Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı'nda vazife yapan Polis Başmüfettişi Mehmet Muhittin Yıldırım, İzmir Adliyesi'ne gelerek İzmir merkezli 13 ilde 'yasa dışı dinleme' iddialarına ait yürütülen soruşturma kapsamında tutuklu bulunan eski Organize Suçlar Şube Müdür Yardımcısı Taner Aydın ve bir takım tutuklu emniyet mensuplarının avukatı Ali Aksoy meselesinde şikayetçi oldu.

Adliye çıkışında avukatıyla birlikte gazetecilere İzah oluşturan Yıldırım, kendisinin de müştekileri içinde bulunduğu İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesi sebebi ile kabul edilen davaya ek şekilde şikayette bulunduğunu, gerekçesinin de, bir takım tutuklu emniyet mensuplarının avukatı Ali Aksoy ve eski Organize Suçlar Şube Müdür Yardımcısı Taner Aydın'ın gözaltına alınmadan öncelikle matbuatta da yer sektör beyanlarında  'terör örgütü üyelerini, uyuşturucu kaçakçılarını, İran ajanlarını dinledik' bunun şeklinde ifadelerin şahsını rencide etmesi olduğunu anlatım etti.  

Kendi adının de dinlenenler listesinde yer aldığını, dolayısıyla bu nitelemelerin hedefinde bulunduğunu belirten Yıldırım, 'Ben ne uyuşturucu kaçakçısıyım, ne El-Kaide teröristiyim, ne de ajanım. Böyle birşey varsa ortaya çıkarılması gerekir. 'Bu dinlemeler mahkeme kararıyla yapıldı' deniyor. Doğrudur fakat tamamı düzmece evraklarla tahsil edilen dinleme kararlarıdır. Mesela benim numaramın dinleme kararı bir başkasının adıyla tahsil edilmiş ve dinlenmişim. Tamam ilk 3 ay yanlışlık oldu ve dinlendim. Kararın 2. uzatmasında bu nasıl anlaşılmaz' diye konuştu.

'Kumpas kurdular' 

Soruşturma kapsamında hukuk dışı dinlendiği iddia edilenler arasında 26 emniyet mensubunun yer aldığını, bunların tamamının da diğer isimlerle dinleme kararı alınarak dinlendiğini savunan Yıldırım, bu dinlemelerin yanlışlıkla yapıldığına inanmadığını anlatım etti.

Yıldırım şöyle konuştu:

'Malumunuz enlem bir bina var. Biz de bu enlem binanın içine dahil olmadığımız için bu kumpas bize kurulmaya çalışıldı. Sebebi de hem cemaat mensubu olmayışımız, hem de teşkilatın istikbal vaad eden kullanıcılarını olmamızdır. Bizlerin önünü kesmek için bunları yaptılar fakat muvaffakiyetli olamadılar. İşte bakın adliye burada. Buraya herkes gelir ve hesaplaşır. Böyle yalan hata dinlemelerle, ihbar mektuplarıyla hiçkimsenin geleceğiyle kimsenin oynamaya hakkı yok. Ben buraya hesaplaşmaya geldim. Burada aslanlar bunun şeklinde hakimler savcılar var. Dilekçemizi sunacağız, ondan sonra da yargı önünde bunlarla hesaplaşacağız.' 

Dinlemeler sonucunda kendisi meselesinde açılmış hiç bir dava bulunmadığını, hiç bir muamele başlatılmadığını kaydeden Yıldırım, bu dinlemelerin buzdağının sırf görünen bölümü olduğunu, soruşturmalar açıldıkça yapılan herşeyin ortaya çıkacağını söyledi.

'Gazi emniyet müdürüyüm' 

Kendisinin İstanbul'daki 'Gazi olayları'nda yaralandığını, bir gözünü ve kulağını kaybettiğini söyleyen Yıldırım, 'Siz, bir gazinin, bu ülkenin aleyhine ajanlık yapabileceğine inanıyor musunuz? Uyuşturucu kaçakçılığı yapabileceğine inanıyor musunuz? Zaten ben bir önceki başvurumda hepsinden davacı oldum. Bu ikinci davacı oluşum. Yaptıkları beyanlarla bizi yeniden yazılı ve görsel medya önünde töhmet altında bıraktılar. Herkes bunun hesabını verecek. Bu bir travmadır. Siz beni niye dinliyorsunuz arkadaş. Ben bunu ilk öğrendiğimde fazla aşırı üzüldüm. Benim hiç bir illegal, uyuşturucu kaçakçılarıyla ilgim faaliyetim bulunmaz ki' halinde konuştu. 

Yıldırım'ın avukatı Emrullah Aksakal da, illegal dinlemeyle ilgili savcılık soruşturmasının ardından İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldığını hatırlatarak, bir takım meslektaşlarının ve zanlı emniyet mensuplarının gözaltına alınmadan öncelikle yaptıkları matbuat açıklamalarında kurdukları cümlelerle ilgili suç duyurusunda bulunduklarını ve dava açılmasını istek ettiklerini bildirdi. 

Olayın geçmişi

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının, 'çeşitli kurumlarda çalışan halk görevlilerinin telefonlarının hukuk dışı dinlendiği' yönündeki bir gazetede yer sektör habere ait 62 müşteki ile aynı konuyla ilgili idarenin yaptığı suç duyurusu üstüne başlattığı soruşturmada, 32 emniyet mensubu gözaltına alınmış, zanlılardan aralarında eski Batman İl Emniyet Müdürü Hasan Ali Okan, Elazığ Emniyet Müdür Yardımcısı Ramazan Karakayalı'nında bulunduğu 11'i tutuklanmış, 21 kişi ise 'adli kontrol' hükmünden yararlandırılarak serbest bırakılmıştı. 

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nda görevli cumhuriyet savcısı Okan Bato'nun hazırladığı iddianame ise İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde kabul edilerek dava açılmıştı.