On Üç

02 Nisan 2012, 17:20

Öğlen kalkar kalkmaz, hemen Fox Tv’yi açıp, ‘Su Gibi’ ye bir göz atıyorum. Ardından fırına gidiyorum. Son zamanlardaki tek hobim, fırından eve kadar simit yiyerek gelmek... Evde vakit geçirmek için bir süre kitap okuyup, duvarlara ve lambaya bakıyorum. Sonra Show Tv’yi açıp, ‘Bugün Ne Giysem?’ i izliyorum.

“Su Gibi’yi ve Bugün Ne Giysem’i izleyenler var mıdır?’’ diye düşünebilirsin sevgili okur. Ben izliyorum. Tamam ben de biliyorum çok önemli bir şey yapmadığımı ama iyi oluyor, vakit geçiyor bir şekilde. ‘Su Gibi’ yine bir şekilde izleniyor da, Esra Erol’un evlendirme programına ben de katlanamıyorum. O sıkıcı, hem daha bir yapmacık. Saati gelince, 1 milyon 500 bininci tekrarı olmasına rağmen sıkılmadan, ‘Arka Sokaklar’ı izliyorum. Haberlere bakmıyorum. İnsanın canını sıkmaktan başka bir şeye yaramıyor zaten. Birkaç yıl öncesinde, yaklaşık 6 ay falan haberleri izlememiştim. Gazetelere de bakmadım hiç. Sonrasında bir akşam oturup, haberlere göz attım. Hiçbir şey kaçırmamışım. Aynı adamlar hala hiç sıkılmadan aynı konular üzerine konuşmaya devam ediyorlar.

Genel olarak bu şekilde geçerken günler, telefonuma ‘‘nasılsın?’’ diye bir mesaj geldi. Belli canı sıkılmış, öylesine mesaj atıyor. Mesajı gördüğümde, nasılım diye düşündüm bir süre. İyiyim, çok çok iyiyim. Yani nasıl olabilirim ki. Her şey bir şekilde unutuluyor. Yalnızlaşmalar, ardından daha bir yalnızlaşmalar, bademcikleri şişirene kadar içilen biralar, ‘‘Ben bunları hak edecek adam mıydım?’’ demeler, arkadaşlarla oturup tarihe geçmesi gereken büyük aşk üzerine defalarca konuşmalar.

Hepsi gelip geçiyor da, ben hala o son 15 liramla tam da ayrılacağımız gün içtiğimiz kahveleri unutamıyorum. Kahvenin yanında su da içtiğin için, hesap 13 lira gelmişti. Son 2 liramla da, 4 simit alıp, cebimde başka para kalmadığından, eve simit yiyip, yürüyerek döndüm. Yol boyunca düşündüm. Baktım simitler bitmeyecek, yolumu uzattım. Bari su içmeseydin, minibüse binerdim.