet, bir bilen ve yasaklı olarak söz sahibi oldu. Acaba Özal kadar eser ve hizmeti var mı?. En önemlisi Özal kadar seveni var mı?. Zammetmiyorum. Demirel’i nasıl hatırlayacağımızı çok iyi biliyoruz. Üzerinde fazla durmaya gerek yok. 
Lider olmak çok önemli. Liderler eser ve hizmetleri ila yaşarlar. Özal’dan önce ve sonra gelen liderler kendi eksenleri etrafında konuşulacaktır. Ama Özal aradan asırlar geçse de unutulmayacak, sürekli hayır ve şükranla anılacaktır. 
Özal’ı ilk kez 1983 yılında tanımıştım. Anavatan Partisinin kuruluş yıllarıydı. Gebze’de ilçe teşkilatı açılış töreninde kendisine sorular yöneltmiş, o sert sorularımıza yumuşak ve samimi cevaplar vermişti. Sonra birkaç kez daha görüştük. Gazeteci ve belgeselci olarak onu yakından takip ettik. Güney Doğu Anadolu Projesi GAP projesi araştırma dalında birincilik ödülünü kendi elinden almış bir gazeteci olarak, vefatından sonra birçok yazı kaleme almıştım. Özellikle cinayete kurban gidip gitmediği tartışılıyordu. O konu ile ilgili yazdığım yazıların bir bölümünü köşemde sizlerle paylaşıyorum. Yazının tümünü www.gebzegazetesi.com adresindeki köşemden okumadığınızı arzu ediyor, Özal ile ilgili görüş ve düşüncelerinizi bizlerle paylaşmanızı istiyorum.
TURGUT ÖZAL KİMDİR?
13 Ekim 1927 tarihinde Malatya'da doğdu. Babası Mehmet Sıddık Özal, annesi ise Hafize Özal'dır. Babası memur olduğu için öğrenimini farklı okullarda tamamladı. Öğrenim hayatına Bilecik'te bir ilkokulda başlayan Özal, daha sonra Mardin, Konya ve Kayseri'de öğrenimini sürdürdü. Yükseköğrenimini ise İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü'nde tamamladı.
Özal, mezun olduktan sonra Ankara'daki Elektrik İşleri Etüt İdaresi'nde çalışmaya başladı. 1952 yılında Ayhan İnal'la ilk evliliğini yaptı. Kısa bir süre sonra boşandı ve Semra Hanım'la evlendi. Bu evlilikten üç çocuğu oldu. Ekonomi üzerine eğitim almak için Amerika'ya giden Özal, Türkiye'ye döndükten sonra Elektrik İşleri Etüt İdaresi'nde çalışmaya devam etti. 1959 yılında Ankara Ordonat Okulu'nda yedek subay olarak askerliğini yaptı. 
Askerden döndükten sonra Devlet Planlama Teşkilatı'nın kuruluş çalışmalarında yer aldı. Bir süre sonra da Başbakan Süleyman Demirel'in danışmanlığına getirildi. 1965'te Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı oldu ve 1971 yılına kadar bu görevini sürdürdü. Daha sonra ise Dünya Bankası'nda danışman olarak görev yaptı.
1977 milletvekili genel seçimlerinde Milli Selamet Partisi'nden (MSP) aday oldu, fakat seçilemedi. 1979 yılında Başbakanlık Müsteşarlığı'na getirildi. 24 Ocak Kararları'nın hazırlanmasında önemli rol oynadı.12 Eylül 1980 darbesinden sonra kurulan hükümette, başbakan yardımcısı olarak görev yaptı. 1982 yılında görevinden istifa etti. 1983 yılında Anavatan Partisi'ni kurdu ve ilk seçimde tek başına iktidar oldu. 1989 yılında TBMM tarafından cumhurbaşkanı olarak seçildi. Özal, 17 Nisan 1993'te vefat etti.
…………..
Özal’ı kim öldürdü?
(12/03/2012)
Merhum 8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal kısa süren Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı döneminde çok büyük hizmetler yaptı. Özal’ın vefatı üzerine meydana gelen tartışmalar, özellikle Devlet Denetleme Kurulu’nun mezarının açılması yönünde ki rapor ve mezarın açılmasının ardından daha da alevlendi. Özal’ın zehirlendiği yönünde ki söylentiler giderek alevlenirken, önceki gün ulusal bir gazete Özal’ın vücudunda 4 ayrı zehir bulunduğunu iddia etti. Gerçekten bu iddialar çok vahim ve önümüzde ki günlerde Adli Tıp Kurumu’nun da raporu açıklaması bekleniyor.
Zaman gazetesinin haberine göre Özal’ın vücudunda DDT, kadmiyum, Amerikyum ve Polonyum gibi öldürücü etkiye sahip maddedeler bulunmuş. Özal’ın zehirlenmesi zaten bilinen ve yıllardır söylenen bir şey. Asıl sorulması gereken ve cevabı bulunması gereken ise Özal’ı kimin öldürdüğü sorusu. Evet asıl bu sorunun cevabını bulmalıyız. Özal’ın ölmesini kimler, neden istiyordu?
