Yine bir Mart ayındayız tarih akıp gidiyor sonsuzluğa doğru . Ve çok uzaklardan rüzgârın şehrinden hüzünlü fakat gururlu bir selam düşüyor pencerenin kanadına .
Gönlün mihenk taşı oluyor evren , akıyor turkuaz deryaya karşı .
Cesaret hamuruyla atlıyoruz ömür defterine yazdırılan zamana .
Seni seviyoruz kızılca kanların hakikatli şehri , seni seviyoruz vatanın atan kâlbi .
Sessizce alıyor her yolcu nefesi , tutuluyor ay ışığında saklanmış eflâk . Mücadelenin ay yıldızlı bayrağı nazlanmadan salınıyor kınalı sevdalarda .
Ah ! bu vefakâr cefakâr toprak ne ölümsüz ne mukaddes toprak .
Siperlerde şehadet şerbetini içerken Mehmetçik doğuyor mağrur şafak.
‘’ Çanakkale içinde yanık türküler
Savrulur semada hain şarapnel
Ne yas bilir analar ne isyan eder
Düşen her baş ardına dikilir yenisi
Siper olur vatana yaşlısı genci
Bilinir ki bu toprak sevda demektir
Anadolu yolunda makber cennettir
Rüzgârın şehri derler namına
Nice kahramanlık yazılır burada
İmanın gücüyle âleme karşı
Destanlar ezelden ebede şanlı !..’’
Masmavi gökyüzünün altında adımladığınız her karış toprak kulağınıza mazinin o kahraman sesini fısıldar . Boğazın bükülmeyen bileği döner döner sevdayı kucaklar .
Ta yıllar evvelinden dokunur , kâlbinizin en ücra köşesine cesaret ve diken diken olur tüyleriniz kucakladığınız her taze nefeste .
Çanakkale Türk’ün haklı gururu haklı davası , ölmek var dönmek yok yolunda yiğit Anadolu’su . Kahraman binlerce Onbaşı Seyit ve kınalı toprağa verilen sayısız şehit , helal et hakkını ölümsüz Mehmetçik !..
Sibel Çakcak