Gebze Bölgesi’nin tarih, kültür ve turizm  değerleri içerisinde çok önemli yere sahip Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’nin maalesef kıymetini bilemiyoruz. Çoban Mustafa Paşa’ya sahipte çıkamamışız. Çoban Mustafa Paşa’nın yüzlerce yıl önce kurduğu ve içerisinde birbirinden kıymetli çok değerli yazma eserlerinin de olduğu Gebze Çoban Mustafa Paşa Kütüphanesi 1940’lı yıllarda yağmalanmış, vakfettiği arazileri, dükkânlar, han ve hamam ise kişilerin mülkiyetine geçmiş. 
    Çoban Mustafa Paşa Gebze’nin kentleşmesinde çok önemli yere sahip. Çoban Mustafa Paşa Külliyesi Gebze şehrinin kurulmasının temel taşı olmuş, 500 yıldan beri Gebze Bölgesi Mustafa Paşa Külliyesi etrafında büyüyerek genişlemiş. Mustafa Paşa Külliyesi, Külliye mimarisi içerisinde her bakımdan önemli özelliklere sahip Mimar Sinan’ın kalfası tarafından yapılmış Muhteşem bir eserdir. 
   ÇOBAN MUSTAFA PAŞA KİMDİR?
Yıllarca Çoban Mustafa Paşa’ya vefasızlık yapmış, ona sahip çıkmamışız. Çoban Mustafa Paşa’nın kim olduğu, hangi dönemde devlet hizmetine başladığı, hangi hizmetleri yaptığı hakkında da ciddi bir araştırmamız yok. Akademisyenlerimiz ve tarih araştırmacıları Çoban Mustafa Paşa’nın kimliği ile ilgili çok farklı bilgiler ortaya koymakta bazı bilgiler ilmi belgeden yoksun tutarsız olarak karşımıza çıkmakta.
  Çoban Mustafa Paşa ile ilgili bir çok Bilimsel kaynağın yanında akademik bir tez hazırlayan Gazi Üniversitesi Öğretim üyelerinden Doç. Dr. Mehmet Z. İbrahimgil, Çoban Mustafa Paşa’nın bugünkü Yunanistan’ın Serez bölgesinde ki Anfipoli köyünde doğduğunu. Babasının adının Abdülkerim olduğunu yazmakta. Ancak, Devşirme olarak saraya geldiği için kesin baba adının bilinmediği, bazı kaynaklarda da Boşnak olması dolayısıyla Bosna’dan geldiği yazılmakta. Nereden gelirse gelsin, etnik kimliği e olursa olsun Çoban Mustafa Paşa çok önemli bir devlet adamı, Osmanlı’nın Yükselme döneminde çok büyük hizmet yaptığı bir gerçek. Kesin tarihi belgelere bulunmasa da İstanbul’un fethinden hemen sonra Osmanlı sarayında devlet adamı yetiştiren Enderun mektebine Fatih döneminde girdiği, Fatih döneminde eğitim alarak devlette hizmete başladığı, Fatih’in vefatıyla oğlu 2.Beyazıt Han’ın 1481’de Padişah olmasından sonra Çoban Mustafa Paşa’nın sarayda etkin ve devlet idaresinde çok önemli yerlere geldiği bir gerçek. 1512’de Yavuz Sultan Selim Han tarafından 2.Beyazıt’ın tahttan indirilmesiyle Çoban Mustafa Paşa’nın devlet idaresinde ki etkinliği daha da pekişmiş, Yavuz Sultan Selim’in kızıyla evlenerek çok önemli seferlere çıkıp Osmanlı devletine katkıda bulunmuştu. 8 yılda 80 yıllık hizmet yaptığı tarihçiler tarafından ifade edilen Yavuz Sultan Selim hanın kızıyla evlenen Çoban Mustafa Paşa, Damat Mustafa Paşa unvanını da alarak Yavuz Sultan Selim’in başarısının arkasında ki en önemli yönetici olarak tarihimizde yer almıştır. Yavuz Sultan Selim’in 1514 Çaldıran, 1516 Ridaniye, 1517 Mercidabık seferlerine katılarak Kutsal emanetlerin Mısır’dan İstanbul’a gelmesinde önemli görev üstlenmiş bir devlet adamıdır. 
KANUNİ DÖNEMİ
Çoban Mustafa Paşa Hicaz coğrafyasının Osmanlı idaresine girmesinde de önemli görev üstlenmiştir. 1520’de Yavuz’un vefatından sonra Kanuni Sultan Süleyman saltanat makamına çıkar, kanuni döneminde Gebzeli, çoban Mustafa Paşa’nın yine devlet idaresinde etkin ve önemli görevlerde olduğunu görürüz. Özellikle Kutsal Hicaz yolunu kesen Rodos şövalyelerine karşı düzenlenen Rodos seferinin Başkomutanı olan Mustafa Paşa, Rodos adasını fethederek sadece  Müslümanlar için korkulu rüya olmayan, Kudüs'e giren Hristiyan hacılarında yolunu kesen Rodos şövalyelerini ortadan kaldırıp Akdeniz ve Ege’yi güvenilir hale getirmiştir. Kanuni ile Balkan seferlerine çıkan Belgrad seferinde Tuna Orduları Başkomutanı olan Çoban Mustafa Paşa, Mısır’da Valilik Gelibolu Sancak beyliği, Avlonya Valiliği, Rumeli Beylerbeyliği Görevlerinde de bulunur. 1499’da Venedikle Osmanlı arasında yapılan İnebahtı savaşına da katılmıştır. Tıpkı Kanuni gibi Viyana seferine katılan, tuna boyutlarını Osmanlı-Türk gölü haline getiren Meşhur Mohaç Meydan Muharebesinin kazanılmasında da önemli rolü olmuştur. 1529'da Kanuni il birlikte Viyana seferine giderken Nisan ayında vefat eder ve cenazesi Gebze’ye getirilerek Gebze’de ki Türbeye defnedilir. 
