Zamane zevatı yalan seviyor

16 Aralık 2010, 10:13

İstanbul merkezli gazetelerin Biga’da geçici bayilikleri var. Zaman, Türkiye, Sabah başta olmak üzere aboneliklerle dağıtılıyor. Biga’da bu yolla dağıtılan gazetelerin başında Zaman geliyor.

Her kapıya bırakılan ve kime sorsak “abone değilim ama bırakıyorlar. Baktığım falan yok” dediği bu gazetenin Biga’da yaklaşık 900 adet dağıtıldığı ifade ediliyor. Bu rakam Biga için rekor bir düzey. Kim hangi yalanı atarsa atsın, Bigazete dahil yerel gazeteler bile bu abone sayısının yarısına ulaşamıyor.

Konu “okunan gazete” ye gelince, Biga’da herkes biliyor ki, Bigazete’den daha fazla okunan yok. Bizim belirlememelerimize göre gazete başına 12-17 arasında ortalama okunma var.

Türkiye’de yerel gazetelerle birlikte günlük ortalama 7 milyon gazete dağıtılıyor. Ulusal çapta dağıtılanların ise 4 milyon 500 bin - 4 milyon 600 bin aralığında satışı var. İlk sırada görünen Zaman’ın 870 bin dolayında satışı görünüyor. Bu rakam içinde bayi satışı ise 40 bin dolayında. Demek ki binde biri Biga’da dağıtılıyor.

Bu rakam iyidir, kötüdür diye tartışacak değilim. Halkımız neyse, o görünmektedir gibi kolaycılığa da kaçacak değilim. Gazeteler ne ise, okuru da o kadardır da demeyeceğim. “Buyur ağam” denileni var, ambargo uygulananı var. Hazineden, siyasetten, iş dünyasından, cemaatten beslenip destekleneni var; kendi yağı ile kavrulanı var.

Gazeteciliği; ne deniyorsa, ele ne tutuşturuluyorsa onu aynen sayfaya dizen bir iş olarak algılama hayli yaygın. Koca koca adamlar bile böyle bir akıl fukaralığı yapıyor. Oysa gazetecilik; kendine özgü bir bakış açısı ile olayları, gelişmeleri aktaran bir meslek. Okur güvenirse alır okur, basın savcısı haberlerde maddi bir yanlışlık ve ona bağlı hukuksuzluk varsa muhatabının dava açmasını beklemeden yargıyı harekete geçirir. Yasalara göre en dürüst olması gereken meslek, en yasalara saygılı meslektir, gazetecilik. İyi gazeteci ise, haberleri ile ilgili yargıda en az hüküm giymiş gazetecidir.

İstanbul’da Başbakan’ın rektörleri topladığı yasallığı tartışmalı çalışma ofisindeki toplantıyla ilgili basın bildirisi sunmak isteyen öğrencilerle ilgili haber ve görüntüleri umarım geniş bir kitle izlemiştir. Polisin öğrencilere nasıl davrandığına ilişkin görüntüler, çok açık biçimde ortada. Böcek yerine konulup yüzlerine zehirli gaz sıkıldığı da ortada.

En çok dağıtılan gazete, işte bu ayan beyan ortadaki haberi, öyle bir şekle soktu ki, “pes!” dedim. Halkı aldatmaya, kandırmaya yönelik bu denli zorlama bir çarpıtma, bakış açısıyla ilgili sınırı da aşmış durumda.

Hamile bir kadını yere yatır, karnını tekmele. Çocuğunu düşürsün. Avukatı, Sağlık Bakanlığı’nın Taksim İlk Yardım Hastanesi’nden verilen “darp ve travmaya bağlı düşük” raporları ile dava açsın. Yetmesin bir de basın toplantısı yapsın, raporu göstersin.

Zamane gazetesi olarak kalk, “yok böyle bir şey” de. “Polis biber gazı sıktı ama takip etmedi” de. Gözaltına karga tulumba alınan gençlerin görüntüleri ortada.

Yer mi millet?

Ona millet yanıt versin artık. Ben Biga özelinde bir konuya dikkat çekiyor, bir iddiada bulunuyorum:

Biga’da tek tek bu zamane gazetesine abone bedeli ödeyen 100 kişi yoktur. Birilerinin toplu biçimde abone bedellerini ödediği o denli açıktır.

Tanesi 50 kuruşluk bu gazete için, Biga’da birilerinin her gün 400 lira vermesi de sorun değildir. Ayda 12 bin lira eder ki, yalnızca Biga’da oluşturulan cemaat merkezli ekstra rantın binde biri değildir bu rakam.

Bedeli ödenmeden okunacak gazete, sokaktaki yurttaşa yine de cazip gelmiyor. Tanık olduğumuz bu! Söz konusu gazetenin; sorup sorgulama çağındaki, tepki çağındaki gençliği böcek sanma anlayışı da beklenen etkiyi yapmıyor.

Yemiyor Bigalı, gerçek bu!

“Yetmez ama evet!” çisi de yok Biga’nın. Varsa da kimbilir hangi sırça köşkte demleniyordur. Zırt pırt bana “rakıcı” diyerek yalan söyleyen bu zamane zevatı kahrolacak ama bendeniz çay sever ve çay içerim. Sarhoş muhabbetinden de ayrıca nefret ederim.