İçinde futbol geçen yazı

12 Şubat 2013, 09:34

Herkesin taraftarı olduğu bir takım vardır. Takım tutmayanlar da ‘Biz milli takımlıyız’ derler. Yine de bir taraftar grubuna aidiyet mevcuttur. Çünkü toplum baskısı ve piyasa gereği biz bunların içinde buluruz kendimizi.

Futbol, sıradan bir spor değildir bana göre. İçinde güç ilişkileri barındıran, sportif özellikleri dışında ekonomik alt yapısıyla var olan kapitalist bir değerdir. Futbol oyuncuları, kiralanan, sözleşmelerle büyük para karşılığında transfer edilen birer metaya dönüşmüştür. Elbette ki taraftarları da bu metalaşmanın içindedir.

Bu durum, toplumsal hayatın nasıl da içindedir bilirsiniz. Taraftarlar, deyim yerindeyse futbol aşkıyla ortaya çıkan holiganlık, olay çıkan maçlar, havada uçuşan sandalyeler, bıçaklanan insanlar...

Oysa altı üstü bir spor faaliyeti olması gerekirken kitlelerin içinde dolaşan, maç günleri sokağa çıkmamızı zorlaştıran, taraftarlardır. Maç öncesinde aramızda dolaşan herhangi bir insanken, maç günleri ‘Dikkat edilmesi, yaklaşılmaması gereken’ insanlara dönüşüp birer tehlike unsuru oluyorlar. Eğer karşı takımın taraftarıysanız, stadyumlar futboldan çok savaş alanına dönüşüyor. Bu durum taraftarı rahatsız etmediği gibi bir de tribünlerde savaşı, düşmanlığı simgeleyecek figürler ya da yazılar asılıyor: ‘Cehenneme hoş geldiniz.’

Futbol, sadece bir spor faaliyeti. Spor kulüpleri taraftarlarının, bu kadar tehlikeli bir hal almasının sebebi taraftarların bilinçsizliği mi, yoksa futbol stratejisinin konsepti mi bilmiyoruz. Tek bildiğimiz dışarıdan tehlikeli, içeriden daha da tehlikeli oldukları. İşte bu yüzden futbol, eğlencenin ve heyecanının suistimal edildiği bir spordur. Çoğu kadının ve bazı erkeklerin futbolu sevmemesinin sebebi şiddeti sevmemelerinin bir sonucudur. Takımın ceza aldığı maçlarda, ceza olarak erkeklerin değil kadınların tribünde yer alması ve tekrar ediyorum ki bunun ceza sebebiyle olması, futbolun sığlığından başka bir şey değildir.