ÇOBAN MUSTAFA PAŞA’NIN VEFAT YILDÖNÜMÜ UNUTULDU
Çoban Mustafa Paşa’nın vefatının üzerinden tam 486 yıl geçti. Çoban Mustafa Paşa’nın şahsında Gebze’ye katkısı bulunanalar daha önce Gebze’de görev yapan Gebze Müftüsü Şükrü balkan tarafından mevlit ve Kuran hatimleriyle anılmıştı. Şükrü Balkan’dan sonra bu gelenek unutuldu. buradan Gebze Müftümüz sayın Şaban Apaydın ve diğer yetkililere çağrıda bulunmak istiyorum 486 yıl önce Nisan ayında vefat eden Çoban Mustafa Paşa’nın aziz hatırası unutulmamalı, onu minnet, şükran ve rahmetle anmalıyız.
    NEDEN ÇOBAN MUSTAFA PAŞA DENİYOR?
Hayatını devlet hizmetine adayan, mal ve mülkünü bütün gayri menkullerini 500 yıl önce vakfederek 500 yıldan beri rahmet, minnet ve şükranla anılan Çoban Mustafa Paşa’nın Gazi, Damat, Boşnak sıfatlarının  yanında en çok kullanılan ismi Çoban Mustafa Paşa unvanıdır. Çobanlık unvanının nereden geldiği konusunda cididi bir bilgi yok. Yaptığımız sözlü araştırmalarda Çoban Mustafa Paşa’ya Çobanlık unvanının verilişiyle ilgili 30 sene önce Gebze’nin yaşlılarıyla konuşup aldığımız bilgiyi şimdi sizlerle paylaşıyoruz: 
ÇOBANLIKTAN BAŞ VEZİRLİĞE
Çoban Mustafa Paşa Çobanlık unvanı kendisine şu şekilde verilmiştir: Çoban Mustafa Paşa’nın Çobanlık yaptığı Gençlik yıllarında dönemin Padişahı Vezirine kızmakta, onu azletmek istemekte. Ancak azledebilmesi için meşru bir sebep aramakta. Kendisine bir gün bana “En adi veya en değersiz kapla en değersiz yemeği yap ve en değersiz kişiyle gönder.” Der. Vezir işe koyulur, paslı bir bakır tencere bulur. Bir tarhana çorbası yapar ve bir Çoban bularak, çobana “bu yemeği Padişaha götür” der. Çoban itiraz eder. “Neden benimle bunu gönderiyorsun?” der. Vezir ısrara dayanamaz ve der ki “Padişah bana en değersiz kapla en değersiz yemeği en değersiz kişiyle gönder” dedi. “İşte paslı bir değersiz tencere, herkesin yediği tarhana çorbası ve en değersiz meslek Çoban olarak sizi seçtim” der. Çoban, Vezire tarihi bir ders verir. “Bakır değerli bir kaptır. Kalaylanınca kendini yeniler. Tarhana çorbası ölümden başka her derde devadır. Çobanlıksa peygamberlik mesleğidir. Sen bu şekilde hareket edersen Padişah senin boynunu vurdurur. Sen gel toprak bir kap bul, köpeklerin yediği un çorbası yap en  adi insan olan eşini çakıştırıp kendisi yiyen, evini bakmayan bir erkek bul, onunla bu çorbayı sultana gönder” der. Vezir bu Çobanın dediklerini yapar. Sultan bu aklın birisi tarafından vezire verildiğini anlamıştır. Bu aklı kimden aldın diye Veziri sıkıştırınca bizim çobanın sırrı çıkar ve vezir bu bilgileri çobandan aldığını söyler. Padişah emreder çoban bulunur saraya çağrılır ve kendisine vezirlik teklif eder. Ancak yine bizim Çoban Padişaha da tarihi bir ders verir. “Aman sultanım beni vezir yaparsanız padişah delirmiş bir çobanı vezir yapmış derler. Sen gel beni önce kapıkulu, Yeniçeri, ardından da Devlet işlerinde görevlendirerek Vezirlik makamına çıkar” der. Padişaha bu akıllı Çobanın dediklerini yapar, onu devlet işlerinde görevlendirir. İşte o Çoban anlı şanlı bizim Gebzeli Çoban Mustafa Paşa’dır. Çobanlık unvanı da bu hikaye de anlatılan hususlardan gelmektedir. Bu kaynağı sözlü tarihimize kaydederdik tarihe not düşüp zaman noterlik yapmak istedik.
 Gebze’nin kentleşmesine büyük katkısı olan, kurduğu Vakıflarla 500 yıldan beri insanlığa hizmet eden Gebze’nin kentleşmesinde büyük katkısı olan Çoban Mustafa Paşa’yı vefatının 486.yıında bir kez daha rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Çoban Mustafa Paşanın şahsında tüm geçmişlerimizin ruhu için sizleri bir Fatiha üç İhlas okumaya davet ediyorum. El Fatiha….
banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981