Hükümet’in Vekili

16 Ağustos 2013, 19:19

Ramazan Bayramı’nda Marmara’dan Akdeniz’e karayolundan dikey indim, Ege kıyıları boyunca da döndüm. Dört günde yaklaşık 2 bin kilometre otomobil kullandım.

Türkiye’yi 11 yıldır yöneten Erdoğan hükümetlerinin en çok övündüğü duble yolların, batı yakasını test ettim bir bakıma...

Biga’ya döndüğümde, -deyimi abartılı saymayın- Çanakkale için oturup ağladım. İnsan Çanakkale il sınırları dışına çıkınca, başka bir ülkede olduğunu düşünüyor.

Trafik polisleri özellikle ait oldukları ilin dışındaki plakalı araçları yolda çevirir. Her çevirdiklerinde, tüm belgelerimin tam olduğunu gördüler, yetmedi alkol testi yaptılar.

Bir keresinde içimden takılmak geldi ve “Toroslar’da gözleme-turşu yedim. Harikaydılar ve galiba fazla yedim, yüzde bir iki oranda alkol çıkabilir” dedim. Trafik Polisi yüzüme garip garip baktı. Oysa bir kaç yıl önce alkol testi ‘sıfır’ çıkınca, trafik polisinin biri ikinci kez test yapmıştı. Tipim alkolik görünüyor herhalde...

Neyse, sözü uzatmayayım.

Eğer buralarda bir Hükümet Vekili varsa (Çanakkale’nin milletvekili yok diye düşünüyorum); Çanakkale ili karayollarının, diğer illere göre çağdışı kaldığını anımsattığım için herhalde tekzip göndermez.

Tabii ki, yüzü kızarmazsa...

Madem Hükümet Vekili dedim, eski avukatım yeni Meclis Katibi kardeşime de, duyduklarımı anlatayım. Hoş müptelası olduğu Bigazete’yi Hükümet Vekili olunca okumayı bırakmış, hele Katip yapılınca sağa sola “Okumayın” demeye başlamış ama neyse...

Ben biliyorum, haldır haldır abonelerimizden arıyor, satır satır okuyor da, başkası okusun istemiyor demek ki...

Çırak Hükümet Vekili, Bigazete haberini okuyunca kendini sağlık müdürü sanmış ve Biga Devlet Hastanesi’nde kadın doğum uzmanı bulunmadığı ile ilgili sağa sola yanıt yetiştirmeye, hatta fırça atmaya başlamış.

Bu hafta Bigazete birinci sayfasında yer alan ‘Devlet Hastanesi İnşaatına Gider’ tabelası önüne gidip fotoğraf çektirmesini öneriyorum çırak vekile. Eğer bulabilirse, bir kaç da ‘gasteci’ çağırıp orada açıklama yapmalı.

Mesela... “Bana ‘çırak’ diyen gazeteciler batsın!” açıklaması acayip ses getirebilir.

Başbakan bile onun varlığının farkına varır. Bu arada ufaktan fırçalayabilir tabi..

“Üç günde değil üç dönemde usta olunur. Biz bu yollarda ıslandık, bak şimdi ustalık devrindeyiz. Her dediğinin kanun olmasını istiyorsan, son durağı bekleyeceksin.”

Çırak, örneğin şöyle bir nutuk da çekebilir:

“Biga Devlet Hastanesi’nin projesini ilk dönemimde çizdiriyorum. İkinci dönemimde inşallah inşaata başlarız. Üçüncü dönemimde de biter alimallah. Ne yani? Taşoluk Barajı kaç dönem vekil çıkardı zannediyorsunuz?”

Ama... Şöyle bir açıklamanın yararı yok!

“Bigazete okumayın, reklam vermeyin!”

Biga’yı gazetesiz bırakmak çırakların haddine değil! Biga ekmeksiz, sütsüz, sebzesiz olur mu ki gazetesiz olsun? DPT’nin “gelişmiş” deme sebebi eğitim düzeyi yüksekliği; yoksa yol, hastane yatırımları falan değil!

Gazete dediğin gücünü okurlarından ve reklamverenlerinden alır. Hükümet Vekili değil ki gazeteci, halkın verdiği vergilerden, yani devletten 30 bin lira maaş alsın.

Biz muhalefet partisi değil, gazeteyiz; halkın gündemine odaklıyız. Milyonluk Hazine yardımı alan siyasi partilerden şu kapatılsın, şu açık kalsın demek, mesleğimize göre ahlaksızlıktır. Hazine yardımsız var olan partilere, sivil toplum örgütlerine; devlete hem veren hem de hükümet korkusu yaşatılan girişimcilere; elbette daha anlayışlı yaklaşırız.

Vereni mağdur, alanı mağrur bir devir bu...

Dev şirketin tepe yöneticisi daha beş on gün önce açık açık söylüyordu:

“Riskleriniz büyükse, Hükümet ne derse onu yaparsınız. Asıl korku bizde!”

Bir başkası yetinmiyor bir de uyarıyordu:

“Aman dikkatli habercilik yapın. Bigazete’yle de özel olarak uğraşılıyor!”

Korkunun ecele faydası yok! Kasap etten korkarsa, gazeteci de haberden korkar.

Yeri geldiği için paylaşmalıyım.

“Ramazan Bayramı mesajımızı şu fiyata ve şu büyüklükte, yayınlayın” diyen Hükümet Partisi İlçe yönetimine “Hayır!” dedik.

Hazine, partilere özellikle medya giderleri için para veriyor. Nereye harcıyorlar acaba?