Özal’dan sonra yaşanan gelişmeler öldürüldüğünün apaçık göstergesiydi. Türkiye Özal’dan sonra kaos ortamına girerek adeta bir travma geçirmişti. Olağanüstü olaylar cereyan ederek, Türkiye normalin dışına çıkmıştı. Eğer Özal’ın ölümü zamanında aydınlatılabilseydi ne Suriye’de savaş çıkardı, ne İsrail’in Filistin’i bombalamasına izin verilirdi, ne de birileri Dünyanın Jandarmalığına soyunabilirdi. Ancak bugün görüyoruz ki Türkiye, Suriye meselesinde hala daha sonuca ulaşamıyor, İsrail dünyanın gözü önünde Filistin’i yok ediyor.
ÖZAL’IN FAİLLERİ ORTAYA ÇIKARILMALI
Turgut Özal’ı kimlerin neden öldürdüğü mutlaka ortaya çıkarılmalı. Soruşturma giderek derinleşmelidir. Özal’ı kimlerin öldürdüğünü ise ben son 20 yılda Türkiye’nin içte ve dışta aleyhine çalışan kişiler veya grupların olduğuna inanıyorum. Türkiye’nin dünyanın güçlü ülkelerinden biri olmasını istemeyenler bu haince eylemi gerçekleştirdi. Özal ölmeden önce Orta Asya Türklerine yönelik çalışma başlatmıştı. Türki cumhuriyetlerle yakınlaşmamız ileriye doğru bir birlik kurulmasına kadar gidecekti. Ancak bugün geçen zaman içerisinde Türki devletleri kaybettik. Belgesel çekimlerim için gittiğim Türki Cumhuriyetlerde bunu çok açık şekilde görüyoruz. Türkiye diyince insanlar öcü gibi bakıyor, kardeş devlet dediğimiz Azerbaycan bile bize vize uyguluyor. Bugün Türkiye ile arasında dostluk bulunan sadece Kazakistan ve Kırgızistan var. Korkarım yakında onları da kaybedeceğiz. İşte Özal bu Türki Cumhuriyetlerle yakınlaşma başlatmıştı ancak ne yazık ki bu devam ettirilemedi.
Özal’ın vefat ettiği haberini TV’de duyduğumda içim daralmış ve gözlerimden boşalan yaşı hiç unutmuyorum. Özal daha partiyi kurduğu günlerde Gebze’de kendisine işçilerle ilgili sorular yöneltmiş, Başbakan ve cumhurbaşkanı olduğunda birkaç kez röportaj yapma fırsatı bulmuş biri ve 1989’da Anadolu Gazetecileri Gap yarışmasında Özal’ın elinden ödül almış biri olarak Özal’a karşı vefa borcumu ödemek için Özal ile ilgili yazmaya devam edeceğim.
Özal’ın İstanbul’daki cenaze merasimine gazeteci ve belgeselci olarak katılmış, Fatih camiinde bir ağaç üzerine çıkarak hem cenaze namazını kılmış ve o mahşeri kalabalığı görmüş biriyim. Özal’ın cenazesinde Vatan caddesinde 10 binlerce kişiyle yürümüş ve anıt mezarına defin işleminde Fatihalar okumuş biriyim.. O mahşeri kalabalık, dua eden isimler ve hiçbir protokol yapılmadan dua eden 10 binler Özal’ın cenazesinin neden çürümediğini en iyi şekilde ifade etmekte.
Adli Tıp Kurumu’nun kararı ne olursa olsun Özal şehit edilmiştir. Özal’ın ölümü normal bir ölüm değildir. Bunun en önemli delili ise Özal’dan sonra Türkiye’nin yaşadığı karanlık yıllar ve 28 Şubat sürecinde yaşananlardır.
Özal’ın ölümü ve onu kimlerin zehirlediği mutlaka aydınlatılmalıdır. Özal’ın ölümü aydınlatıldığı zaman Türkiye’de meydana gelen bir çok faili meçhul olay açığa çıkacaktır. Bu konuda geniş çaplı çalışma mutlaka ve mutlaka yapılmalıdır.
……………
Özal’ın cesedi neden çürümedi?
