Onlar ince eleyip, sık dokurlar. Tarafsızdırlar.  Uluslarası saygınlıkları vardır ve yanlı haber ve yorumlarla saygınlıklarının zedelenmemesine çok önem verirler.

Uluslararası basından söz ediyorum. Financial Times da bunlardan biri. Küresel ekonominin bir numaralı gazetesi, bankacılar, borsacılar muhakkak okur bu gazeteyi.

Biz yazsak, desek ki; "Türkiye'de otoriter rejim işaretleri var", kimileri, "Hadi canım bunlar yanlı, sabit fikirli, illa eleştirecekler" derler.

Ama bunu yazan Financial Times...

Başyazısında,  100'e yakın gazetecinin cezaevinde tutulduğunu hatırlatarak, "Türkiye'nin lideri, ülkeyi otoriter bir yönetime doğru sürüklüyor" diyor.

Aslında Financial Times'ın yazmasına gerek yok. Rakamlar yalan söylemez.

Evet, Temmuz ayında cezaevlerinde 70 gazeteci vardı. Geçen altı ay içinde bu sayı 97'ye yükseldi.

Meclis Başkanı Cemil Çiçek, "Gazetecilik gibi görünse de sanıldığı gibi değil, terör örgütü üyeliğinden evrakta sahteciliğe kadar yasak fiillerden cezaevindeler" dese de inanmayın.

Aşağıdaki gazeteci ve yazarlar yüzlerce gündür cezaevindeler.

Kaçma, delil karartma ihtimali olmadığı halde tutuklu yargılanıyorlar.

Gazeteci olduklarından, soru sorduklarından, düşündüklerinden, haber ve yorum yazdıklarından, kitap yayımladıklarından dolayı…


Muhalifler ve susturulmaları gerekiyor. Tek neden bu...

Lütfen bir kez daha okuyalım:

11 Ocak tarihi itibarıyla:

Yazar Ergün Poyraz 1629 gündür,
Gazeteci Hikmet Çiçek 1389 gündür,
Gazeteci Tuncay Özkan 1206 gündür,
Gazeteci Mustafa Balbay 1042 gündür,
Gazeteci Deniz Yıldırım 794 gündür,
Gazeteci Soner Yalçın,
Gazeteci Barış Pehlivan
Gazeteci Barış Terkoğlu 328 gündür,
Gazeteci Ahmet Şık
Gazeteci Nedim Şener 312 gündür
Yazar Yalçın Küçük,
Gazeteci Doğan Yurdakul
Gazeteci Müyesser Yıldız,
Gazeteci Coşkun Musluk,
Gazeteci Sait Çakır 311 gündür cezaevindeler.


Cezaevinde en uzun süre tutuklu olan gazeteci Hikmet Çiçek, 2 ay sonra tam 4 yılını doldurmuş olacak. Hikmet Çiçek diyor ki;

“Deniz Feneri'nde tutuklu kalmadı. Hizbullah'ın bütün yönetici kadrosu bırakıldı. “Neyle suçlandıklarını bile bilmiyorlar” sözünden daha saçma bir şey yok. Suçumuzu biliyoruz: AKP'nin temsil ettiği faşist diktatörlüğe karşı çıkmak.”

Sözün bittiği yerdeyiz diyeceğim ama değiliz. Söylenecekler asla bitmeyecek.

Kıssadan hisse;

Türk yetkili,  İsviçre Dışişleri Bakanına “”Siz de deniz yok ki niye Denizcilik Bakanlığı var”” diye sormuş. O da,  ”Sizde de Adalet Bakanlığı var”” yanıtını vermiş.

Çalışan Gazeteciler Bayramımız kutlu olsun… (!)


banner983
Misafir Avatar
İsminiz
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

banner376

banner375

banner377

banner981