Birinci Dünya Harbi Kafkas Çephesi Harşit savunması üzerine araştırma yapan, bu konuda birçok çalışmaya imza atan iki değerli eğitimci yazar arkadaşla, Giresun Tirebolu sahilin de bir araya gelip Kafkas Cephesi Harşit Savunması ve Tirebolu tarihi üzerine konuşup bilgi alış verişi yaptık.

Kültür Bakanlığı tarafından basılan Harşit isimsizleri kitabının yazarı Fahri Şirin, Tirebolu İmam hatip müdürlüğünden Emekli olduktan sonra Çavuşlu Belediye Başkanlığı yapmış, bizim önerimiz üzerine hemşerimiz olan şehit Binbaşı Hüseyin Avni Alparslan’ın hayatını ayrılık davulu adı ile kitaplaştırmış bizlere de ön söz yazdırmıştı.

Hüseyin Avni, Balkan Savaşlarından Birinci Dünya Harbine, Kafkas cephesinden Harşit savunmasına katılıp, Kurtuluş savaşına topal Osman Ağa ile 42 ve 47. Gönüllü Giresun alaylarını toplayıp binbaşı rütbesi ile Sakarya Meydan Muharebesinde Mangal Dağı’nda şehit olmuştu.

Kılıç ve kalem erbabı şehit Binbaşı Hüseyin Avni Alparslan’la ilgili www.iktav.com olarak hazırladığım belgeselin tanıtım sinevizyonunu birlikte izleyelim:

https://m.youtube.com/watch?v=rahSMp51ErA

 

TİREBOLU’NUN CANLI TARİHİ

Tirebolu Milli Eğitim Müdürlüğünden emekli Personel şefliği döneminde kendisini sözlü tarih araştırmasına adayan birçok kişi ile konuşup sözlü tarih derlemesi yapan Hayri Bey Tirebolu’nun canlı ve ayaklı tarihi. Kendisinden bölge ile ilgili çok şey öğrendim.

Tirebolu Tarihi Diyanet işleri başkanlığı İslam Ansiklopedisi’nde yer alan Tirebolu tarihini sizlerle paylaşıyorum https://islamansiklopedisi.org.tr/tirebolu

 

TİREBOLU HATIRALARIM

Askerlik şubem dahil hayatım da çok anlamlı yeri olan 1957 yılın da Espiye ilçe olana kadar ilçem olan 1974 yılında yaya olarak bir arkadaşımla Espiye’den yaya olarak sahilden kumlar üzerinden dalgaların sesini dinleyerek yürüyerek gidip gördüğüm güzel şehir Tirebolu ile ilgili Devrialem Belgesel Programı www.devrialem.tv  olarak hazırladığımız Belgeseli sizlerle paylaşıyorum

https://m.youtube.com/watch?v=BgcBGcr9raM

ŞEHİT BİNBAŞI HÜSEYİN AVNİ ALPARSLAN KİMDİR?

Giresun’un Tirebolu ilçesinde doğan (1876) Alparslan Bey memleketimizin onur kaynaklarından biridir. İlk öğrenimini Giresun, lise öğrenimini ise Trabzon’da tamamlayıp ardından 1898’de Pangaltı Harbiye Mektebini kazanıp, Şubat 1901’de Teğmen rütbesiyle mezun olmuştur. Mezuniyetinin ardından Balkanlarda ve ülkenin çeşitli yörelerinde askerlik görevini icra etmiştir. Giresun askerlik şubesi başkanlığı yaptığı yıllarda (1 Ocak 1920) aynı zaman da vekaleten Giresun Kaymakamlığı görevini de icra etmiştir.

 

HARŞIT ÇAY’I SAVUNMASI:

Rus Orduları karşısında Karadeniz kıyılarında Harşıt Çayı’na kadar gerileyen Ordumuz, Harşıt’ın batısından Tirebolu’da döküldüğü yerden yukarılara doğru cephe oluşturur.Yarbay Hamdi Bey komutasında Teşkilatı Mahsusa Alayı başta, 9 taburlu 3 Alaylı bir kuvvet oluşturulur. Osman Ağa,110. Alay komutan V. Olarak Hüseyin Avni de buradadır. Sahil Müfrezesi olan adı, daha sonra 37. Tümen olan bu birlikler, Harşıt’ın öte yakasına Rusları geçirmezler. Sürekli olmasa da kanlı çatışmalar olur. Ancak Rusya’da 1917 Ekim ihtilalinin de olmasıyla Rus Ordusu’nda iç karışıklık ve ayaklanmalar da çıkar. Osmanlı Devletiyle Erzincan anlaşmasını imzalayıp çekilmeyi kabul eden Ruslar bir müddet sonra Harşıt boylarından da çekilmeye başlarlar. 37.Tümen de takip harekatı başlatır. Trabzon ve Rize kurtarılır.Ancak Rus Ordusunda da yer alan ve ayrıca çeteler kurmuş olan Ermeniler ilerlemeye karşı koyarlarsa da dağıtılırlar. Batum ve Kars da geri alınır. Bu esnada Rusya’da iç savaş çıkmış, orduları dağılma noktasında, mukavemeti düşmüştür. ORDU’muz, Azerbaycan ve Dağıstan’a, bölge halkından, Azeri Türklerinden de aldıkları destekle bir harekat düzenlerler, Ermeni ve Gürcülerle çatışmalar olur. Birliklerimiz hemen tüm Azerbaycan’ı ele geçirir. Hatta İran’ın Hoy şehri ve bölgesini de. Hüseyin Avni Bey’de bu Azerbaycan harekatına katılmıştır. Bu esnada 1. Dünya savaşının seyri değişmiş ve Almanya teslim olmuştur. Bizim de Irak, Suriye cephesin- de savaş iyi gitmemiştir. Mondros mütarekesiyle birlikte Osmanlı bütün ele geçirdiği topraklardan geri çekilir.