(10/10/2012)
Merhum cumhurbaşkanı Turgut Özal kısa süren Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı döneminde çok büyük hizmetler yaptı. Hayatta iken kıymetini bilemedik. Özellikle malum medya ve güç odakları  Özal’a saldırdılar, hakaret ettiler, iftira edip, O’nu küçük düşürmek için ellerinden gelini yaptılar. Buna rağmen merhum Özal, hep halkın yanında oldu. Milletinden kopmadı, dindar ve demokrat cumhurbaşkanı olarak gönüllerde yer etti.Bu güç odakları saldırırken muhafazakar ve milliyetçi camiada Özal’a sahip çıkmadı. Hatta bazı aile fertlerinin yaptığı yanlışlar yüzünden Özal büyük sıkıntılar çekti. Kongrede hayatına kastettiler. Merhum Özal, “öldürmeyen Allah öldürmez” diyerek güç odaklarına meydan okudu. Özal’ın zamansız ölümü, zehirlendi kuşkusunu ortaya çıkardı ve yıllar sonra Özal’ın mezarı açıldı. Özal’ın mezarı açıldıktan sonra cesedinin çürümediği bizzat devlet yetkilileri tarafından açıklandı. Cesedinin çürümemesi üzerine bilimsel olarak bazı açıklamalar yapılıyor. Ancak Özal’ı yakından tanıyan ve Özal’la ilgili birçok araştırma yapmış, hatta malum gazeteci Emin Çölaşan’ın “Turgut Nere’ye Koşuyor” kitabına karşılık, değerli dostum Fuat Aydemir ‘in Özal’ın hizmetlerini anlatan “Türkiye Nereye Koşuyor” kitabını basarak Özal’a sahip çıkan bir gazeteciyim. Polisan fabrikasında üst düzey bir yönetici olan Fuat Aydemir bey “Türkiye Nereye Koşuyor” kitabını hiçbir yayıncıya bastıramamış ve biz bu kitabı basıp yayınlayarak tarihe not düşmüştük. Bugün bu kitabın orijinal basımı azda olsa elimizde bulunmaktadır.
Özal’ın vefat ettiği haberini TV’de duyduğumda içim daralmış ve gözlerimden boşalan yaşı hiç unutmuyorum. Özal daha partiyi kurduğu günlerde Gebze’de kendisine işçilerle ilgili sorular yöneltmiş, Başbakan ve cumhurbaşkanı olduğunda birkaç kez röportaj yapma fırsatı bulmuş biri ve 1989’da Anadolu Gazetecileri Gap yarışmasında Özal’ın elinden ödül almış biri olarak Özal’a karşı vefa borcumu ödemek için birkaç satır ele almak istedim.
ÖZAL’IN CENAZESİNE DE KATILMIŞTIM
Merhum Cumhurbaşkanı Özal’ın mezarının açıldığı günlerde yurt dışında belgesel çekiyordum. Okuduğunuz bu satırları da şu an belgesel çekmek üzere geldiğim İspir ve Yusufeli bölgesinden yazıyorum. Türkiye ve dünya kamuoyu önemli bir şeye şahitlik ediyor. Özal’ın cesedinin neden Çürümediği ve bununla ilgili yapılan açıklama ve yayınlar gelecekte çok önemli bir belge olarak milli ve manevi iz bırakacaktır.
Özal’ın İstanbul’daki cenaze merasimine gazeteci ve belgeselci olarak katılmış, Fatih camiinde bir ağaç üzerine çıkarak hem cenaze namazını kılmış ve o mahşeri kalabalığı görmüş biriyim. Özal’ın cenazesinde Vatan caddesinde 10 binlerce kişiyle yürümüş ve anıt mezarına defin işleminde Fatihalar okumuş biriyim.. O mahşeri kalabalık, dua eden isimler ve hiçbir protokol yapılmadan dua eden 10 binler Özal’ın cenazesinin neden çürümediğini en iyi şekilde ifade etmekte.
Adli tıp kurumunun kararı ne olursa olsun Özal şehit edilmiştir. Özal’ın ölümü normal bir ölüm değildir. Bunun en önemli delili ise Özal’dan sonra Türkiye’nin yaşadığı karanlık yıllar ve 28 Şubat sürecinde yaşananlardır.
Özal’ın cesedi ile ilgili yapılan haber, yorum ve açıklamaları sizlerle paylaşıyor, bu konu ile ilgili gelecekte tarih hükmünü verecektir. Merhum Özal’a Yüce Allah’tan bir kez daha rahmet dilerken Adalet Bakanı sayın Sadullah Ergin’in yaptığı açıklamaları birlikte okuyalım.
VERİLER SAÇ TELİ VE KEMİĞİN ÖTESİNDE
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Adli Tıp uzmanlarının, kabri açılan merhum Cumhurbaşkanı Özal’ın naaşında ‘umduklarının çok ötesinde verilere’ ulaştığını bildirdi. Ergin, şu açıklamayı yaptı: “Adli tıpçılar umduklarının çok ötesinde verilere ulaştı. Acaba saç teli bulabilir miyiz, bir kemik bir parçasından DNA örnekleri bulabilir miyiz gibi. Bu düşüncelerinin çok ötesinde materyallere ulaştılar. Adli tıp için çok önemli. Bir şey varsa herhangi bir zehirlenme, toksit madde farklı doğal olmayan bir ölüm nedeni varsa şu anda bugün kabirden çıkarttıkları cenaze bütün bunların sonuçlarını vermek için son derece müsait halde. Bu kadarını ifade edeyim”
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981

banner934