Her Öğretmenler Günü kutlandığında ilkokul anılarımı hatırlar, okula ilk başladığım günler sinema şeridi gibi gözümün önünden geçer. Öğretmenlerimi düşünür, duygulanırım.
İnsanlar, tarihin ilk çağlarından beri eğitim ve öğretime ihtiyaç duymuşlardır. Bu eğitim ve öğretimi yerine getirenler ise öğretmenlerdir.

Öğretmenler de tıpkı arkadaşlarımız gibi çeşit çeşit olur; kimine hayran olurken kiminden de çocuk aklımızla korkarız. Ama hepsinden mutlaka bir şeyler öğreniriz; envai çeşit bilgiyi, kendimizi ifade etmeyi, açık fikirliliği, direnmeyi… Ve en önemlisi, öğrenmeyi öğreniriz öğretmenlerimizden.
24 Kasım Öğretmenler Günü ve ilkokul anılarımızla ilgili daha önce kaleme aldığım yazıyı sizlerle paylaşıyorum.
Bugün Öğretmenler Günü kutlanıyor. Bu özel günde kendimize bir iyilik yapalım ve çocukluk ile ilkokula başladığımız günlere zaman tünelinde bir yolculuk yapalım. Lisede okuyan oğlum Ahmet Emirhan’la her fırsatta Giresun Espiye Soğukpınar Beldesi Dikmen Mahallesi’ne gider, okulumu ve çocukluk yıllarımın geçtiği yerleri gösterir, belgesel çekimi yaparız. Oğlumla birlikte www.devrialem.tv olarak çektiğimiz belgeseli, Avrasya Gazeteciler Derneği’nin (www.agrt.net) kültür hizmeti olarak TV kanallarına gönderdiğimiz bu çalışmayı Öğretmenler Günü vesilesiyle sizlerle paylaşıyoruz:
➡️ https://www.youtube.com/watch?v=o4gaHklvQ3A
Köyüme gittiğimde çocukluk yıllarım ve ilkokul hatıralarım gözümün önüne gelir. İlkokul yıllarında yaşadığımız o heyecan, adeta bir sinema şeridi gibi zihnimde yeniden canlanır.
İlk öğretmenlerimiz… Biz öğrencileriyle ilgilenen, dertlerimize derman olan, yetişmemiz için ellerinden geleni yapan, bize rol model olan kıymetli öğretmenler…
Liseye giden oğlum Ahmet Emirhan’a, ilkokula giden torunum Asım Eymen’e ve anaokuluna giden torunum İsmail Arvas’a fırsat buldukça okul hatıralarımı anlattım. İlkokula nasıl başladığımı, öğretmenlerimizin bizim için neler yaptığını söyledim.
Başta ilkokul öğretmenlerim olmak üzere kendilerinden ilim öğrendiğim tüm öğretmen ve hocalarımı saygı, minnet ve şükranla anıyor; ilkokul hatıralarımı sizlerle paylaşıyorum.
1968–69 eğitim öğretim yılında, bugün Giresun’un Espiye İlçesi Soğukpınar Beldesi Dikmen Mahallesi’nde bulunan okulda 8 yaşında ilkokula başlamıştım.
Ailemizin maddi durumundan dolayı ablam eğitimini tamamlamış, ben de onun önlüğünü ve yakalığını giyerek okula gitmiştim. Zayıf ve uzun bir çocuk olduğum için sınıfın ortasında hemen göze çarpıyordum.
Öğretmen neden okula bir yıl geç geldiğimi sorunca arkadaşlarım, “Hocam, bu okuma yazmasını biliyor.” demişti.
O gün öğretmenler kurulu toplanıp beni sınava tabi tuttu; okuyup yazdığım anlaşılınca öğleden sonra ikinci sınıftan devam etmeme karar verildi.
Ailemin maddi imkânsızlığı nedeniyle bir yıl geç okula gitmem beni üzmüştü. Her akşam ablamın yolunu, okul yolundaki ceviz ağacının altında bekleyerek okul kütüphanesinden getirdiği kitapları alırdım.
Ablam bir okuma kitabı getirir, evde ders çalışırken ben de onun yanında okuma yazmayı öğrenirdim. Böylece okula gitmeden önce, ablamın yardımıyla ve kendi gayretimle okur-yazar olmuştum.
Okul maratonumuz böyle başlamıştı. İkinci, üçüncü ve dördüncü sınıfları Dikmen Köyü’nde, beşinci sınıfı ise köyümüzün karşısındaki Kuzköy ilkokulunda okudum.
Her gün okula giderken naylon gübre torbasından dikilmiş çantama kitaplarımı koyar, içine bir parça mısır ekmeği eklerdim. Okulda yakacağımız odunu bile evimizden götürürdük. Yağmurda, karda, çamurda her gün 45 dakika yürüyerek dört yıl boyunca okula gidip geldik. Öğle yemeğimiz çoğu zaman sadece bir parça mısır ekmeğiydi.
Bu şartlarda ilkokulu bitirdikten sonra yatılı eğitim için Espiye’ye geldim. İlkokul yılları başlı başına hatıralarla doluydu.
O yıllar ülkenin en sıkıntılı ve karışık dönemleriydi: 68 kuşağının mücadeleleri, siyasi istikrarsızlık, 1971 muhtırası, gençlerin gizli bir el tarafından sağcı-solcu diye bölünüp birbirine düşürüldüğü üzücü yıllar…
Türkiye’nin dört bir yanında eğitim ve öğretim şartları büyük ölçüde gelişti:
• Taşımalı eğitim,
• Okullarda öğle yemekleri,
• Ücretsiz ders kitapları,
• Köy okulları ile şehir okulları arasındaki farkın azalması…
Bizim çocukluk yıllarımızda ortaokulu okumak bile büyük bir hayaldi. Şehirde evi olanlar veya kalacak bir yurt bulanlar ancak ortaokul okuyabiliyordu. Köyde geçinen aileler için bu neredeyse imkânsızdı. Üniversite okumak ise tamamen bir rüyaydı.
O yıllarda Anadolu insanının çocuğu eğitim için büyük mücadele verirken, ülkeyi yöneten seçkin kesim çocuklarını Amerika’da, İngiltere’de, Almanya’da okutuyordu. Halkın vergisiyle okuyanların birçoğu ise Anadolu insanının evladının lise ve üniversite eğitimi almasına imkân tanımıyordu. Bu ülkemiz için büyük bir kayıptı.
Zaman içinde dış güçler ve yerli işbirlikçiler gençler üzerinde her dönemde farklı oyunlar oynadı. Gençlerimizi korumak için onları çok iyi yetiştirmeli; milli-manevi değerlerle, tarih ve kültür bilinciyle donatmalıyız. Sanal dünyanın tuzaklarına karşı çocuklarımıza vatan, millet ve aile sevgisi aşılamak hem öğretmenlerin hem ailelerin büyük görevidir.
Görevini gerçek anlamda yapan tüm öğretmenlerin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutluyor; sağlık, mutluluk ve başarılar diliyorum.
(Kaynak: Kişisel sosyal medya sayfam)