Mondros’un ardından İstanbul’da çok kısa bir süre Harita Heyetinde görev yapan Hüseyin Avni, artık Orduda , Teşkilat-ı Mahsusa’da gönüllü, milis kuvvetler oluşturmuş, pek çok savaşta en önlerde savaşmış bir subaydır. Üstelik Türk Ulusu hakkında Karadeniz yöresinde araştırmalar yapmış, eser ve makaleler yazmış biridir. Vatanın içine düştüğü bu durumda önemli görevler yapacak durumdadır. O sıralar Genelkurmay’da oluşan çare arayan ve gizli, açık yeni yapılanmaların onunda içinde olduğu açıktır. Hüseyin Avni, son derece alçak gönüllü, fedakar birisidir. O, en zor görevlere koşan, verilen vazifeyi başarmak için canını öne koyan, sisler arasında kalan gerçek bir kahramandır. Ancak, atandığı görevler de ona üstlerinin verdiği önemi ve güveni göstermektedir. O öncelikle İstanbul’da oluşan devamında Ankara’ya, Mustafa Kemal’e bağlanıp resmiyet kazanan M.M.’in, Müdafaa-i Milliye Teşkilatı’nın önde gelen üyesi ve Karadeniz’de Özel Görevlisi’dir.

Binbaşı Alparslan’ın Giresun tarihindeki önemli yeri ise Topal Osman Ağa tarafından Giresunlularca gönüllü olarak kurulan 42. Gönüllü Piyade Alayı’nın komutanlığı görevine gelmesiyle başlar. 42. alay Binbaşı Alparslan komutasında ülke için en kritik savaşlardan biri olan Sakarya Meydan Muharebesine katılmıştır. Sakarya Meydan Muharebesinin önemi ise şu satırlarda daha iyi anlaşılacaktır. ”Sakarya Meydan Muhaberesi, Anadolu’da Milli Mücadeleyi ayakta tutan savaştır. Çünkü Sakarya Meydan Muhaberesi’nin kaybedilmesi halinde düşman orduları Ankara’ya girecek, Ankara Hükümetinin kalbini ele geçirecekti. Nitekim bu durum öylesine ihtimal dahilinde görülmüştü ki, Kütahya-Eskişehir Muharebesinin kaybedilmesinin ardından Sakarya Muharebesi başladığında Ankara boşaltılmaya başlanmıştır.”

Alparslan Bey ve askerleri Yunan askerleri ile göğüs göğüse çarpışmış, bu şiddetli çarpışmaların sonucunda Mangaltepe/Gökgöztepe mevkiide 42. alayın çok sayıda neferi ve Hüseyin Avni Bey şehadet şerbetini içmiştir. Hüseyin Avni Bey’in karakterini anlatan şu satırlar ise ne kadar büyük bir vatan sevgisine sahip olduğunu gösteriyor, bir akşam yemeğinden sonra topladığı subaylarına hitap eden komutan;

“Beyler! Bu savaş öyle bir savaş olacak. Çünkü bu savaş fetih, yağma savaşı değil, vatan savaşı. Hiçbir hatayı affetmeye hakkımızın olmadığı bir savaş. Komutanlarımız izin vermedikçe öleceğiz, geri çekilmeyeceğiz. Askere örnek olacağız. Çocuklarımıza para pul, mal mülk değil, milleti için şehit ya da gazi olmuş namuslu bir askerin çocukları olmanın şerefini bırakacağız.”

Alparslan Bey asker olmasının yanında entelektüel bir kişiliğe de sahiptir. ”Türk Milliyetçiliği, Türk Dili ve Türk Kültürüne sahip çıkılması gerektiğini belirtirken, bu bayrağı devrinin önemli yazarlarıyla birlikte taşımıştır. Hüseyin Avni Bey, bir aydın olarak döneminin aydınları gibi Türkçü eğilimler taşımıştır. Tirebolulu Alparslan’ın Mehmet Emin Yurdakul, Yusuf Akçura, Ahmed Ağaoğlu ve Müftüoğlu Ahmed Hikmet ile yakın ilişkileri bulunmuş, Türkçülük ve Türk Dili hakkında yazıları “Türk Yurdu” dergisinde yayınlanmıştır. Bu onun sadece savaşan bir makine olmadığını kalemini de aynı ustalıkla kullandığını gösteren önemli bir veri olmuştur.”

banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981